Krizi fırsata çevirip sağlıkta uzun dönem planlamalar yapmanın zamanıdır

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Sıla Usar İncirli, ekonomik krizin sağlığa da olumsuz etkilerinin olacağını belirterek, krizi fırsata çevirip sağlıkta uzun dönem planlamalar yapmanın zamanı olduğunu belirtti.

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Sıla Usar İncirli, ekonomik krizin sağlığa da olumsuz etkilerinin olacağını belirterek, krizi fırsata çevirip sağlıkta uzun dönem planlamalar yapmanın zamanı olduğunu belirtti.

İncirli, sağlık hakkı ile maliyeti kontrol etme çabalrı arasındaki dengenin korunması gerektiğini vurguladı. 

İncirli yaptığı yazılı açıklamada, KKTC’nin son günlerde içinde bulunduğu ekonomik krize hazırlıklı olmadığını ve krizin etkilerinin sağlıkta da derinden hissedilebileceğini kaydetti.

İncirli, birçok ülkeye kıyasla oldukça zayıf bir sağlık sistemi bulunan KKTC’nin krizin etkilerini daha derin ve şiddetli yaşamasının olası olduğunu belirtti ve birçok ekonomik ve sosyal zorlukla karşı karşıya olunduğunu ifade etti.

Genel olarak sağlık personeli eksikliği, özellikle bazı uzmanlık alanlarında eksikliğin daha belirgin oluşu, sağlık hizmetine eşit ulaşım olmaması ve hizmet kalitesinin standardizasyon eksikliğinin sağlık sistemindeki olumsuzlar olduğunu belirten İncirli, , var olan insan kaynaklarının verimli kullanılamaması, insanların hizmete ulaşırken olması gerekenden fazla seyahat mesafesi, uzun bekleme listeleri, hatta “sağlık hizmeti arayacak zamanı” olmayan insanların varlığı ile sağlık hizmetleri için toplanan fonların başka harcamalar için kullanılıyor olmasının sistemi olumsuz etkilediğini anlattı.

İncirli, açıklamasında, sağlık için yatırım yapılmaması, karar alma mekanizmalarında ve idari konularda aşırı merkeziyetçi tutum, hızla azalan kaynaklar, buna karşın hızla artan ihtiyacın varlığı ve harcamaların mali disiplinden yoksun olmasını eleştirdi.

Ekonomik kriz süresince işsizlik, yoksulluk yükselebileceğinden halkın sosyal güvenlik ve sağlık ihtiyaçlarının da artış göstereceğini kaydeden İncirli , devletin, bu bağlamda sağlığa ve sosyal güvenliğe ayırdığı bütçeyi mümkün olduğunca koruması gerektiğini, “dezavantajlı gruplar” olarak tanımlanan, toplumda yetersiz yaşam koşulları içinde yaşayan yurttaşların sayısına koşut olarak devletin bu insanlara olan sorumluluğunun da artacağını ifade etti.

Ekonomik kriz zamanlarında toplumlarda bazı sağlıksız durumlara daha sık rastlandığını ifade eden İncirli, madde bağımlılığı, depresyon, kaygı bozukluğu, şiddet, cinsel yolla bulaşan hastalıkların bunlara örnek olarak sayılabileceğini kaydetti.

“KORUYUCU/ÖNLEYİCİ VE BİRİNCİ BASAMAK SAĞLIK HİZMETLERİNE ÖNEM VERİLMELİ”

İncirli açıklamasında, kronik hastalıkların takip ve tedavilerindeki aksamalar, genel yaşam koşullarının bozulması ile beraber kalp ve damar hastalıkları ile kanserin artış gösterebileceğini belirterek, tüm bu sorunlarla mücadele edebilmek için yurttaşların yaşam koşullarının takip edilmesi, koruyucu/önleyici ve birinci basamak sağlık hizmetlerine daha çok önem verilmesi gerektiğini hatırlattı.

Yıllardır sağlık için ayrılan fonların başka harcamalarda kullanımına kesin bir şekilde son verilmesi gerektiğini ifade eden İncirli, kriz süresince ve sonrasında sağlık fonlarına olan para akışının sürmesinin sağlanması gerektiğini kaydetti.

“HÜKÜMETİN KARARI OLDUKÇA YERİNDE VE DOĞRU”

Hükümetin bu hususta aldığı kararın oldukça yerinde ve doğru olduğunu belirten İncirli, altyapı ve fiziki koşullar bakımından oldukça yetersiz olan hastanelere bu sayede yatırımlar yapılabileceğine işaret etti.

İncirli şöyle devam etti:

“Sağlığı bozan, hastalıklara neden olabilen tütün ve tütün ürünleri, alkollü içeceklerinin kullanımının azaltılması için çaba harcamalı, aynı zamanda vergileri artırmalıyız. Hükümetin bu konuda da aldığı karar olması gerekendir. 

Sağlık hizmetine ulaşımı kolaylaştıran aynı zamanda hastane masraflarını azaltan gezici ve evde bakım hizmetlerini yaygınlaştırmalıyız. 

İlaç harcamaları sağlıkta önemli bir yer tutmaktadır. Hekimlerin tedavi seçme özgürlüğüne halel getirmeden ‘akılcı ilaç kullanımı’ uygulamalıyız. 

İlaç kullanımı ve ilaç fiyatlarında yapılacak düzenlemeler kriz dönemlerindeki tasarruf tedbirlerinde önemlidir ve sonrasında da uygulanmaya devam edilmelidir. Sağlık Bakanlığı’nın ilaç takip sistemi ile ilgili yapmakta olduğu çalışmaları desteklemeliyiz. 

Sağlıkla ilgili politikalar geliştirilirken paydaşlar arasındaki işbirliğinin faydalarının farkına varmalıyız. Karar alma mekanizmaları ve idari uygulamalar mümkün olduğunca geniş tabanlı ve demokratik olmalıdır. 

Her şeyden önemlisi sağlık hizmetini sunan hekimler, hemşireler ve sağlık çalışanlarının bir ekip ruhu içinde dayanışarak, yardımlaşarak görevlerini sürdürebilmeleri için insan kaynaklarını verimli kullanmalı, sürekli eğitimle mesleki düzeylerini yükseltmeli, çalışma koşullarını iyileştirmeliyiz. 

Bu bağlamda sağlıkta mesai saatinden sonra, hafta sonları ve idari tatillerde çalışmanın bir seçenek değil zorunluluk olması gerçeğinden hareketle hükümetin çalışanların dinlenme saatinde verdikleri emeğin ücretlerinde kesinti yapmak yerine daha farklı seçenekleri değerlendirme kararını desteklediğimi belirtmek isterim.”