MÜFREDAT “İMAMIN FANTAZİLERİ” Mİ?

Ayşegül Garabli

Dünkü yazımda Milli Eğitim Bakanlığının, okuldaki din derslerini imamların vermesi yönünde Kamu Hizmeti Komisyonundan talepte bulunduğu iddiasını yazmıştım ve geçmiş yıllarda yaşanmış bir olaya dikkat çekmiştim.

Bazı veliler olayın vahametine dikkat çekilmesi açısından olayı tekrar aktarmamı rica ettiler.

Ben de bu gün, Ehil olmayan kişilerin ellerine bırakılan  eğitim ile çocukların  ne hale getirildiğini göstermek adına , 2016 yılında yaşanan ve benim de 23 Şubat 2016 Tarihinde, olayı aktardığım  yazımın bir bölümünü sizinle paylaşmanın iyi olacağını düşündüm.

…….

 

“Seks günah değildir”

“Arkadan seks yapmakta haramdır”

“Hz Muhammet seks perisidir”

“Herkesin arkasında bir cin var”

“Müslüman olmayanları hangi piç gömecek?”

“Yılbaşı kutlamak haramdır”

“TC buradan kaçarsa, Rumlar yine annelerinize nenelerinize tecavüz edip katledecek”

 Bu yazdıklarım ne mi?

Polat Paşa Lisesindeki “Din dersi” müfredatı. Milli Eğitim Bakanlığının din dersi için hazırladığı müfredat nasıldır bilmem ama Polat Paşadaki din dersinin müfredatı böyle. Milli Eğitim Bakanlığının müfredatına da uyuyor ki, bakanlık bu konuya ses çıkarmıyor.

Evet, Polat Paşa lisesindeki müfredat, TC’den din hocası olarak görevlendirilen, Mustafa Malkoç isimli “öğretmen” tarafından, böyle belirlenmiş ve sex üzerine kurulmuş. Kendisine ne yazık ki; “eğitimci” denilen bu zat, öğretmen, öğrenci ve velilere kullandığı, “hepinizi imana getireceğim” sözleri ile de, amacının herkesi İmana getirmek olduğunu söylüyormuş.

Yani KKTC’ye gönderilen, “Kıbrıslıları imana getirme” elçisiymiş. Bu durum, inancımıza müdahale etme hadsizliğinden dolayı biraz canımızı sıksa da, biz büyükler için komediden öte bir şey olmayabilir ancak, iş sadece biz büyüklerle bitmiyor. İşin ucunda, hem psikolojisi bozulan çocuklar var, hem de, bir din itibarsız hale getirilmeye çalışılıyor.

Zira bu haddini bilmeyen zat, dini araç olarak kullanıp, sapık sex fantezilerini tatmin etmenin yanı sıra, çeşitli hurafelerle çocukların psikolojisini bozmuş. Örneğin, hatırlarsınız, bundan bir müddet önce Mağusa’da özel bir yurtta, şizofren olduğu söylenen öğrencinin birisi, oda arkadaşının boğazını kesmişti. İşte din hocası olduğu söylenen bu zat, olayı, derste çocuklara anlatmış ve bu olayın sebebi olarak da, cinayeti işleyen gencin içine şeytan girmiş olmasını göstermiş. Yanlış okumadınız, bu devirde, çağdaş bir eğitimin olması gereken bir “Devlet okulunda”, çocuklara ,“ içine şeytan girdiği için şeytana uyup oda arkadaşının boğazını kesti” cümlesi kuruluyor. Sonuç mu? Bu konuşmanın sonucunda öğrencilerden birisi, o kadar bir etkilenmiş ki; 20 gün okula gitmemiş. Annesinin tüm çabalarına rağmen, “ya şeytan içime girerse ve ben de, şeytana uyup kötü bir şey yaparsam” diyerek annesinin yanından gece ,gündüz ayrılmamış. Git gide kötüye giden çocuk, psikiyatrik tedavi almaya başlamış ve konuyla ilgili Psikiyatri raporu müdüre iletilmiş. Belki de, raporu ileten anne, böyle bir zihniyet okuldan alınır da başka çocuklar zarar görmez düşüncesindeydi kim bilir? Ama ne yazık ki, çocuklar üzerinde psikolojik mikrop etkisi gösteren bu kişi, başka öğrencilerin psikolojilerini, bozmaya devam etmiş. Mesela, annesi Hıristiyan olan bir kız öğrenciye, annesinin tüm uyarılarına rağmen baskı uygulayıp, taciz etmiş. Annenin hocaya, “biz Hıristiyanız kızım din dersine girsin fakat duaları ezberlemesin bizim dinimizde bu, günah” demesine rağmen, çocuğa dua ezberletmeye ve İslam dinin vecibelerini uygulatmaya devam etmiş. Bu durumda da, bu kız çocuğu, kendi inancı doğrultusunda günaha girdiğini düşünerek, din dersi kitabına dokunamamaya başlamış. Kitabı okula götürmediği için de, sınıfta kız çocuğunu, işaret parmağı yere değecek şekilde domaltıp, ders boyunca o şekilde bırakmış. Bu kız çocuğu da ,psikolojik tedavi almaya başlamış.

Hatta bu kız çocuğu Müslüman olmadığı için, sınavlardan aldığı 9 ve 10 notları 7 ye düşürülmüş. Oysa ki çağdaş bir eğitim sisteminde, din derslerinin amacı, evrensel dinler hakkında bilgi verip, inançlarını oluşturacak olan çocukların, kendi özgür iradeleri ile inançlarını seçmelerini sağlatmak olmalı. Ama ne yazık ki, çağdaşlıktan nasibini almamış bu kişi, sadece insanların inanç özgürlüklerine müdahale etmekle kalmayıp, “ her kişinin arkasında bir cin vardır” diyerek bir çok çocuğun, gece tuvalet ihtiyacı için bile annesini kaldıracak kadar psikolojisini bozmuş. Öyle ki; Çocuklar sınav zamanı din dersinde kağıdın üzerine sadece adını soyadını yazıp çıkıyormuş.

…….

Umarım Milli eğitim Bakanlığı >Din derslerini imamların vermesi konusunu bir kez daha düşünür!!!!