Yeni Siyasal Partiler Yasası’nın Getirecekleri

Cenk DİLER

Açıkça ifade etmeliyim ki; Tufan Erhürman Hoca tarafından hazırlanan ilk öneri çok daha etkili ve düzenleyiciydi. Uzun süren tartışmalar sonucunda en nihayet Siyasal Partiler Yasa Önerisi genel kurula sevk ediliyor. Tabii ki bazı kısımları budanarak. Yasa önerisini ilk okumada edindiğim bilgi ve izlenimlerimi sizinle paylaşmak istedim. Şöyle ki;

  • Yüksek Seçim Kurulunun tespiti neticesinde aynı anda birden fazla Siyasal Partiye üye olanların ilgili partilerden üyeliklerinin düşürüleceği kuralı eklenmiştir.
  • Siyasal Partilerin diğer ülke örneklerine bakıldığında eş başkanlık sisteminin uygulanır olması gerekçesiyle, Siyasal Partilerin iki kişiden fazla olmamak kaydıyla, eş genel başkanlık sistemi uygulayabileceği kuralı getirilmiştir.
  • Ülkemizde yürürlükte bulunan seçim sistemine göre bir partiden milletvekili olarak seçilen kişi yalnızca karma oylardan değil, partiye verilen mühürlerden ve tercih oylarından da oy kazanması; bu nedenle, bir partiden milletvekili seçilen bir kişinin seçildikten sonra istifa ederek veya partiden kesin olarak uzaklaştırılmasına yol açacak davranışlar sergilemesi, dolayısıyla ihraç edilerek başka bir partiye katılması; seçmenin iradesinin çarpıtılması sonucunu doğurmuş olduğundan, bu durumlar Ülkemizde siyaset kurumuna ve siyasetçiye duyulan güvenin aşınmasına sebep olmuştur (Bu tespitin meclis çatısı altında yapılması bence çok büyük öneme sahip). Bu gerekçeler çerçevesinde bu durumların önlenmesi amacıyla bir partiden milletvekili seçildikten sonra Yasama Dönemi tamamlanmadan önce partisinden istifa eden veya kesin olarak partiden çıkarılma cezasıyla cezalandırılan bir milletvekili, o Yasama Dönemi tamamlanıncaya kadar bağımsız milletvekili olarak görev yapacağı, Yasama Dönemi tamamlanıncaya kadar bakanlık ve Meclis komitesi başkanlığı görevi üstlenmeyeceği kurallarının düzenlenmesi öngörülmüştür.

Buraya kadar güzel ama bundan sonra önerinin ilk şeklinde yer alan “bir sonraki seçime katılamaması” kuralı önergeden çıkarılıp “dönen” vekillere yine yeni ufuklar açıyor. Tabii ki bir çuval incir de berbat edilmiş oluyor. Bu düzenlemeye bir de; bağımsız milletvekilinin Yasama Dönemi sona ermeden önce yapılacak herhangi bir seçimde herhangi bir Siyasal Partiden aday olabilmesine engel olamayacağı kuralı da eklenerek ekmek kadayıfı üzerine dondurma ekleniyor.

  • Siyasal Partilerin tüzüklerinde belirlenen istisnai durumlarda -ki bu istisnai durumlar ne olacaktır?- muhtemelen bunlar belirlenmeden, adaylarının parti meclisleri tarafından da belirlenebileceği kuralını getirmiş; ayrıca önerinin ilk şeklindeki maddede yer alan her Siyasal Partinin, her seçim bölgesinde göstereceği adayların en az %40 kadın aday ve %40 erkek aday olacağı kuralını, her cinsiyetten en az %30 oranında aday olunacak şeklinde 40’tan 30’a azaltarak düzenlenmiştir.

Nerede kaldı “üyelerle” ön seçim metodu? Hadi buna delegenin de katılmasını geçtik, parti meclisleri tarafından aday belirlenmesinin neresi demokratik? Bu nasıl parti içi demokrasi? Yazık ettiniz!

  • Parti gelirlerinden vergi alınmayacağı kuralı getiriliyor.
  • Partilere 1 yıl içerisinde yapılabilecek şahsi bağış miktarı, 30 bin liradan, 30 asgari ücret seviyesine çıkartılıyor.
  • Devlet katkısı yetmezmiş gibi %10’dan %15 oranına yükseltiliyor.
  • “Dönen” milletvekiline verilecek katkı “kaçtığı” partisine bırakılıyor.
  • Seçimlerde %5 barajını geçip meclise giremeyen siyasal partilere de en az bir milletvekili çıkartmış gibi katkı yapılıyor.
  • Kontenjan sayısı 5’ten 10’a çıkartılıp bu anti-demokratik, uygunsuz, kıyak kokan, peşkeşe açık yöntem, tamamen kaldırılacağı yerde artırılıyor.
  • Bu öneride bence en iyi değişiklik ya da yenilik; MALİ DENETİM konusunda Sayıştay Başkanlığına açıkça denetim yetkisi verilmesi, bunun en geç altı aylık bir süreye bağlanması ve Anayasa Mahkemesinin bu ilk denetimle rahatlatılması ve etkinleştirilmesinin sağlanmasıdır. Hesap vermeyen yetkililer 5 yıl gibi bir hapislik cezası ile cezalandırılabileceklerdir.

Bu madde ile bugüne kadar hiç HESAP vermeyen siyasi partiler bakalım pirincin taşını ayıklayabilecek mi?

  • Siyasal Partilerin tüzük, program ve çalışmaları; Devletin ülkesi ve halkı ile bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, halk egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilkelerine aykırı olamayacağı;
  • Siyasal Partilerin tüzükleri, programları, parti içi çalışmaları ve kararlarının demokratik ilkelere aykırı olamayacağı;
  • Siyasal Partiler yabancı devletlerden yardım alamayacağı;
  • Siyasal Partiler Türkiye Cumhuriyetinde faaliyet gösteren bir Siyasal Parti ile aynı ad altında kurulamayacağı kurallarına aykırı amaçlar gütmeleri veya faaliyette bulunmaları halinde Başsavcılığın kapatma davası açma yetkisi kullanabileceğine sebep teşkil edebilecektir.
  • Ayrıca herhangi bir müeyyide belirtilmemiş olsa da; Türkiye Cumhuriyetinin uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan garantörlük hakkını kabul edecekleri ile ilgili kuralı eklemiş; maddenin yan başlığını da içeriğine uygun olarak “Siyasal Partilerin Uyacakları İlkeler” olarak düzenlenmiştir.

Bu çağda bu kısıtlamalara gerek var mı? Tartışılır.

  • Anayasa’da halen mevcut yerini koruduğu için kamu görevlilerine siyaset yasağı pek tabiidir ki bu yeni yasada da kaldırılamıyor.
  • Partiler özel bankalardan kredi
  • Başka bir yenilik de, partiler kendi kendilerini fes ederken mal varlıklarını istediği bir derneğe veya başka bir siyasal partiye bırakabilecekler.

İşte yeni yasanın getirecekleri özetle bunlar. Fazlasını umut etsek de demek ki bu yapıda, bu kadarla yetinmek zorundayız. Emeği geçenlere, daha da fazla “demokratikleşme” yolunda başarılar ve her şeye rağmen yine de teşekkürler.