Pandemi'de kronik hastalıklara dikkat! En ölümcül hastalık!

Prof. Dr. Erol: Ölüm istatistiklerine göre kalp-damar ve dolaşım sistemi hastalıkları yüzde 37 ile birinci sırada

Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, "Pandemiyle mücadelede evlere kapandık. Bu hareketsizlik, obezite riskini beraberinde getirdi, stres arttı. Yakınlarımızı kaybetmeye başladık, üzüntü arttı. Tüm bu etkiler, kan basıncı ve kalp damar hastalığı için olumsuz etkilere yol açtı" diye konuştu.

"MASKENİZİ TAKIN, TEMPOLU YÜRÜYÜN"

Dünya Hipertansiyon Günü dolayısıyla Habertürk'e açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Erol, Türkiye’de erişkin her 3 kişiden 1’inin yüksek tansiyon hastası olduğuna vurguladı ve "Hastalarımıza diyetlerine çok dikkat etmelerini, tansiyon hastaları için tuzsuz diyeti bırakmamalarını, ev içinde de olsa hareket etmelerini, salonda koridorda yürümelerini, basit kültür-fizik pilates gibi hareketleri yapmalarını, sıkıldıkça yememelerini, kilo almamalarını ve kalori alımını kısıtlamalarını öneriyoruz. Yine kısıtlamanın olmadığı saatlerde maskelerini taksınlar mesafeyi koruyarak tempolu yürüyüşler yapsınlar, ilaçlar aksatılmasın" dedi.

HİPERTANSİYON BELİRTİLERİNE DİKKAT!

Hipertansiyonun sinsi seyirli bir hastalık olduğunu ve belirtilerinin de son derece silik olduğunu kaydeden Prof. Dr. Erol, belirtileri şu şekilde sıraladı: "Baş ağrısı, baş dönmesi, kulak çınlaması gibi genel belirtiler verebilir ancak kronik yükseklikte bu belirtiler de olmayabilir. Kronik kan basıncı yüksekliği, kalp damar hastalığı, böbrek yetersizliği, kalp yetersizliği, beyin kanamaları ve felç için ana risk faktörünü oluşturur.”

TÜRKİYE ÖLÜM İSTATİSTİKLERİNE GÖRE KALP-DAMAR VE DOLAŞIM SİSTEMİ HASTALIKLARI YÜZDE 37 İLE BİRİNCİ SIRADA

Pandemiye odaklanırken kalp damar hastalıkları gibi kronik hastalıkların ihmal edildiğini aktaran Prof. Dr. Mustafa Kemal Erol, "Pandemi başından beri ana odağımız Covid-19 üzerinde. Bu yanlış da değil ama diğer taraftan diğer öldürücü kronik hastalıklarla mücadeleyi de bırakmamalıyız. Pandemi öncesi 2019 yılı Türkiye ölüm istatistiklerine baktığımızda kalp-damar ve dolaşım sistemi hastalıklarının yüzde 37 ile açık ara önde birinci sırada olduğunu görüyoruz. Aşılamanın yaygınlaşması ile bu pandemi bir şekilde bitecek ancak diğer kronik hastalıkların öldürücülüğü değişmeyecek, O nedenle pandeminin kalp damar hastalıkları risk faktörlerine yaptığı olumsuz etkileri minimuma indirmeliyiz. Sağlıklı beslenmeli, hareketi sporu bırakmamalı, sigara içmemeli, tansiyonumuz yüksekse tuzsuz yemeli, ilaçlarımızı düzenli kullanmalı, şeker hastalığımız varsa iyi kontrol etmeli, kolesterolümüz yüksek ise uygun tedavisini yapmalıyız. Bunları ihmal etmemeliyiz ki pandemi, artmış kalp damar hastalığı ile sonuçlanmasın" dedi.

HERKES KAN BASINCINI ÖLÇTÜRMELİ

Yeni tanı alan hipertansiyon hastalarında, pandeminin etkisini gösterecek bir çalışma verisi olmadığını sözlerine ekleyen Prof. Dr. Erol, "Pandeminin yarattığı olumsuz yaşam şartları, hareketsizlik, kilo alma ve stres kan basıncında artırıcı yönde etki edebilir. Herkesin zaman zaman kan basıncını ölçtürüp değerini bilmelerini öneriyoruz. Eğer büyük tansiyon 140 mmHg’nin, küçük tansiyon 90 mmHg’nin üzerinde ise bir hekime başvurmalarını öneriyoruz. Sağlık sistemimiz gayet güzel işliyor, maske-mesafe ve temizliğe dikkat edilerek hastanelere gelinebilir, tüm hastanelerimizde ve aile sağlığı merkezlerinde poliklinik hizmetleri aksamadan devam ediyor" şeklinde konuştu.

