KAYAD Başkanı Akıncı, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü mesajı yayımladı

Kadından Yaşama Destek Derneği (KAYAD) Başkanı Meral Akıncı, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle mesaj yayımladı.

KAYAD Başkanı Meral Akıncı mesajında, her bireyin şiddetsiz bir yaşam hakkına sahip bulunduğunu ve bunun bir insan hakkı olduğunu vurgulayarak,  kadına yönelik şiddeti görmemek, toplumsal veya evrensel bir sorun olarak kabul etmemek yerine bu gerçekle yüzleşmek gerektiğine işaret etti.

Akıncı, “ Dünyada olduğu gibi, ülkemizde de şiddet vardır ve görmekteyiz ki şiddet tür ve coğrafya sınırı tanımamaktadır” dedi.

Akıncı, KAYAD’ın  kurulduğu günden beri kadının güçlenmesi, toplum yaşamı içindeki yeri ve statüsünün yükseltilmesi için uğraş verirken, aynı zamanda şiddetin gelenek ve göreneklerin içinde sistemin çarkıyla beslenen ve nesilden nesile aktarılan bir sorun olduğunun bilinciyle hareket ettiğini ifade etti.

HER 3 KADINDAN BİRİ ŞİDDET GÖRÜYOR

KAYAD öncülüğünde yapılan ‘Şiddete Karşı Diren’ projesi kapsamında ülke genelinde 1000 kadın ile yaptıkları  anketin bilimsel verilerinin, topluma aile içi şiddetin ne boyutlarda olduğunu bir kez daha gösterdiğini vurgulayan Akıncı,  anket sonuçlarına göre, her 3 kadından  birinin aile içi şiddete maruz kaldığını belirtti.

Akıncı, bunun yanında,  şiddetin önlenmesinde hukuki ve kurumsal eksiklikler ortaya çıkarken var olan yasaların da günlük hayatta uygulanmamakta olduğu gerçeğinin görülmekte olduğunu kaydetti.

KAYAD olarak sürdürdükleri  çalışmalarda şiddetin özellikle kadın ve çocukları etkilediğini raporlamakla birlikte, bunun bilimsel veriler ile desteklenmesinin oldukça önemli olduğunu belirten Akıncı, “Anne ve çocuk yaşadığı aile ortamında güvende olmayınca kamusal alanda nasıl güvende olabilir? Unutmamalıyız ki, şiddet doğuştan var olmaz, ailede öğrenilir” dedi.

Ülkede ve dünyada  dönüşüm ve değişim için çoğunluğa ihtiyaç olduğuna vurgu yapan Akıncı, bu çoğunluğun  ancak cinsiyet ayrımı gözetmeksizin zihinlerdeki kapalı sınırları aşarak oluşacağını, böylece hedeflenen toplumsal değişimin  dönüşüm ile sağlanacağını kaydetti.