Serdar Denktaş’a, hükümete ve sendikalara FLAŞ(!) teklif…

Ediz TUNCEL

Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş sendikalarla yaptığı toplantıda sendikalara KKTC’deki bütün yolların Avrupa Birliği standartlarında güvenli hale getirilmesi için bir öneri sunmuş, önümüzdeki yıl kamu çalışanlarına öngörülen maaş artışının yapılmamasını, bir yıl boyunca da kamu maaşlarından 3 bin TL ve üzeri maaş alanlardan bir yıl boyunca yüzde 3 kesinti yapılması ile elde edilecek kaynağı, yolların güvenliği için harcanması teklifi getirmiş.

Böylece, Avrupa Birliği’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti çin hazırladığı Yol Güvenliği Raporu’nda belirtilen, “Yollardaki 125 tehlikeli nokta”tın düzeltilmesi için bu kaynağın kullanılmasını önermiş…

Toplatıda bulunan sendikaların bu öneri karşısında sessiz kalmış, Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS) Başkanı Ahmet Kaptan ise bu önerinin tüm bakanların imzaladığı yazılı bir öneri şeklinde kendilerine sunulmasını istemiş…

Daha sonra ise Maliye Bakanı Denktaş yaptığı öneriyi 3 bin TL üzerindeki maaşlardan kesinti yapılması yerine 4 bin TL üzerinde maaş alanlardan bu kesintiyi yapmak şeklinde öneriyi güncellemeye karar verdiğini açıkladı. 

Ayyyy, bayıldım vallahi bu teklife!!!

Peki ama, Sn. Denktaş ve sendikacı muhterem dostlarım, size, yüksek müsadelerinizle birşey sorayım!!!

40 senedir bu memlekette yol güvenliği ve yol-ulaşım hizmetlerinin bir tamam sağlanması için halktan toplanan SEYRÜSEFER harçları ile, ki bugüne kadar bugünkü para ile trilyonları (dolar hesabına vurursam milyar doları) bulmuştur, ne halt ediyorsunuz!!!

Hani şu ödeyenin enayi yerine konduğu, ödemeyenin de akıllı olduğu ve aflardan yararlandığı, ödeyenin ensesinden bedava hizmet aldığı SEYRÜSEFER HARÇLARINDAN bahsediyorum…

Adı üzerinde, SEYRÜSEFER harcı, yani YOL VERGİSİ…

Bugün bu ülkede en az 200 bin araç seyrüsefer vergisi ödüyor, ortalaması araç başına 500 TL olsa, eder 100 milyon lira (ki eminim daha fazladır)…

40 senede bugünkü hesap eder 4 milyar lira, faizini geçtim…

Anladık, bu ülkenin yolları baştan aşağı rezalet durumda olsa da,  bir kabusa, bir felakete her an sebep olacak durumda olsa da, ve hatta sürekli olarak bu felaketleri yaşasak da, bu ülkenin yollarını baştan aşağı Türkiye Cumhuriyeti yaptırıyor, parasını da ödüyor!

Seyrüsefer harcını da KKTC hükümeti topluyor!

Ancak yollardaki eksikliklerin ve arızaların giderilmesi, tehlikelerin önlenmesi için kılını bile kıpırdatmıyor…

Bugüne kadar toplanan seyrüsefer vergileri yerinde kullanılmış olsaydı KKTC’nin yolları resmen “uzay yolu” olurdu, bir teknoloji harikası olurdu…

Çocuklarımız hurdalık otobüslerle değil,  modern ve güvenlikli taşıt araçlarında okullarına güvenle gider gelir, tam anlamıyla hurdadan öteye gidemeyen kamyonlarla yük taşınmaz, yollarda ayrı ayrı yaya,  otobüs, bisiklet, kamyon hatları olur, modern dünyada kullanılan bir ehliyet verme sistemi uygulamada olur, yollar tek merkezden mobese kameralarla takip altında olur, güncel yaşamın her anında trafik konusuna dikkat çeken yayınlar devrede olur, tüm yol kenarlarında, özellikle yükseltili ve kenarı uçurum olan yollarda ve orta refüjlerde koruyucu bariyerler olurdu…