"COVID'DEN KORUNURUZ ANCAK KALP KRİZİNİ EVDE GEÇİREMEYİZ"

Prof. Dr. Erol, pandeminin kalp damar hastalıkları risk faktörlerine olumsuz etkisinin teorik olarak ilerde kalp damar hastalığı riskinde artma ile sonuçlanabileceğini vurgulayarak, şunları söyledi: "Türk Kardiyoloji Derneği olarak biz pandemi döneminde kalp krizi ile hastaneye yatırılan hastalarda azalma olduğunu gözlemledik. Bunu yaptığımız TURKMI-2 çalışmasında da bilimsel olarak gösterdik. Türkiye’yi temsil eden 50 büyük hastaneye, pandemi döneminde yatırılan kalp krizi hastalarını, pandemi döneminde ardışık 15 gün kaydettik. Bu sonuçları aynı hastanelerde 2018 sonunda yaptığımız TURKMI-1 çalışması sonuçları ile karşılaştırdık ve gördük ki kalp krizine bağlı hastane müracaatlarında yüzde 47’lik azalma meydana geldi.

Neredeyse iki kalp krizinden birinin hastaneye gelmediğini, gelen hastaların da pandemi öncesi döneme göre daha geç saatlerde geldiğini saptadık. Kalp krizinde ilk saatler altın değerindedir, tıkanan damarın bir an önce açılması gerekir, ne kadar erken açarsanız o kadar kalp kasını kurtarırsınız. Pandemi döneminde kalp krizi ile gelen hastaların da geç geldiğini, buna bağlı da hastane içi kalp yetersizliği, ölüm, şok gibi olumsuz olayların iki kat arttığını saptadık. Diğer yandan hiç hastaneye gelmeyen, kayda dahi girmeyen hastaların bir kısmının öldüğünü, yaşayanların da gerekli erken dönem tedavilerini alamadıkları için kalp kasında hasar ile ileride kalp yetersizliği havuzundaki hasta sayısının artacağını düşünüyoruz. Bu çalışmanın sonuçlarını Dünya Kalp Gününde halkımızla paylaştık ve her platformda halkımıza kalp krizi şüphesinde evde durmayın, 112’yi arayarak ambulans ile hastaneye gelin, maske-mesafe, hijyen ile Covid olmaktan korunuruz ancak kalp krizini evde geçiremeyiz mesajını veriyoruz."

"AŞI KONUSUNDA HİÇ TEREDDÜT ETMESİNLER"

Kalp damar hastalıkları olan bireylerde Covid-19 aşısının önemine değinen Prof. Dr. Erol, "Hastalarımıza önerim aşı konusunda hiç tereddüt etmesinler, sıraları geldiğinde mutlaka aşılarını olsunlar. Kalp damar hastalarında Covid-19 enfeksiyonunun daha ağır seyrettiğini, yoğun bakım yatışları ve ölümlerin daha fazla olduğunu biliyoruz. Aşı olmak bu hastalığı yenmenin tek seçeneği, korunacağız ve de aşımızı olacağız" şeklinde konuştu.

"KAN BASINCINI ÖLÇ/ÖLÇTÜR, DEĞERİNİ BİL"

Hipertansiyonun hafife alınmaması gereken bir hastalık olduğunu söyleyen Prof. Dr. Erol, "Doğru tanı ve tedavinin yapılması kan basıncının düşürülmesi ötesinde kalp krizi, beyin kanaması, böbrek yetersizliği ve kalp yetersizliği gelişiminden sizi korur. Tedavi sadece ilaç değildir. Mutlaka yaşam biçimi düzenlemesi ve diyet yapılmalıdır. Tedavi geçici değil ömür boyudur. Türk Kardiyoloji Derneği olarak iki yıl önce ‘DEĞERİNİ BİL’ kampanyasını başlattık. ‘KAN BASINCINI ÖLÇ/ÖLÇTÜR, DEĞERİNİ BİL’ diyoruz. Bu şekilde toplumda hipertansiyonu olup farkında olmayan kişileri ortaya çıkarıp uygun tedavilerini yaparak toplum düzeyinde hipertansiyona bağlı hastalıkları azaltmayı hedefledik. Sosyal medya, sözlü ve yazılı basın üzerinden halkımızı bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Her erişkinimizin mutlaka kan basıncını ölçtürmelerini, değerlerini bilmelerini, 120/80 mmHg altında iseler yılda bir, 120-129/80-84 aralığında iseler 6 ayda bir, 130-139/85-89 aralığında iseler 3 ayda bir kan basınçlarını ölçtürmelerini DEĞERİNİ BİLMELERİNİ HİPERTANSİYON ORTAYA ÇIKTIĞINDA da (>140/90) ERKEN TANI almalarını sağlamak istiyoruz" dedi.