MESELE 3 KURUŞ MESELESİ DEĞİL. GÖZLERİ BÜTÜNDE!!!

Ayşegül Garabli

“Hazırlık ödeneğini vermeyelim, onunla okul yapalım” demek, bir babanın evladına okul ihtiyaçlarını almayalım, o parayla sana çalışma masası alırız demekle eş değerde.

Eee çocuk okula, deftersiz, kalemsiz ,kitapsız gitti ne olacak?

Gelip çalışma masasını kemirerek mi tamamlayacak eğitimini?

Bu ne saçma örnek demeyin lütfen.

Devlet okullara gerekli araç gereci gönderiyor mu?

Yok.

Allah’ın tahta kalemini bile öğretmenin kendisi alıyor mu?

Evet.

Okullardaki haritalardan, atlasa kadar, kitaplardan, laboratuvarlara kadar tüp ekipman Nuh’un zamanından kalma mı?

Evet.

Bu yüzden yardımcı kitaplardan, testlere kadar, hatta harita ve atlaslara kadar, cetvelinden pergeline kadar, teybinden, yabancı dilde kullanılan tüm malzemeye kadar her tür ihtiyacı öğretmenin kendisi karşılıyor mu?

Evet.

Öğretmenlerin nerdeyse yarısından fazlası yeni nesil öğretmen ve çoğu 2008 sonrası girişli.

Yani bir çok öğretmen hükümetlerin yarattığı “göç yasası” mağduru ve bir çoğu evinden uzakta görev yaptığı için neredeyse asgari ücrete yakın aldıkları maaşların yarısından fazlasını yola veriyorlar mı?

Evet.

Öyleyse yılda 1 defaya mahsus verilen hazırlık ödeneği gereksiz mi ki, kesilip, nerede kullanılacağının hesabı yapılıyor.

Şimdi bazı çevreler diyecek ki, “ee her meslek gurubunda var mı böyle bir ödenek”

Bazılarında var, bazılarında yok.

Eğer işi için gerekli ise her meslek gurubunda olmalı.

Biz olmayana verilmesinin mücadelesini vereceğimize, olanın kesilmesini mi savunacağız?

Ne münasebet.

Eğer gerçekten ülke yönetiyorsanız, gerekli planlamaları da yapmak zorundasınız.

Her mesleğin kendisine özgü çalışma koşulları ve ihtiyaçları vardır.

Bunların plan ve programlamasını yapmak da, gerekli bütçeyi ayırmak da ülkeyi yönetenlerin görevidir.

Okulların tüm eksiklerini karşılama görevi Okul Aile Birliklerininse, veliler modern dilenci haline getirilmişse ve öğretmenler okulun eğitim araç gereçlerini cebinden karşılayacaksa Milli Eğitim Bakanlığı ne işe yarıyor?

Milli Eğitim Bakanlığının görevi öğrencileri özel okullara teşvik etmek için okul kapatmak mı?

İşte bu yüzden baştaki baba örneğini verdim.

Okul yapmak öğretmenlerin görevi değildir.

Öğretmenin görevi eğitim vermektir.

Eğitim sisteminin bozukluğundan kaynaklanan sorunları ya da her meslek gurubunda olduğu gibi öğretmenler içinde yanlış yapanların hatalarını, tüm öğretmenlere yüklemek ve sırf bu kızgınlıkla hükümetlerin yanlışlarına ortak olmak ne kadar doğru.

Bu güne kadar hükümetlerin en büyük başarıyı gösterdikleri alan bu oldu zaten.

Toplumu bölüp, bir birine düşürmek.

Her meslek gurubunu ayrı ayrı itibarsızlaştırarak yalnızlaştırmak ve yarattıkları algılarla da yaptıkları hataları meslek guruplarına ya da halka mal etmek.

Şimdi yine aynı senaryo.

Gerekli olan bir hak daha ortadan kaldırılacak çünkü bunun için Türkiye yönetimine söz verildi.

O yüzden de zemin hazırlamak için öğretmen toplum önünde kıskaca alınmaya çalışılıyor.

Ya öğretmen artık okul ve eğitim için yaptığı harcamaları cebinden ödeyecek ya da halkın gözünde “para göz” olacak.