Ancak, bunların hiçbiri olmadığı gibi, kendimizi bildik bileli, binlerce kilometrelik yol şeridinde pislikten, arızadan, kırık dökük yollardan geçilmiyor, resmen mayın tarlasında gider gibi gidiyoruz, ve zaman zaman karşımıza çıkan beyni uyuşmuş, körlemesine ve manyakça sürüş yapan azrail kılığındaki şöför müsveddelerinden kaçıp kurtulmaya çalışıyoruz.

Binlerce kilometrelik yol şeridinde yol kenarlarında olması gereken bariyerler yok ve yer yer uçurumların kenarından geçip gitmek zorunda kalıyoruz…

Ehliyet sistemi olabilecek en ilkel ve ranta dayalı bir system…

Yollardaki trafik akışının uzaktan denetlenebileceği bir mobese sistemi yok!

Polisin trafik altyapısı yetersiz, tek yapabildiği yolda beklemek ve geleni gideni kontrol etmek ki bu da tepkilere neden oluyor…Polisin yolda gezici denetleme yapabilecek altyapısı ve elemanı yok!

Çocuklarımız ve yolcular döküntü, hurdalık taşıt araçlarıyla taşınıyor, toplu taşımacılıkta tam bir fiyasko yaşanıyor.

Yollar hurdalık kamyonlarla dolu, beton mikserleri güpegündüz trafiğin altını üstüne getiriyor, çamurunu yol kenarlarına boşaltıyor, Türkiye’den gelen tırlar ve kamyonlar tam anlamıyla terör yaratıyor, şehir içlerindeki güzergahlar keyfi şekilde parkedilerek yol ve kaldırım işgali yapan arabalarla dolu…

Yollardaki rezaletler saymakla bitmez, haddi hesabı yok.

Trafikte halimiz resmen Allah’a değil, Azrail’ emanet!

Ve insan müsveddesi kılığındaki yaratıklar da yollarda Azrail’in uşaklığını çok iyi yapıyorlar.

Bugüne kadar yüzlerce masum insanımızı bu rezil yollarda paramparça ettiler, gelen giden hükümetler, siyasiler ve basın bu felaketleri ancakta ajite etti, üzerinden demagoji yaptı, ölenlerse öldüğü yerde kalakaldı.

Peki ama, 42 senedir devlete olan görevini yerine getirmeye çalışan ve seyrüsefer vergisini birtamam ödeyen “ENAYİLERİN” ödediği yüzlerce milyon dolar, bugün hesabıyla milyarları bulan vergiler nereye gitti!!!

Yollardaki 125 tehlikeli noktayı (ki bu sayı gerçekte 125 değil, binlercedir) ise neden Avrupa Birliği belirliyor? Bu konuda Ulaştırma Bakanlığı ne halt ediyor, ne halt etmeye bu bakanlık var!

Bu soruları sorduktan sonra, benden de, başta  Sn. Denktaş’a, Ulaştırma Bakanı Kemal Dürüst’e ve hükümetin geri kalanlarına, ve sendikalara FLAŞ TEKLİF…ÖNCE TOPLANAN YOL VERGİLERİNİN NEREYE HARCANDIĞINI AÇIKLAYIN, SONRA TÜMÜNÜZ BULUNDUĞUNUZ MAKAMLARDAN DERHAL İSTİFA EDİN VE ORTALIKTAN BİR DAHA GÖRÜLMEMEK ÜZERE KAYBOLUN, 42 YIL BOYUNCA DA TOPLADIĞINIZ SEYRÜSEFER VERGİLERİNİ HİÇBİR HİZMET SAĞLAMADIĞINIZ VE AZRAİLİN KUCAĞINA ATTIĞINIZ İÇİN SAHİPLERİNE FAİZLERİYLE GERİ İADE EDİN…

ARTIK TAHAMMÜL EDİLEMEZ DURUMDASINIZ!!!