Taliban'a karşı direnişin son kalesi: Pençşir

Dünya, Taliban'ın Afganistan'ın başkenti Kabil'i ele geçirmesi sonrası gelişmeleri takip ederken, ülkenin kuzeyindeki Pençşir Vadisi'nin savaşçıları mücadeleye devam ediyor.

Dünya, Taliban'ın Afganistan'ın başkenti Kabil'i ele geçirmesi sonrası gelişmeleri takip ederken, ülkenin kuzeyindeki Pençşir Vadisi'nin savaşçıları mücadeleye devam ediyor.

Taliban'ın ele geçiremediği vilayet, 80'li yıllardan bu yana önce Sovyetlere, ardından Taliban'a karşı direndi. Öte yandan Pençşir Aslanı olarak bilinen Ahmet Şah Mesud'un oğlu da direniş çağrısı yaptı.

Cumhurbaşkanı Eşref Gani Afganistan'dan kaçtığında ve Taliban, Kabil'i mücadele etmeden yalnızca bir günde ele geçirdiğinde, ülkenin uzun iç savaşı neredeyse bitmiş gibiydi. 

PENÇŞİR VADİSİ, 1980'LERDEN BU YANA TALİBAN'A KARŞI BİR DİRENİŞ KALESİ
Kabil'in kuzeyinde, Hindu Kush'ta bulunan Pençşir vadisi, önce 1980'lerde Sovyetlere, ardından 1990'larda Taliban'a karşı on yıllar boyunca bir direniş kalesiydi. Hala o yılların savaşlarından kalma paslanan tanklarla dolu.

Orada doğup savaşmak üzere eğitilen başkan yardımcısı Amrullah Salih, Taliban'ın fiilen bir kenara attığı anayasaya göre kendisini “bekçi” devlet başkanı ilan ettikten sonra bu rolü tekrar üstleneceğine söz verdi.

Pençşir Aslanı olarak anılan Ahmed Şah Mesud, 11 Eylül saldırısından 2 gün önce 9 Eylül 2001 tarihinde öldürülmüştü. Taliban'a karşı en büyük direnişi gösteren Tacik asıllı Şah Mesud, Pençşir'i de bir direniş kalesine çevirmişti.

Öldüğünde 12 yaşında olan oğlu Ahmed Mesud şimdi Pencşir’de Taliban ile mücadeleye hazırlanıyor... Ahmet Mesud Taliban’a teslim olmayan tek bölge olan Pencşir’de “Direnişe katılın” çağrıları yaptı, ülkenin pek çok noktasında gösteriler başladı. 

Oğul Mesud, "Bu kavga artık benim, dönüşü yok. Silah arkadaşlarım ve ben, köleliği reddeden ve ölmekte olan ülkemizin son özgür bölgesi olan kalemiz Penşir’de bize katılmaya çağırdığım tüm özgür Afganlarla birlikte kanımızı vereceğiz" dedi.

Afganistan'da Taliban’dan nefret eden pek çok kişi var ve son 20 yılda yaşananlar, onların kendilerini  güvende görmemesi gerektiğini güçlü bir şekilde hatırlatıyor.