Ortalık canavar dolu…

Ayşegül Garabli

Kimse kusura bakmasın ama trafik kazalarında, yolların bozukluğu kadar, ışıklandırmanın olmadığı kadar bizler de suçluyuz.

Direksiyon başına geçen herkes kendisini şoförlükte alim sanıyor.

Aşırı hız, yanlış araç geçişleri, kural ihlalleri almış başını gidiyor.

Geçen gece havaalanından Güzelyurt’a geliyoruz.

Önce bir tır ani şerit değiştirerek önümüze geçti ve ana yolda fren yapmak zorunda kaldık.

Allahtan arkamızdan gelen araç diğer şerite  kaydı ve kaza olmadı.

Daha bu olayın şokunu atlatmamıştık ışıklarda sağa dönenlerin şeridinde yol alan bir araç ani bir manevrayla sola kayıp önümüze geçti ve kırmızı ışıkta devam edip gitti.

Bu olay da şans eseri kazasız atlatıldı.

Bir süre bu olayın şokuyla ilerledik.

Artık Güzelyurt yoluna girmiştik ve karanlık yolun ürkütücü havası içerisinde Güzelyurt’a varmak üzereydik ki yanımızdan bir mersedes “bir varmış, bir yokmuş” misali uçup gitti.

Bizim ibre 110’u gösteriyordu ve geçen aracı hayal meyal gördük.

Hızını tahmin etmek bile mümkün değildi.

Arkasından sadece “ Allah korusun” diyebildim.

Allah korusun korumasına da, kendisi de hem kendini hem de başkalarını korusa olmaz mı?

Önüne ani bir şey çıksa ya da direksiyon hakimiyetini kaybetse, ki; o yol virajlı bir yol ve direksiyon hakimiyetini kaybetme olasılığı çok yüksek, ne olur sonuç?

Aniden durabilecek mi?

Her hangi bir kazada yalnızca kendisine mi zarar verecek?

Bundan 2-3 yıl önce karşı şeritten uçarak, 4 akademisyenin bulunduğu aracın üstüne düşerek ölümlerine sebep olan olay da yine böyle bir sorumsuzluğun sonucu değil miydi?

Sorumsuzca yolda hız yapan ve telefonla meşgul olan O sürücü yaşıyor ama peki giden 4 genç?

Onların suçu neydi?

Kimin ne hakkı var bir başkasının hayatına son vermeye?

Kendi egolarını tatmin edip, sözde zevk yapacaklar diye başka hayatlara son verme hakkı kimde var?

İnanın o gece yanımızdan rüzgar gibi geçip giden aracın, bir başkasına zarar vermemesi için dua ettim.

Ama iş duaya mı kalmalı?

Dua ede ede nihayet Güzelyurt’a vardık ve yol boyu bir kazaya denk gelmemenin rahatlığı ile evimizin yolunu tuttuk.

Güzelyurt’ta eski Lefkoşa yolu ile yeni çevre yolunun kesiştiği noktaya yakın ,evimize dönmek için sağa sinyal verdik.

Tam döneceğiz, sağımızdan gelen bir araç hızla yanımızdan geçti ve yüreğimizi ağzımıza getirdi.

Aracı kızım kullanıyordu ve saniye farkıyla hayatı kurtuldu.

Hem sinyal vermişiz, hem sağımızdan geçiyor hem de zaten ana yola çıkacak durması lazım ama çok süratli.

3 trafik kuralı ihlali birden.

Yolculuk bitti ama biz de bittik adeta.

Bir gecede bu kadar kuralsızlık olur mu demeyin sakın.

Bir gün, Güzelyurt’tan ya da Girne’den çıkın ve Mağusa’ya doğru yol alın, bakın bakalım yol boyu kaç trafik canavarıyla karşılaşacaksınız.

Bu güne kadar trafik kazaları ile ilgili çok yazı yazdım.

Yolların bozukluğundan tutun da, ışıklandırma sorununa hatta denetimsizliğe kadar çok eleştiri yaptım.

Tamam bu eksikler hala var ve çözülmesi elzem konular.

Ama azıcık da kendimize bakalım.

“Bana bir şey olmaz” mantığıyla yollarda birer canavara dönüşmeyelim.

Sizin canınızın kıymeti yoksa , karşınızdakilerin canı kıymetli.

On olsun saygı duyalım.

Hiç kimsenin, başkalarının çocuklarını öldürmeye hakkı yok.