Taner Ulutaş'tan sahibine mesajlar

Taner Ulutaş'tan sahibine mesajlar

Sn. Faiz Sucuoğlu UBP darmadağın. Portakalı soymadan içinin iyi olup olmadığını anlayamazsın. Nefis dediğin portokalın içi  ‘Ana ‘ köküne gübre ve su koymadığı için çürüdü. Parti dümenci başının olmadığı yelkenli gemi gibi Allah’a emanet gidiyor. İki başlı ejderha gibisiniz. Başın birisi Güzelyurt’a diğeri İskele’ye çekiyor. Galiba bu çekiştirmelerden pati cart diye ayrılacak. Belediye seçimleri geldi çattı. Adayları kim belirleyecek?. Yürütmenin başındaki Üstel’mi, yoksa partinin başındaki sizmi? Sn. Sucuoğlu, aday belirleme zamanı dağlar Mehmetali değil, ayrılık geldi çattı yandım anam diye çığıracak. Bir yıldız gibi kayarken partinin  hayatından, yapabileceğin tek şey; dilek tutmak olur.

**

Sn. Alişan Şan, Yaptıklarınız ile yapmaya çalıştıklarınızı, özellikle 2011 yılında kamuya girenlerin maaşlarını yeniden düzenleme yönündeki girişimlerinizi takdir edenlerdenim. Sizin devrinizi bağlamaz, ama İskele kalecik Bölgesinde,denize sıfır. İçerisinde Tapınak Şövalyelerinin kalesinin bulunduğu,  Sit alanı arazinin 3 yıllığına 180 TL’ye kiralanması endek göndek kokuyor. Kokusu burun kemiğimizi kırdı. Sn. Şan, rant, bu arazileri kiralama görevini üslenen, içişlerindeki en düzgün balıkları bile oltaya getirir. Kalbe, kan pompalamaktan başka görev verince saçmaladığı gibi, 60 TL’ye hısım akarabaya verilen araziler onlar tarafından bir başkasına 140 TL’lerde kiralama şansı elde ederse, kalp gibi onlarda saçmalamaya başlar. Çamurun izi da Maliye’ye kalır.

**

Sn. Fikri Ataoğlu, son günlerde karganın burnu muktan, senin de başın beladan kurtulmuyor. Ahali seni, Bakanlar Kurulu ile  kanalizasyon pisliklerinin denize boşaltıldığı mis gibi kokan, görsel açıdan nefis, muk soslu kordonboyundaki denizde,yüzmeye davet ediyor. Bir cesaret diyelim. Hem darmadağın olan ve toplantı bile yapamayan partinin derdinden de biraz olsun sıyrılmış, başkanlık yarışında ayağına kelepçe olmaya çalışanlara da ders vermiş olursun. Ayşaba, Kaçınılmazdan kaçamazsın Fikri yeğen. Koltuktan hiç ayrılamam derken bakarsın kavuşmak hayal olur diyor.

**

Sn. Mustafa Zurnacılar, son zamanlarda Yeniboğaziçi belediyesinin başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi. Sezonun tam ortasında büyük rağbet gören ve belediyeye maddi destek sağlayan restoran yandı. Tatar ziyaret edip destek beyan etti. Bizim Minik kuşlar, Ünal Üstel’in de  restoranın tekrar eski haline döndürülmesi için maddi destek sözü verdiğini söyledi. Başkan restoran ile ilgili geçmişte maddi açıdan belki sana yeşil ışık hiç yakılmadı. Ama seni bu noktada  kırmızı bile durduramadı. Olsun yardım etmeseler bile  o kırmızı ışık seni yine durduramaz. Tak diye yeşili yakar  daha önce yaptığın gibi Şak diye geçersin

**

Sn. Plümer Osman, Kıbrıs’ın ince motiflerle süslü  ünlü Lefkara işi gibi süslediğin karikatürlerin güldürürken, düşündürüyor. Bizi yönettiğini sanan bazı emir erlerine atıfta bulunan karikatürlerin, anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az konumundadır. Ama zurna kulaklarını sağır etse, davulun tokmağı başlarında dansla karışık andrez oynasa bile ben bilmem, ‘Anam’ bilir diyorlar. Plümer gardaş, bazıları zincirlerle sıkı sıkıya bağlı küfürlerimizin kilidi ile fena oynuyor. Bu kilit açılırsa, Ana’ları bile bu kadar vurdumduymazlık yeter.  İsimlerinin Alt kısmını değil üstlerini çizin gitsin diyecek.

**

Sn. Kudret Özersay, UBP karıştı, DP darmadağın, YDP bildiğiniz gibi derken, bir deprem de Halkın Partisinde yaşandı. 7.7 şiddetindeki deprem MYK’yı yerle bir ederken, yıkılan binanın altında Jale Refik Rogers, Ayşegül Baybars ve Batur Sağlamer’in kaldığı söyleniyor.  Kudret hocayı başkanlıktan indirelim sloganı ile yola çıkarak ‘Frensiz’ konuşanlar, stopları tutmayan araba ile yola çıktıkları için arabayı tumba etti. Ayşaba, yaşlanarak değil, yaşayarak tecrübe kazanıldığını öğrenemeyenler, zamanın insanı değil armutları olgunlaştıracağını da öğrenecek dedi. Ne demek istedi anlamadım. Anlayan bana da anlatsın

