KIBRIS KONUSU

Cumhurbaşkanı’nın Özel temsilcisi ve Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Osman Ertuğ, Sabah haber’in konuğu olarak Kıbrıs konusundaki soruları yanıtladı. 30 Mayıs’ta gerçekleşen Liderler görüşmesinde sosyal ve siyasal bazı konuların ele alındığını ifade eden Osman Ertuğ, yemek

sonrası Genel sekreter’in Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer’in yaptığı açıklamada birçok ince mesaj ve görüşülen konuların içeriğiyle ilgili ipuçlarının yer aldığını söyledi.

Rum tarafının, Anastasiadis seçildikten sonra liderlerin ilk buluşması olma özelliğini taşıyan yemeğin “görüşmeler başladı” gibi yansıtılmamasını istemesinin doğal olduğunu ifade eden Osman Ertuğ, “Ancak bu yemek görüşmelerin başlamasına yönelik bir adım olarak değerlendirilmelidir” dedi.

Kapsamlı müzakerelerin Rum tarafının yaklaşımı nedeniyle sonbahardan önce başlayamayacağının artık herkes tarafından bilindiğine de dikkati çeken Osman Ertuğ, Maraş’a karşılık Ercan konusunu ise, uluslararası kamuoyu yaratarak dikkatleri kapsamlı çözümden uzaklaştırmaya yönelik bir taktik olarak değerlendirdi.

Ertuğ, Kıbrıs Tük tarafının Maraş konusundaki tutumunun ise net olduğunu vurguladı.

Ertuğ, “Maraş Bütünlüklü çözümün parçasıdır. Salam politikası mümkün değildir. Türk tarafı Güven yaratıcı önlemlere vardır ancak bu öyle bir şey değildir” dedi.

Güven yaratıcı önlemler konusunda Türk tarafının hidrokarbon yataklarına ilişkin önerisini anımsatan Ertuğ, bunun su ve enerji politikaları ile çeşitlendirilebileceğini söyledi.

Müzakerelere kalındığı yerden ve takvim çerçevesinde devam edilmesi gereğini de yineleyen Osman Ertuğ, Uluslararası toplumun bu konuda Rum yönetimini teşvik etmesini istedi.

Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun seçildiği dönemde Genel sekreter’e bir mektupla müzakerelere kaldığı yerden devam edeceğini bildirdiğini anımsatan Ertuğ, “Bir devamlılık şarttır. Şimdi aynı yöntem Güney Kıbrıs için de uygulanmalı” dedi.

Ertuğ, Uluslararası toplumu Kıbrıs konusundaki söylemle eylemlerinin uyuşmaması nedeniyle de eleştirdi.

Osman Ertuğ, “Aksi kanıtlanmadıkça Uluslararası toplumun söylemle eylemlerinin uyuşmaması uluslararası bir sahtekarlıktır” dedi.