Şiddete sessiz kalmayın!

Toplumsal şiddetin önüne geçilemediği ve aile içi şiddet olaylarının giderek artış gösterdiği ülkemizde, şiddete maruz kalan kişilerin kendilerini kurtarmak için başvurabilecekleri tek adres; Sosyal Hizmetler Dairesi’nin acil durum hattı olan ALO 183.

Ahmet VAMIK

Güzelyurt’ta geçtiğimiz gün meydana gelen ve ölümle sonuçlanan aile içi şiddet olayı, ülke genelinde infial yarattı. Güzelyurt'un tanınmış simalarından sandalye ustası Saim Hannas’ın, aralarında çıkan tartışma sonrası ayrı yaşadığı eşi BRT eski çalışanlarından Nejla Mağracı'yı boğazını sıkarak öldürmesi, toplumda aile içi şiddet olaylarının geldiği boyutu bir kez daha gözler önüne serdi.

Konuyla ilgili olarak Detay Gazetesi’ne açıklamalarda bulunan Avukat Ayşe Öztabay, aile içinde yaşanan şiddet olaylarına karşı sessiz kalınmanın korkutucu sonuçlara neden olabileceğini belirterek, şiddete maruz kalan eşlerin güvenle sığınabileceği ve kolay ulaşabileceği bir mekanizma yaratılmasının gerekliliğine dikkat çekti.

[caption id="attachment_107235" align="alignright" width="448"] Avukat Ayşe Öztabay[/caption]

“Aile içi şiddet konusunda toplum bilinçli değil”

Son bir yıl içerisinde ülkemizde meydana gelen adli olayların endişe verici boyuta ulaştığını belirten Avukat Ayşe Öztabay, özellikle kadına yönelik şiddet ve kadın cinayeti olaylarının toplumda derin yaralar açtığını dile getirdi.

“Kesin sebebi belli olmamakla birlikte, geçtiğimiz gün yaşanan soruşturması devam eden cinayet olayının detaylarının açıklanması gerekiyor. Şiddet olayının daha önce yaşanıp yaşanmadığı, kadının eşinden şikayetçi olup olmadığı, gerekli mercilere ulaşıp ulaşmadığının bilinmesi gerekiyor” diyen Öztabay, aile içi şiddet konularının okul müfredatlarına girmesi ve bu konuda toplumun bilinçlenmesi gerektiğini ifade etti.

Aile içi şiddet konusunda toplumun yeterince bilinçli olmadığını dile getiren Özatabay, “Aile içi şiddete uğrayan kişilerin başvuracakları bir mekanizma yaratılmalı ve vatandaşlar bu kuruma nasıl ulaşabilecekleri konusunda bilinçlendirilmelidir. Kimse aile içi şiddete sessiz kalmamalı. Görüldüğü üzere şiddetin sonucu sadece manevi yaralanma ya da fiziki yaralanmalarla kalmıyor, öfkenin kontrolsüzlüğü geri dönülemez sonuçlara sebep oluyor” dedi.

“Toplum yapısı bozuldu”

Toplum yapısının bozulduğunu belirten Öztabay, ekonomik problemler, işsizlik, güvensizlik ve gelecek kaygısı gibi problemlerin aile yapısını bozduğunu ifade etti. En kısa zamanda ücretsiz aile danışma merkezlerinin kurulması gerektiğini söyleyen Öztabay, küçük bir toplum olduğumuz için yaşanan olayların daha büyük travmalara neden olduğunu dile getirdi.

Öztabay, “Kadına yönelik şiddet konusunda varını yoğunu ortaya koyarak çalışan milletvekillerimiz var ama bu bir devlet politikası haline getirilmeli. Aile içi şiddetle karşılaşan mağdur insanların hak arayışına girmesi kolay değildir, bu yüzden bizim sosyal yardım hizmetini vatandaşların ayaklarına kadar götürmemiz gerekiyor” dedi.

Toplumcu Demokrasi Partisi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu (TOCEK) de, ülkede son zamanlarda kadınları hedef alan cinayet, tecavüz, şiddet ve taciz vakalarının kaygı verici olduğunu belirtti. Komisyon, bu saldırıların önlenmesini istedi.

[caption id="attachment_107236" align="alignright" width="351"] TDP TOCEK Başkanı İsmet Cabacaba[/caption]

“Devleti harekete geçirebilmek için dayanışma esastır”

TDP TOCEK Başkanı İsmet Cabacaba, Kıbrıs’ın Kuzeyi’nde özellikle son birkaç aydır artan bir şekilde kadınların tacize, tecavüze uğradıklarını, şiddet gördüklerini ve korkusuzca öldürüldüklerini kaydederek, yaşananların normal davranış biçimiymiş gibi, sadece akıp giden birer haber olarak kaldığına dikkat çekti.

TDP Basın Bürosu aracılığıyla açıklama yapan Cabacaba, basın kanalıyla topluma aktarılanların dışında, gündeme gelmeyen, kamuoyuna yansımayan binlerce vakanın ise hasıraltı edilerek, görmezden gelindiğini belirtti. Cabacaba, “Yaşananlar karşısında önlem almak, devleti harekete geçirebilmek için dayanışma esastır” dedi.

