Maskeli depresyona dikkat

İçten içe acı çekerken, başkalarına mutlu görünmeye çalışmanın ‘maskeli’ yani ‘gizli depresyon’ olarak adlandırıldığını belirten Prof. Dr. Uludüz, ruh sağlığını bozan bu hastalıkla ilgili önemli bilgiler verdi…

Günümüz şartlarında stressiz bir hayat mümkün değil, Ancak önemli olan stresin bize ne kadar zarar verdiği ve depresyona yol açıp açmadığıdır. Çünkü bazen depresyonda olmamıza rağmen sorunu fark edemeyebiliriz. Bu durumun maskeli (gizli) depresyon olarak adlandırıldığını belirten Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Derya Uludüz, hastalığın belirtilerini ve tedavi yollarını şöyle anlattı…

Prof. Dr. Derya Uludüz

Nasıl anlaşılır?

■ Maskeli depresyonda olan kişiler genellikle mutsuzdur.
■ Kronik ağrı ve yorgunluk gibi sağlık sorunları yaşarlar.
■ Bu kişilerde ilaçlara veya zararlı yiyeceklere karşı bağımlılık sıktır.
■ ‘Kendimi iyi hissediyorum, sadece biraz stresliyim' diyerek kendilerini kandırırlar.
■ ‘Çok meşgulüm' ve ‘sosyal aktiviteler için zamanım yok' gibi mazeretleri yaygındır.
■ Çabuk ve yersiz sinirlenme nöbetleri sıktır.
■ Uyku sorunları yaşamaya başlarlar, ya uykuya dalmakta zorlanırlar ya da gecenin bir yarısı sebepsiz uyanabilirler.

Hangi sorunlara yol açar?

Maskeli depresyon ruh sağlığımızı tehdit eder. Çünkü mutsuzken çevremize karşı genellikle bunu baskılamak zorunda kalırız. Güçlü görünme çabası sergileriz. Ağlamayız ve derdimizi paylaşmayız. Çünkü başkalarına karşı zayıf ve güçsüz görünmek istemeyiz. Bu aslında beynimizin bir savunma mekanizmasıdır. Ancak yıllarca güçlü görünme çabası enerjinizi tüketir. Bastırılan duygu ve ifade edilmeyen düşünceler bir süre sonra taşıyamayacağınız bir yük oluşturur. İşte bu durum da uzun vadede sizi ağır bir depresyona ve tükenmişliğe kadar götürür. Maskeli depresyona yol açan negatif stresle beraber vücudunuzdaki kortizol hormonu yükselir ve şu zararlara neden olur:
■ Kötü yemek seçimleri yaptırır ve size kilo aldırır. n Uyku düzeninizi bozabilir. n Bağışıklık sisteminizi zayıflatabilir.
■ Sindirim problemlerine neden olabilir.

■ Kalp krizi veya felç riskinizi artırabilir. n Kronik stresi; depresyonu, anksiyeteyi (kaygı), demansı ve Alzheimer'ı tetikler.

Stresi nasıl yönetebiliriz?

4 BAKIŞ AÇINIZI DEĞİŞTİRİN: Biz buna pozitif olumlama diyoruz. Olaylar karşısında bakış açınız hep kötü yönde ise beyninizi ona şartlandırmış oluyorsunuz. Unutmayın beynimiz çok zeki ama beyin bizi yönetmiyor aksine biz beynimizi yönetiyoruz. Bu nedenle beyninizi nasıl yönlendirirseniz o yöne doğru düşünme ve yol alma eğilimi gösterir. Pozitif bakış açısı ile baktığınızda ve olumlama yaptığınızda olayların daha iyi yönde gelişeceğini göreceksiniz. Bunun yanında olumlama yaparak beyni sakinleştirebilir stres hormonu salınımını önleyebilirsiniz.

SADECE KENDİNİZE AİT BİR ZAMAN DİLİMİ AYIRIN: Ne kadar yoğun olursanız olun, kendiniz için günlük 20-30 dakikalık bir zaman dilimi ayırmalısınız. Bu beyninizin dinlenmesini, elektrik akışının sakinleşmesini, kortizol stres hormonunun düşmesini ve beynin kendini resetlemesini sağlar.  Bu zaman dilimini ister tek başınıza yürüyerek, müzik dinleyerek ya da sevdiğiniz bir arkadaşınızla kahve içip sohbet ederek geçirebilirsiniz.

‘HAYIR' DEMEYİ ÖĞRENİN: Stres yönetiminin belki de en önemli ipucu budur. Hayır demeyi öğrendiğinizde üzerinize alacağınız ekstra yükleri hafifletmiş, vücudunuzu ve beyninizi korumaya almış olacaksınız.

İYİ BİR UYKU HER ŞEYİ ÇÖZER: Kendinizi çok stresli hissettiğinizde beyninizi daha fazla zorlamayın, uyumaya çalışın. Uyku kortizol stres hormonunu düşürecek, beynin dopamin ve serotonin (mutluluk ve motivasyon) hormonlarını artıracaktır.

ZAMANI İYİ YÖNETİN: Organize olmalısınız. Yoğun iş temposu içinde önceliklerinizi planlayıp sıralama yapmalı iş planlamanıza göre hareket etmelisiniz. Aksi halde dağılır, strese girersiniz.

DERTLEŞECEK BİRİNİ BULUN: Tüm koşuşturmaca içinde tek bir dostla bile telefonda da dahi olsa dertleşmek derdinizi paylaşmak sizi rahatlatacak, sorununuzun çözümüne daha kolay ulaşmanızı sağlayacaktır.

Sağlıklı gıdalar tüketin

Bazı gıdalar stresinizi azaltmanıza yardımcı olur. İşte onlar:

Siyah fasulye: Yüksek miktarda magnezyum içerdiği için merkezi sinir sisteminde büyük rol oynar ve vücut ile beynin rahatlamasını sağlar. Yaptığınız salataların içerisine ekleyebileceğiniz gibi et veya tavukla sote olarak tüketebilirsiniz.

Kinoa: Yüksek B vitamini içermesi nedeniyle beyin fonksiyonu, duygu durum ve stres yönetimi açısından kritik öneme sahiptir. Özellikle tiamin dediğimiz B1 vitamini içermesi anksiyete seviyelerini iyileştirmede, pridoksin dediğimiz B6 içermesi ise serotonin gibi anksiyeteye etkisi olan hormonlar üzerinde etkilidir. Kinoayı tuzsuz bir şekilde haşlayarak salatalarda, sütle ve meyvelerle kahvaltıda rahatlıkla tüketebilirsiniz.

Yulaf: Yulaf gibi kompleks karbonhidrat tüketimi serotonin düzeylerinin artırılmasına yardımcı olur. Ayrıca içerdiği yüksek lif de kan şekerinizin hızla yükselmesini önler. Kahvaltıda sütle veya yoğurtla tüketebilirsiniz.

Kefir: Probiyotikler bağırsak bakterilerini iyileştirerek beyin-bağırsak ekseni yoluyla stresin düzenlenmesine fayda sağlar. Haftada en az 3 gün tüketmeyi ihmal etmeyin.

Yaban mersini: Yaban mersini ve diğer böğürtlengillerin içerdiği antioksidanlar ve diğer besin bileşenleri stres kaynaklı radikallerle savaşarak vücudun strese verdiği cevabı iyileştirir. Yaban mersini, ahududu veya böğürtleni haftada en az 3-4 gün tüketin.