Sinovac aşısının 6 ay sonraki antikor seviyesi ortaya çıktı: Yüzde 35’i geçmiyor

Aralık 2019'da Çin'de ortaya çıkan corona virüsü dünya genelinde can almaya devam ederken, salgında ortaya çıkan yeni mutasyonlar aşıların etkinliğini sorgulatıyor.

Aralık 2019'da Çin'de ortaya çıkan corona virüsü dünya genelinde can almaya devam ederken, salgında ortaya çıkan yeni mutasyonlar aşıların etkinliğini sorgulatıyor.

Dünya genelinde hızla yayılan Delta varyantı, pek çok ülkede kısıtlamaları yeniden gündeme getiriyor. Türkiye’de Pfizer-BioNTech’le birlikte uygulanan Sinovac aşısıyla ilgili önemli bir çalışma ortaya çıktı. Sinovac Biotech uzmanları ve Jiangsu sağlık yetkilileri tarafından yürütülen araştırmada, Sinovac’ın Covid-19 aşısı CoronaVac’ın antikor seviyesine mercek tutuldu.

Çalışmada iki doz CoronaVac aşısı uygulanan kişilerin 6 ay sonra virüse karşı korumada önemli bir veri olan antikor seviyeleri ölçüldü. Sonuçlara göre 18-59 yaş aralığındaki sağlıklı yetişkinler arasında antikor seviyesinin 6 aydan sonra önemli ölçüde düştüğü gözlemlendi. İki ve dört hafta arayla ikinci doz yapılan katılımcıların yüzde 16.9 ile yüzde 35.2’sinin antikorlara sahip olduğu belirlendi.

ÜÇÜNCÜ DOZ ETKİYİ ARTIRIYOR

Araştırmacılar, antikor seviyesini yükseltmek için üçüncü doz takviye aşının büyük bir etki gösterdiğini de ekledi.

Türkiye, CoronaVac aşısı olanlara üçüncü doz aşı yapmaya başlarken, Çin aşısının uygulandığı Endonezya ve Tayland gibi ülkeler de söz konusu aşıyı yaptıranlara üçüncü doz olarak Moderna ve Pfizer aşıları uyguluyor.

PFIZER-BIONTECH’TE 10 KAT DAHA YÜKSEK

Geçtiğimiz günlerde saygın tıp dergisi The Lancet'te yer alan bir başka çalışmada Pfizer-BioNTech'in mRNA aşısı ve Sinovac'ın geleneksel yöntemle geliştirdiği corona virüsü aşısı karşılaştırılmıştı.

Hong Kong'da yapılan çalışmada Pfizer-BioNTech aşısı yapılan sağlık çalışanlarının, Sinovac aşısı uygulanan kişilere oranla vücuttaki antikor seviyesinin 10 kat daha yüksek olduğu gözlemlendi. Araştırmacılar söz konusu sonuçların, mRNA aşılarının geleneksel yöntemlerle geliştirilen inaktif aşılara kıyasla Sars-CoV-2 ve varyantlarına karşı daha koruyucu olduğunu gösterdiğini savundu.