Yeni Dünya Düzeni: Paris

Nesip NALCIOĞLU

Her şeyden önce yaşananların kesinlikle kabul edilir olmadığını söylemeliyiz. İki gün de iki terörist saldırı. Lübnan ve Fransa hakları için üzülüyorum. *** Tüm bu yaşananları sebebi, dünya devletleridir. Dünyanın önde gelen devletleri, tüm dünya sahasını kendi oyun alanları gibi kullanmaya devam ediyorlar. Afrika, Güney Amerika, Asya ve Orta Doğu, hiç fark etmiyor. Daha güçlü, daha zengin olmak için ihtiyaç duyulan kaynaklar nerede ise, oraya gidilmeli, kontrol edilmeli, “rakip” devletlerin ise buralara gelmesi de engellenmeli. İster silah zoruyla, ister medya oyunlarıyla, ister Hollywood sineması, ister Fransız karikatür dergisi, hiç fark etmez, amaç korkutmak, sindirmek, utandırmak ve ezmek. Bizler, yani bireylerin bir anlamı olmadığı bir dünyadan bahsediyorum. Hani güya, yapılanlar “milletler” için yapılıyor deniliyor ya, milletleri oluşturan insanların kayboluşuna rağmen buna devam ediliyor. Devletler ile insanlara arasında ayrım büyüyor ve devletler insan faktöründen uzak birer makineye dönüşürken, insan ise sayısı ile niteliği ile bir metaa dönüşüyor. Dikkat edin kimisi üç çocuk diye diretiyor, bir eş bulmayı vaat ediyor. Bu bağlamda inanıyorum ki, yaşanan hiçbir olayın asla tek bir tarafı olmaz, olamaz. 13 Kasım Cuma günü Fransa, Paris de yaşananların da bundan bir farkı yok! Sanmayın ki, yaşananlar sadece bir grup şeriatçı terörist ve Fransa arasındadır. Olay bundan çok daha fazladır, o kadar fazladır ki, bir oturuşta anlatması nerdeyse imkânsızdır. Dünya geri dönülemez bir gerilim girdabına doğru sürükleniyor. Düşünün ki, bir tarafta Ortadoğu hakları var. Hani şu özgürleştirildiler, hani demokrasiyi ABD filmlerinden öğrendiler. Yıllardır, insansız araçlarla bombalanan okullar hastahaneler, savaştan yok olmuş şehirler, ölen kardeşler, eşler, televizyonda canlı yayınlanan gece bombardımanları ile yoğurulmuş hayatlar var. Oralarda kaç zamandır okul yok, bilim yok, şans yok, hayat yok, oralarda sadece din var, ölümden sonrası var ve intikam var. Diğer tarafta ise, Fas ta, Cezayir de, Afrika da yapılanlar, işid eliyle değil de, Avrupalı eli ile kesilen ve posta kartı yapılan kafalar var. Şanzelize (Champs-Élysées) caddesinde, Louvre Müzesi’nde dünyanın dört bir yanında gelmiş zenginlikler var, ama Paris gettolarında, okul yok, can güvenliği yok, hayat yok, oralarda sevilmeyen, istenmeyen dışlanan yabancılar, Müslümanlar var, yine Fas’tan Cezayir’den, ya da Suriye’den. Yine başka bir tarafta Ukrayna’da aşırı sağcılar var, iç savaş var. Rusya’nın doğalgazı var, Avrupa’dan Rusya’ya ekonomik yaptırımlar, düşen yolcu uçakları var,bir diğer tarafta ise ABD var, büyük Ortadoğu planı var, el kaideyi, işid i kuranlar var. Hastahane bombalayanlar, “yanlışlıkla” işide paraşütle silah atanlar var. En son da ise biz varız, Cuma gecesi eğlenmek için çıktığı evine bir daha dönemeyenler var. Yaşananları hep ona gösterilen pencereden izleyen insanlar var. Acı var, ölüm var. Hafıza da haindir, tembelleşir, unutur hatta kandırır. Yani, hayat döner dolaşır, karmaşıklaşır, öldürenin, zulmedenin adı değişir, ne amacı ne yöntemi değişmez. Bize ise sadece acısı kalır.