Yok öyle yağma.

Bir bakan, bakanlıktaki malzemeleri cebinden mi alıyor ki, öğretmen eğitim ekipmanlarını cebinden alsın ya da polis üniformasını cebinden ödesin.

Bırakın bakanların malzeme almasını, kendilerine tahsis edilen ve benzinine kadar halkın ödediği resmi hizmet araçlarıyla özel işlerini bile yapıyorlar.

Düğünler, partili ziyaretleri, seçim çalışmaları hep de bu arabalarla yapılıyor.

O zaman özveri kimsenin aklına gelmiyor.

Öğretmen özverili olmalı, sağlık çalışanı özverili olmalı, elektrik çalışanı, memuru özverili olmalı.

İyi de kardeşim bu insanların ekmek parası verdikleri emekleri.

Bu gün 25 kuruş eksik olsa market sahibi “siz özverili çalışanlarsınız” diyerek ekmeği eksik paraya mı verecek?

Bu nasıl mantıktır.

Özveri yapılan işin verimli yapılmasında, fazladan çalışılan saatlerde, öğretmenseniz, öğrencilerinizin sorunlarına ayırdığınız vakitle, sağlık çalışanıysanız hastanıza verdiğiniz şefkatle  zaten veriliyor.

Tüm kamu çalışanlarının verdiği en büyük özveri de yıllardır yaptıkları fazla mesailerin paralarının ödenmemesidir.

Öğretmenlerin dersleri dışında yapılan etkinliklere ayırdıkları zamanı da saymıyorum daha.

Eğer ülkenin ekonomisi kötüyse ve yapılacak özverilerle düzelecekse amenna.

Öyleyse hep beraber elimizi taşın altına koyalım.

Ama maksat ne ekonomiyi düzeltmek ne de okul yapmak.

Öyle olsa onlarca okul yapılacak para ilaçlara verilip sonra da zamanı geçirilip çöpe atılmazdı.

Maksat okul yapmak olsa Cratos Otel'in 9 Milyon TL elektrik borcu silinmezdi.

Amaçları tasarruf olsaydı, yarattıkları yüzlerce müşavir ordusu varken yeni siyasi atamalar yapmazlardı.
Benzinini halkın ödediği RHA araçlarla düğündü, çarşıydı, eğlenceydi, festivaldi, oy potansiyeli seçmenlerdi diyerek gezmezlerdi.
Eğer amaçları gerçekten okul yapmak olsaydı, Allah'ın terk ettiği yerlere temsilcilikler açmazlardı.

Mesele okul yapmak olsaydı eğer, partilerin aldığı pay fahiş oranda artırılmazdı.

Madem okul yapmak için eğitim ödeneğine göz diktiler, öyleyse var olan okulları neden kapatıyorlar?

Daha sayacak çok şey var.

Ancak maksat okul yapmak değil.
 

Asıl maksat, “Okul yapmak” söylemi ile toplumu  en hassas noktasından vurarak, halkı  eğitim ödeneğinin gereksiz olduğuna inandırmaktır.
Çalışanları bir birine düşürüp, öğretmenleri "para göz" göstererek itibarsız hale getirmektir.
Çünkü AKP Hükümeti, bu ödeneğin kaldırılmasını istiyor.
Yapılan bu algı operasyonu bunun hazırlığıdır.
O yüzden amaç belli.
Eğitim ödeneği gereksizdir algısı yaratılıp kaldırılacak.
Çünkü AKP' ye sözleri var.
Ama bununla da bitmeyecek.

Bu halledildiğinde toplum hazır hale gelmiş olacak ve sırasıyla, elektriğin, limanların, motorlu araçların gelirleri de devredilecek.

En sonunda da nefesimizi kesecekler.

Amaç bu!!

O yüzden oyuna gelmemek lazım.

Toplumda hangi kesim tırpanlanırsa tırpanlansın, toplumun bütünü kan kaybeder.

Amaç 2 kuruşluk eğitim ödeneği meselesi değil.

Daha büyük meblağlar için, toplumun en etkin kesimlerini etkisiz hale getirip susturma meselesidir.

Bölünen toplumlar, küçülür.

Küçülürse de yok olur ….