Netflix uykusuzluğu: Metabolizma yavaşlıyor, devamlı bir açlık hissi

Netflix uykusuzluğu: Metabolizma yavaşlıyor, devamlı bir açlık hissi

Ekran karşısında saatlerce, gözümüzü kırpmadan izlediğimiz dizi ve filmler uyku yoksunluğuna yol açıyor. Anadolu Uyku Araştırmaları Derneği (ANUYAD) Başkanı Prof. Dr. Hikmet Yılmaz, ‘Netflix uykusuzluğu’ dediği bu durumun fizyolojik, metabolik, psikolojik ve toplumsal bir dizi sonucu olduğunu söylüyor.

Fotoğraf: Unsplash

Kendi açıklamalarına göre dünya internet trafiğinin yüzde 15’ni tek başına tüketen çevrimiçi dizi ve film platformu Netflix, pandemi dönemindeki eve kapanmalarda abonelerinin zamanını doldurdu, bu zorlayıcı süreci kolaylaştırdı.

MESUDE ERŞAN @mesudersan  mesudeersan@diken.com.tr

Şirketin açıkladığı verilere göre Netflix aboneleri platformda günde ortalama 50 dakikalarını harcıyor. Çok sayıda ülkede, milyonlarca abonesi olan Netflix ve benzerleri sağlığımız ve yaşamımız için elzem olan uykumuzdan çalıyor.

Nitekim Netflix CEO’larından Reed Hastings, bir konuşmasında, en büyük rakiplerinin uyku olduğunu söylemişti.

SleepStandarts tarafından ABD’de düzenlenen bir araştırmaya göre Netflix kullanıcılarının büyük çoğunluğu bir filmi ya da şovu izlemek adına uykusundan vazgeçiyor. Kullanıcıların yüzde 20’si Netflix’te dört saatten fazla zaman harcıyor, milenyum jenerasyonunda bu oran yüzde 80’lerin üstüne çıkıyor. Kullanıcıların yüzde 60’a yakını ihtiyacından daha az uyuyor.

Türkiye’de platform kullanıcılarının günde kaç saati karşısında geçirdikleriyle ilgili henüz bir veri yok. Ancak peşinden sürükleyen yapımların karşısında, uykuyla mücadele ederek geçirilen saatlerin beden üzerinde birden fazla bedeli oluyor.

Metabolizma yavaşlıyor

Prof. Dr. Yılmaz, ekrandan gelen ışığın, melatonin hormonunun salgılanmasını önleyerek uykuyu başlatmayı zorlaştırdığını söyledi: “Gece normalde uyunması gereken zamanda bu şekilde uyanık kalmak leptin ve gherlin denen hormonların döngüsünü bozuyor.”

Leptin hormonu, iştah, metabolizma ve kalori yakımını düzenlemede gerekli, beyne tok olduğumuzu anlatan hormon. Yağ kaybettikçe veya kilo verdikçe kandaki leptin hormonunun düzeyi azalır. Düşük leptin düzeyleri beyni uyararak yemek yemeyi artırır.

Yılmaz şunları söyledi: “Uyurken leptin seviyesi yükselir, beyne şimdilik enerjiyle dolu olduğu ve açlık duygusunu tetiklemeye ya da kalori yakmaya gerek olmadığını iletir. Yeterince uyumadığınızda, vücudunuzdaki leptin seviyesi düşer. Bu nedenle yemeğe ihtiyacınız olmasa bile beyniniz aç olduğunuzu söyler. Uykusuzluk nedeniyle oluşan leptindeki düşüş, devamlı bir açlık duygusu oluşturur ve metabolizmayı yavaşlatır.”

Obezitede rol oynayan diğer hormon ghrelin. Amacı temelde leptinin tam tersi. Bu hormon, beyne yemek yemeye ihtiyacını, kalori yakmayı durdurması gerektiğini ve enerjiyi yağ olarak depolaması gerektiğini söyler. Uykudayken, ghrelin seviyesi düşer. Çünkü uykudayken daha az enerji gerekiyor.

Yılmazyeterince uyuyamayan insanların metabolizmasında çok fazla ghrelin birikeceğini belirtti: ”Bu nedenle, vücut aç olduğunu ve daha fazla kaloriye ihtiyacı olduğunu düşünüp kalori yakışını durdurur. Metabolizma yavaşlar ve kişinin kilo alması kolaylaşır.”

Yedi saatten az uyuyanlar daha kilolu

Uyku yoksunluğu aynı zamanda stres hormonlarının seviyesini, insülin direncini de artırır. Bunların ikisi de kilo alımını kolaylaştırır. Yılmaz’a göre insülin direnci ayrıca kişide tip 2 diyabet hastalığı gelişmesine de neden olur: “Böylece uyku yoksunluğu yaşayan bu olgularda obeziteye ve metabolik sendrom denen kalp krizi ve felç geçirmeyi kolaylaştıran tabloya yol açar. Nitekim Columbia Üniversitesi’ndeki bir başka çalışma, yedi saatten az uyuyan insanların bu süreden fazla uyuyanlara göre daha kilolu olduklarını ve kilo almaya yatkın olduklarını gösterdi.”

Ortalama sekiz saate ihtiyacımız var

Bugüne kadar uyku tıbbıyla ilgili çalışmalar erişkin insanların günlük ortalama sekiz saat uykuya ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Uyku yoksunluğunun ayrıca fizyolojiyi, performansı, öğrenmeyi, duygu durumunu, algı ve dikkat yeteneğini, ilişkileri, yaşam kalitesini, araç kullanmayı, üretimi etkileyen sonuçları var. 

Yılmaz’ın verdiği bilgiye göre, iştah artışından, vücut ısısı kontrolünün zayıflaması, baş ağrısından bağışıklık sisteminin bozulmasına, kalp krizinden felç geçirmeye kadar geniş yelpazede komplikasyon söz konusu.

Trafik kazaları yaşanabilir

Bir insanın uykusuzluğa en fazla 264 saat (11 gün) dayanabilir. Bu süre aşıldığında önce agoni (çıldırma hali) ardından ölümle sonuçlanır. 24 saat boyunca uyanık kalmak beynimizde yüzde 0,1 kan-alkol oranına eşdeğer bir uyuşukluğa yol açar. Uykusuzluk devam ederse, 24 saatin ardından durum daha da bozulur. Halüsinasyonlar, algı bozuklukları, kronik bir yorgunluk hali ve mikro uykular gözlenir. Uykusuzluk 72 saati aşarsa insan artık dayanamaz ve uyuyakalır. 

Yılmaz’ın uyarıları şöyle: “Özetle, ‘Netflix uykusuzluğu’ olarak tanımlayabileceğimiz bu uyku yoksunluğunun fizyolojik, metabolik, psikolojik ve toplumsal sonuçları söz konusu. Bu platforma kendini kaptırarak geç saatlere kadar uykusundan fedakarlık edip uyku yoksunluğu yaşayan orta yaşlı ve yaşlılarda bir- iki gün sonra, gençlerde ise üç- dört gün sonra yaşanan bu sonuçlar hayatlarını derinden etkiler. Fizyolojik sonuçların neticesinde obeziteden bağışıklık sisteminin bozulmasına, kalp krizinden felç geçirmeye bir dizi sağlık sorunu yaşanabilir. İş kazalarından öğrenme güçlüğüne, trafik kazalarından iş gücü kayıplarına bir dizi toplumsal bedel ödenebilir.”