Sağlık’ta 30 Yıllık Ayni Hamam Ayni Tas

Cenk DİLER

20 Aralık 2014 Cumartesi günü “Sağlık ve Sosyal Sorunlar ve Alternatif Çözümler Sempozyumu” düzenlendi. Eksik olmasın, Kıbrıs Türk Tabipler Birliği Başkanı ilerici ve aydın insan Dr. Cemal Mert beni de davet etme nezaketini gösterdi. Çok teşekkür ederim. Katılmayı planladığımdan olaylara yabancı kalmamak için biraz da ön hazırlık yapmayı düşündüm. Beklenmedik bir işim çıktığından maalesef katılamadım. Ama okuduklarım çok moralimi bozdu. Paylaşmak istedim. Müracaat ettiğim kitap Kıbrıs Türk Tabipler Birliği yayını idi. Adı “Sağlık Sistemi Tartışmasında Son 15 Yılın Birikimi”. Kitap 2000 yılında yayınlanmış. Geriye dönük 15 yılın arşivlerine ulaşılabilmiş. Kısacası 1985 yılından bu yana geçen yaklaşık 30 yılda değişen pek bir şey olmamış. Yorumlamak yerine kitaptan alıntılar yapmanın daha uygun ve vurucu olacağını düşündüm. “… Mademki bugünkü verilen sağlık hizmetinden memnun değiliz, bunu siyasal iktidar dâhil herkes söylüyor, bu hizmet nasıl düzenlenmeli ki, topluma arzu edilen beklediği sağlık hizmetini götürsün? Ülkemizde 20 yıldır değişmeyen siyasal iktidar (yazı 1993 tarihli) yanında pek çok sağlık bakanı gelip gitti (sonradan iktidarlar da geldi gitti). Buna karşın değişmeyen sorunlar gündeminde sağlık sorunları 1’nci sıradaki yerini hep korudu. Açıkça gördük ki her alanda olduğu gibi sağlık alanında da hizmetlerin iyileştirilmesinde kişilerin tek başlarına etkin olmaları olası değildir. Zaten böyle bir anlayış bilgi çağı toplumunun yönetim anlayışı dışında, ilkel toplum yönetim biçimi olabilir. Bu tür bir anlayışın yönetim ürünleri de ortadadır. Yukarıda değindiğimiz gelip giden bakanların bazıları mevcut sistemi savundu. Kimi bakan ve yöneticiler mevcut sistemde bazı rötüşlerle, palyatif tedbirlerle sorunların üstesinden geleceğine inandı. … Her dönemde her bakandan ayni yönde veya benzeri vaatleri hep dinledik. Bol bol laf üretildi ama sağlıkta verimli ve kaliteli hizmet üretecek bir mekanizma kurulamadı. … Bu teşhisi koyamayan yöneticiler, her yıl mevcut kadrolara yeni ilavelerle personel sayısını şişirerek ve bir takım “pansuman” tedbirlerle sorunların geçiştirilerek gelinen aşamada sağlığı içinden çıkılmaz bir kargaşaya çevirmişlerdir. Sistemin yürümediği, kargaşayı her gün hastalar ve biz hekimler yaşıyoruz. • Hastahane kapılarında yığınla hastanın poliklinik için bekleştiğini, • Bir doktorun günde 20-30 hastaya bakmak mecburiyetinde kaldığını, • Saatlerce muayene bekleyen hastaya doktorun sadece birkaç dakika ayırabildiğini, • Bir mide veya barsak filimi için hastanın aylarca sıra beklediğini, • Makine bozuk, filim bitti, bu ilaç hastahanede yok, bu tahlil hastahanede yapılmıyor, • Ülkede tüm sağlık birimleri arasında koordinasyon ve işbirliği kurmak bir yana, Güzelyurt Sağlık Ocağı ile Cengiz Topel Hastanesi arasındaki koordinasyonu kuramamış, hasta taşırken kapısı dökülen, yolda kalan ambulans araçları, üzerinde ambulans yazan ancak donanımı ve işlevi ambulans olmaktan çok uzak araçlar, • Hastahaneyi sular basıyor, bilgisayarlı tomografi cihazı sular altında kalıyor, sorumlusu bulunamıyor. • En basit reçetelerin karşılığı asgari ücretin üzerinde, • Bir başhekimin yıllık alış-veriş tahsisatı sadece 1 milyon TL, herşeyi bakanlık alacak, kapıyı bakan tamir edecek, süpürgeleri bakan alacak… (demek ihale sistemi o zamanlar da sakatmış) • Bu hasta Türkiye’ye gidecek, bu hasta Rum tarafına gidecek, Cumhurbaşkanından başlayarak, başbakandan gelen pusulalar, • Doktorun nöbet listesini, imza kontrolü, hemşire işe geldiydi gelmediydi, bunlar bakanlığın olağan işleri, Birleşmiş Milletler 2000’li yıllarda “Herkese Sağlık” parolasını tüm dünya ülkelerine hedef gösterirken, ülkemizde her yeni bakanla işler içinden çıkılmaz hale geliyor. Bunca bakan gelip gitmiş hiç birisi bakanlık yapmasını öğrenememiş. Sağlık Bakanlığı bakanlık kurumu gibi değil, hastahane başhekimi veya hastahane idare amirliği fonksiyonlarını üstlenmiş. Öte yandan her hastahanede başhekim de var, idare amiri de var. Ancak bu makamlar gerekli fonksiyonları yürütecek yetkilerle donanmamış…” “… Peki, o halde Sağlık Bakanlığı’nın görevi ne olmalı? Bu sorunun cevabı açık ve net bir biçimde Anayasamızda yer almaktadır. “Her vatandaşa ihtiyacına göre, ayrıcalıksız, uygun, yeterli sağlık hizmetini götürmek”. Sağlığın en üst düzeydeki yürütme kurumu olan sağlık bakanlığının görevi, Anayasamızda gösterilen bu hedefe ulaşacak mekanizmaları geliştirmek oluyor; Bu amaçla; • Devlet bir sağlık politikası belirleyecek, • Bu sağlık politikasını uygulamak için bir araç yani “Sistem” geliştirecek, • Bu sistem aracılığıyla sağlık hizmetini taşıyacak, • Bu hizmetin finansman kaynaklarını belirleyecek, • Sistemi belirleyecek, • Bu sistemin çalışmasını, değişik sektörler ve sağlık birimlerinin koordinasyonunu sağlayacak organizasyonu sağlayacak. İşte bu güne kadar sağlık bakanlarının yapmadıkları; Elbette ki Sağlık Bakanlığı ve bakan tek başına bu işlerin yapılması kararını veremezdi, nitekim vermedi de. Bunun için ülkede hükümet eden siyasal partinin yani UBP’nin bir siyasi karar vermesi gerekirdi…” Kitapta çok önemli tespit, teşhis ve öneriler var. Sağlık Bakanı’na, KTTB tarafından mutlaka bir adet hediye edilmeli. Yazılalı üzerinden tam 14 yıl geçmiş. Ayni partinin Sağlık Bakanları yanında güya “başka” partilerin bakanları da o koltuğa oturmuşlar. Oturmuşlar oturmasına da 30 yılda kimler neyi değiştirebilmişler? Demek ki neye geliyoruz yine? “Fasulyanın yahnisi gider gelir aynisi”.