**

Sn. Mustafa Yalınkaya BES Başkanı olarak  dayatma yemeği ekşidi. Ben yaparım olur salatası eskidi. Reform adı altında ne idüğü belirsiz eskiyen tatlıların karışımından yapılan pasta koktu. İshal yapacağı için ‘Beni alma’ diye bağırıyor. Bu durumda da  ‘Sokak bizi Çağırıyor’ diyorsun. Sevgili Mustafa, et ve bıçak ellerinde olanlar, eti ben istediğim gibi doğrar ister bonfile ister kuşbaşı, istersem pirzolalık yaparım. Siz ise bu konuda sıfırsınız demeye getiriyor. Evet belki dayanak noktalarından aldıkları güç ile haklı olabilirler. Belki sıfır’ın gücü yoktur. Ama unutmasınlar ki, sıfır’ın kaybedecek bir şeyi de yoktur. Popaza gelen babatya’ya da gelsin derse yandı gülüm keten helva türküsünü söylemeye başlarlar. Ondan sonra Cavvvv

**

Sn. Fırat Ataser, kısa bir süre önce eşinden ayrıldığınız söyleniyor. Geçmiş olsun demeye hazırlanırken, birden Alsancak’taki minik kuşlar sizin isminize çıkartılan kredi kartınızın eşiniz olmayan bir kadın tarafından marketlerde kullanıldığını söyledi., Fiskos Gazeteside bunu 8 puntodan manşetine taşıdı.. Kızkardeşi veya akrabası demeye kalktık, yürü be maguci oraştan fazla eş göz çıkartmaz diyerek başka telden çalma işini sürdürdüler. Sn.Ataser, bizim ülkede karda yürürken izini belli etmeyen makbuldur. İddialarda doğrulup payı varsa siz  bol bol i iz bırakarak, çamları bardak bile yaptınız. Belediye başkan adayı olarak elinizi zayıflatırken beni mahalleye gönderin dediniz., Eh. O zaman kırmızı kartınızı buyurun.

 **

Sn. Halis Üresin, Merkezi İhale Komisyonun başına getirilmen ülke için en hayırlı iş oldu. Ama bu ihale işleri senin gibi vicdan sahibi bir ihalede kılı kırk yararak karar vermeye çalışan birisi için zor zanaattır.  Kıb-Tek’in akaryakıt ihalesinde de bu ihaleyi vicdan meselesi yaptım. Bir şirketin dışarıda bırakılması vicdanımı rahatsız eder dedin. Ve işine olan sadakatin Ölüm gibi olduğunu, bir kere çizgiyi geçtin mi, geri dönüşü olmadığını gösterttiğin irade ile ispat ettin. Sn. Üresin boşuna kalite. İnsana yapılan yatırımdır ve para ile satın alınmaz demediler. Sen kaliteni MİK’de de ispat etmiş oldun.

**

Sn. Cemal Yıldırım düşünün, teleferikle Balabayıs’tan Girneye iniyorsunuz..Arıza oldu..stop etti. Görevli teknisyen, ek mesailer ödenmedigi için içerde yok. İçeride UBP’nin bilmem hangi köyünün gençlik kollarından bir kişi var. Ve ona da bak aha bu düğmeye basacan çalışır demişler. O da arkasına vurunca ah arkam diyenlerden olduğu için ben ne düğmeye basmayı nede onarmayı bilirim. Çağırın teknisyeni gelsin derse ve teknisyen gelmezse bütün gün o teleferiğin içinde ne yapan ya oğlum diye sordun. Cemal gardaş bir, pasedembo yersin. Pasadembo yemezsen tırnakların hazır kıta bekler. Onları yiyebilirsin. İki küfürlü hicaz faslından beste ve güfte hazırlayarak gelmişinden geçmişine nağmeler sunarsın. Üç, aşağı gece de inemeyeceğin için bu defa teleferiğe piknik yapmak için yiyecek takımını da birlitke götürürsün.

**

Sn. Aziz Kaya Lefke çöplüğü günlerce yanıyor. Duman tüm Lefke’yi duman altı yaparken, CMC’den sonra başınıza gelen bu belaya lanet eder durursunuz. Destek çağrılarınız havada kaldığı için ağzınız ile küfür etmezsiniz ama bir yeriniz ile bazı efendilere maniler sunarsınız. Ah be Aziz başkanım ah. Siz CTP’nin önemli belediye başkanlarından birisiniz. Tabiki ayağınıza pranga vurularak duman altında bırakılmak suretiyle halktan tepki görmeniz istenecek. Başkan önceden türlü türlü, Ruh halimiz vardı. Size yapılanları gördükçe bu aralar ne ruhumuz nede hali kaldı. Bunlar ile ilgili aklımdan geçenleri Şeytan’a da anlattım. O bile bunlara değmez. Yapma dedi.

**

Sn. Ziya Öztürkler bir ara sana ‘Süs Bitkisi ‘ dediğim için  galiba büyük yanlış yaptım. Yaptıklarınızı görünce özür dilemek erdemdir sözü aklıma geldi ve o erdemi yaşamak istedim. Özellikle yıllardır buraları mesken tutan mafya babaları için hazırladığınız ‘Yasaklılar’ listesi muhteşemdi. Birilerinin artık buralarda Malkoçoğlu gibi at oynatamayacaklarını göstertti. Vallahi ‘Süs Bitkisi’  olarak gördüğümüz siz aslında Isırgan otuymuşsunuz. Bunu görmek bizi sevindirdi. Sn. Öztürkler, geçmişte bizlere zarar verenleri unutmamız gerektiğini, ama asla o zararın bizlere neler öğrettiğini unutmamamız gerektiğini gösterttiniz.

Fıkra

Temel bey, dairelerimiz aynı genişliktedir.

Sen evi duvar kâğıdıyla kaplattın?

Ben de evi dekore edeceğim de. Ne kâdar duvar kağıdı aldın?

- On yedi top aldum.

Komşu da duvar kâğıdını alır, evi kaplatır,

 ama epeyce de kâğıt elinde kalır.

- Yahu Temel, ben de on yedi top aldım ama, yedi top arttı!

- Eyi, benum da o kadar artmıştı