“Devlet bürokrasi mekanizması ağır işlemektedir”

Toplumun her ferdinin can güvenliğini korumak, haklarını gözetmek ve Anayasal haklarını güvence altına almanın devletin her kurumunun asli görevi olduğunu vurgulayan Cabacaba, “Kadına karşı şiddet artık tahammül sınırlarını aşmıştır. Devlet bürokrasi mekanizması o kadar ağır işlemektedir ki, kadınlar bundan dolayı her geçen gün daha fazla mağduriyet yaşamakta, daha fazla şiddete maruz kalmakta ve hatta yaşamından olmaktadırlar” ifadelerini kullandı.

“Kadın sığınma evi bir an önce hayat bulmalı”

Sosyal devlet anlayışı gereği Kadın Sığınma Evi’nin bir an önce hayat bulabilmesi için tüm yetkilileri göreve çağıran Cabacaba, tüm devlet kurumlarını istisnasız her olayı ciddiyetle ele almaya ve önlem alıcı uygulamalarla benzeri olayların yaşanmaması adına programlı bir çalışmaya davet etti. Cabacaba, “Tüm kurumlar üzerine düşen görevi yaparlarsa, Kadına şiddetin önlenmesi mümkündür. Ataerkil ve cinsiyetçi yaklaşımlar bir kenara bırakılarak, yaşananların ciddi bir sorun olarak görülmesi ve çözüm üretilmesi gerekmektedir” dedi.

Yaşanan cinayet olayıyla ilgili olarak bir açıklama da Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Platformu’ndan geldi. Platforma üye örgütler adına yapılan açıklamada, “Bir erkek şiddeti cinayetle sonuçlandı” ifadeleri kullanıldı

“Bir erkek şiddeti cinayetle sonuçlandı”

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Platformu, eski eşi tarafından işlenen Nejla Mağracı cinayetinin “Bir anlık hiddet değil, kadına yönelik şiddet” olduğunu savundu.

Cinayetin, “Bir anlık hiddet değil, kadına yönelik şiddet” olduğu kaydedilen açıklamada, “Bu olayın medyada nasıl işleneceği, kolluk kuvvetleri ya da yargı tarafından nasıl ele alınacağı, bütün kadınları ilgilendiren bir meseledir...Bir kadını daha erkek şiddetine kaybetmekten ötürü üzgünüz. Bu ilk olmadığı için üzgün olduğumuz kadar öfkeliyiz de” denildi.

Kadına yönelik şiddete karşı hükümet tarafından yapılan çalışmalarla ilgili açıklama da talep edilen açıklamada, kadına yönelik şiddetin temelinde yatan toplumsal cinsiyet eşitliğini aşmak ne yapıldığı; yasalarda yapılan düzenlemeler; ayrımcılığın ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi için Meclis’ten geçirilen sözleşmelerin uygulanması için hangi adımların atıldığı; kadına yönelik şiddeti sona erdirmek için hayata geçirilen acil eylem planı bulunup bulunmadığı, kadına yönelik şiddet vakalarıyla ilgilenen kamu görevlilerinin eğitimi ile ilgili çalışmanın yapılıp yapılmadığı, kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi için ne kadar bütçe ayrıldığı; sığınma evi, şikâyet ve yardım hattı ile ilgili açıklama yapılması istendi.

Aile içi şiddet ve cinnet hat safhada

Ülkemizde son 1 yıl  içerisinde gerçekleşen ve kayıtlara “adam öldürme” olarak geçen 5 olay meydana geldi. Son 1 yılda yaşanan cinayet vakalarında aile içi şiddet ve tanıdık birinin hayatına son verme olayları göze çarparken, yaşanan olayların öfke patlaması ya da cinnet sonucu meydana geldiği dikkat çekiyor . Son bir yılda meydana gelen cinayet olayları:

-Gönyeli’de 7 Ağustos 2015 tarihinde kıskançlık nedeniyle yaşanan karı koca kavgası ölümle sonuçlandı. Kavga sırasında eşi Serdal Urhan’ın şiddetinden kaçmaya çalışan Nilgün Urhan yaklaşık 7 metre yüksekten beton zemine düşerek hayatını kaybetti.

-Doğu Akdeniz Üniversitesi kampüsü içerisinde bulunan bir öğrenci yurdunda 22 Kasım 2015 tarihinde meydana gelen olayda, İç mimarlık öğrencisi Tevfik Utku Polat oda arkadaşı Tevfik Uzunoluk’un boğazını keserek katletti.

-Göçmenköy’de 29 Kasım 2015 tarihinde yaşanan kardeş kavgası sonrasında, Turgut Özdeğirmenci kardeşi Turgay Özdeğirmenci tarafından av tüfeğiyle 4 el ateş edilerek öldürüldü.

-Ülkemizde yaşayan Rusya vatandaşı Olesia Kupriyanova boşanmak üzere olduğu eşi Stanislav Kupriyanova tarafından 17 yerinden bıçaklanarak öldürüldü  ve cesedi 10 Aralık 2015 tarihinde ormanlık alanda bulundu.

-Güzelyurt’un tanınmış simalarından sandalye ustası Saim Hannas, 15 Ocak 2016 tarihinde aralarında çıkan tartışma sonrası ayrı yaşadığı eşi BRT eski çalışanlarından Nejla Mağracı’yı boğazını sıkarak öldürdü.