• BIST 11335.05
  • Altın 5945.38
  • Dolar 42.7823
  • Euro 50.1736
  • Lefkoşa 7 °C
  • Mağusa 17 °C
  • Girne 13 °C
  • Güzelyurt 9 °C
  • İskele 17 °C
  • İstanbul 5 °C
  • Ankara -6 °C

Akıncı’nın “gizli oyları” devletlileri korkutuyor…

Hasan KAHVECİOĞLU

Ailesinin tümü CTP’li olan genç kız “Oyumu Akıncı’ya vereceğim” dediğinde evde paparalar koptu… “Veremezsin” dedi babası… Genç kız, “Bal gibi de veririm… Ben özgürüm…” diyecek oldu, Annesi, ağlamaklı bir sesle işe karıştı… “Kızım, unuttun galiba, abin belediyede çalışır…” dedi… Ertesi gün, belediye başkanının “şakşakçı”larından biri kızı aradı… *** Köyde, komşular incir ağacının altında toplanmış kahve içiyorlardı… Kapı çalındı… Gelen genç kız, “anketçi” olduğunu söyledi… Sandalye verdiler, oturdu… Anketçi kız ev sahibi kadına sordu: -Oyunuzu kime vereceksiniz? Kadın, komşularına baktı… Aralarında CTP’li olanlar vardı… Bir tatsızlık çıkmasın diye “Siber” dedi. CTP’li kadınlar şaşırdılar… Bir tanesi “Korkma Akıncı’ya vereceğini söyle…” dedi. Kadın “Kocam Akıncı’ya, ben Siber’e” diyerek durumu kurtarmaya çalıştı… Bu kez anketçi kız müdahale etti… “Bir evden sadece birine soru sorabiliriz, ayrıca kocanızla anket yapmayacağız” dedi. Bunun üzerine kadın “O halde yaz; ben da Akıncı’ya vereceğim” dedi… İncirin altındaki muhabbete katılan CTP’li kadınlardan biri ertesi gün kadını aradı… “Senin oğlancık Sağlık Bakanlığı’nda çalışır da sen nasıl olur da Akıncı’ya oy verirsin” dedi ve kapattı… *** Genç kız, kuaför dükkânı işletiyordu… Her partiden müşterileri vardı. Siyaset konuşmayı pek sevmezdi. Kimse onun “siyasi rengini” bilmezdi… Geçenlerde “Facebook”ta Akıncı’nın dört boyutlu siyasetini anlatan bir yazıya rastladı. Okudu, hoşuna gitti… “Share”a basıverdi… Aradan birkaç saat geçmeden babası aradı… “Ne yaptın kızım sen?” dedi… Kız bilmeden bir suç işlediğini sandı… Konu, bölgenin etkili CTP’li birine kadar ulaşmıştı… CTP’li fanatik partili, kuaför kızın babasına diline geleni söylemişti… Köy belediyesinde çalışan “kardeşi”nin adını da zikretmekten çekinmemişti… *** Kadın, açık pazarda meyve sebze seçiyordu… Aniden yanında bir televizyoncu belirdi… Uzatılan mikrofuna “Benim oyum Akıncı’nın…” dedi kadın heyecanla… Akıncı’ya niçin oy vereceğini de ekledi korkusuzca… Kadınla yapılan söyleşi akşam ekrandaydı… Bir bakanlıkta şoför olan oğlu aradı… “Yaktın beni anne” dedi… “Yarın ben bu namussuzlara ne diyeceğim?” *** Adamın biri, işyerinin giriş kapısına Akıncı’nın mütevazı bir posterini asmıştı… Apaçık biçimde Akıncı’yı desteklediğini göstermekten korkmuyordu… Marangoz olan yan komşusu çıkageldi… “Abi yahu” dedi… “Şu Akıncı’yı buradan kaldır, bizimkilerin hiç hoşuna gitmedi. Biliyorsun bizim kız ellerinde… Hem de bana tatlı tatlı işçikler de veriyorlar… Akıncı’ya bu mahallede tahammülleri yok…” *** Belediye Başkanı’nın şakşakçısının müdahalesi… Bakanlık odacısının işgüzarlığı… Partili fanatiğin tehdidi… Tüm bunlar, geçtiğimiz üç hafta içinde şahit olduğum, bizzat yaşayanlardan dinlediğim seçim kurnazlıkları… Belli ki, Kıbrıslı Türkler ağızlı yüzlü bir seçimi; demokratik, şeffaf, adaletli bir yarışı başarmada “sıkıntı”lar yaşıyorlar… Eskiden beri sağ partilerin “devlet”i tepe tepe kullanmaları onların “tabiatında” var… Katalog bastırıp parasını devlete ödetiyorlar… Yemek düzenleyip parasını “devlet”e ya da belediyeye ödetiyorlar… Ama beni asıl korkutan şey; isimleri “sol” sözcüğü ile birlikte anılan bazı adayların, bazı partilerin ve bazı belediyelerin “devlet” korkusunu kullanmaları… Bu eski “alışkanlığa” bulaşmaları… İnsanları ekmekle tehdit etmeleri… “Değişim” dedikleri halde, tıpkısının aynısı metotlarla oy devşirmeye çalışmaları… Kendilerinin de hep şikayetçi olduğu “dış müdahale” geriletilirken, şimdi bizleri acımasızca tevessül ettikleri “iç müdahale”nin asık suratı ile yüzleştirmeleri… Tüm bunları neden anlattım? Bu örnekleri neden verdim? Geçen Cuma akşamı, Acapulco’nun hıncahınç dolu dev salonunda Mustafa Akıncı, destekçilerine bir “saptama”sını anlatıyor ve “Benim çok gizli oylarım var…” diyordu… Demokrasilerde “gizli oy” diye bir şey var mı? İnsanların oylarını belli etmekten çekinmesi, korkması, tereddüt etmesi mümkün mü? Eğer bir ülkede “gizli oy” varsa, insanların bir bölümü “devlet”in şemsiyesinin dışındaki adaylara destek verdiklerini göstermekten çekiniyorsa, böyle bir durum bu “devlet”in tepesindekilerin “ayıbı” olması gerekmez mi? “Demokratik, korkusuz, müdahalesiz bir seçim ortamı”nın oluşması, devletin tepesindekileri ilgilendirmiyor mu? Onların görev alanı içine girmiyor mu? Akıncı’nın kastettiği bir “korku ortamı” varsa ve insanlar Akıncı’ya oy vereceklerini açıklamaktan çekiniyorsa bu bir “demokratik zaafiyet” değil mi? Ben, böyle bir durumdan bir yurttaş olarak ancak endişe duyarım… Ama devletin tepesindeki iki adaydan biri olan Sayın Siber, Akıncı’nın saptamasını kendi durumu ile kıyaslayarak “Bana oy verecek olanlar bunu gizlemiyor. Açıkça destek veriyor…” diyor. Elbette Sayın Siber’e oy verecek olanların bunu “gizlememesi” doğaldır ve gereken de budur… Ama asıl olan Siber’e değil, Akıncı’ya ve “devlet”in dışındaki diğer adaylara oy verecek olanların bunu “gizlememesidir” Sayın Siber, hükümetin büyük ortağının adayıdır… Sistemin ta göbeğindedir… Ona oy verecek olan ve sistemin dümenini elinde tutan CTP’lilerin korkması, çekinmesi gerekmiyor… Bir CTP’li için Siber’i desteklemek hiçbir “risk” de taşımıyor… Ama belli ki Akıncı’nın “gizli oyları” devletli adayları korkutuyor…

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları