• BIST 11335.05
  • Altın 5945.38
  • Dolar 42.7823
  • Euro 50.1736
  • Lefkoşa 7 °C
  • Mağusa 17 °C
  • Girne 13 °C
  • Güzelyurt 9 °C
  • İskele 17 °C
  • İstanbul 5 °C
  • Ankara -6 °C

"New Jursey" Rezilliği… 20 bin ağacın katilleri…

Hasan KAHVECİOĞLU

Geçtiğimiz yılın ilk aylarında, Kıbrıs’ın kuzeyindeki “sivil otorite”nin propaganda araçları, başta BRT ve medyadaki diğer “yandaş”lar; bizi yeni bir “sözcük”le tanıştırdılar… “New Jursey tipi bariyer…” Haberlerde “New Jursey”le yatıp “New Jursey”le kalkıyorduk… Yandaş haberciler, yandaş köşeciler ve tabii siyasetçiler; büyük bir “bilgiçlik”le Lefkoşa’dan Güzelyurt’a kadar, 21 kilometre boyunca yolların ortasına konacak “beton bariyer”leri anlata anlata bitiremiyorlardı… O günlerde korkunç bir trafik kazası olmuştu… Bir araç; yolun karşısına geçen bir sürücünün aracı ile yüz yüze çarpışmış, üç kadın öğretmen ölmüştü… Beton bariyerler, hiç olmazsa bundan sonraki trafik kazalarında ölümleri önleyecekti… Amerika’nın 1950’lerde keşfettiği “New Jursey bariyerleri” nihayet bizim ülkeye de gelmişti… Tüm çift şeritli yollarımız bundan nasibini alacaktı… Şimdilerde UBP’de bulunan, o zamanın DP’li Ulaştırma Bakanı Ahmet Kaşif, “alel acele” bir önerge ile Bakanlar Kurulu’na gitti… Konu o kadar acildi ki, bakanlarımız “ihale mihale ” ile uğraşamazdı… “Yangından mal kaçırırcasına” işi bağladılar ve bir müteahhide 3 trilyon liraya yakın bir paraya “proje” teslim edildi… Eminim ki; bizdeki briket (blok) makinesine benzer, bir kişilik bir makinede dökülen bu meşhur “beton” bariyerleri ta Amerikalarda gören ve Amerika’yı yeniden keşfeden birileri bizim hükümete bu müthiş “teknik aklı” vermiş ve koca koca bakanları adeta “hipnotize” etmişti… Tıpkı diğer tüm devlet işlerimizde olduğu gibi… Örneğin; birileri, yollara yerleştirilen hız kesici “engel”leri alır getirir, devlete ve belediyelere pazarlar… Bir süre sonra başkaları farklı bir şeyler getirir, devlete satar… Onları sökerler, yenilerini takarlar… Yine birileri “parlak bir fikir”le siyasetçinin kapısını çalar, “Size çipli pasaport yapayım” der… Proje üretmekten yoksun siyasetçinin gözleri fal taşı gibi açılır, projeye dört elle sarılır… Bir başkası “piyango bileti”nde devrim yapar, bunu siyasetçiye pazarlar… Bir başkası dairelere özel “yazılım”lar sunar, parayı kapar… Devletin hiçbir organı, çalışmayan “yazılım”a verilen milyon dolarları sorgulamaz… Tıpkı su baskını ihalelerinde müteahhitlere ödenen trilyonları sorgulamadığı gibi… Bu yüzdendir ki, iş bitirici, açıkgöz işadamlarımızın “yenilikleri” hep devlete yöneliktir… Satın almacı “devlet”in bakanları “popülizm” gereği bonkördür… Sormaz, aramaz, araştırmaz… Neden? Çünkü başkasının “para”sı ile hükümet eylemektedir… “Gaileyi parayı veren çeksin” demektedir… TC Elçiliği de sokağa atılan trilyonların “gaile”sini çekmeye başlayınca, hoşumuza gitmeyen tatsızlıklar olmaktadır… Şimdi dönelim bizim “New Jursey” projesine… Büyük iddialarla ortaya konan bu hayat kurtarıcı projedeki “beton bariyer”lerin bir bölümü, şimdi Güzelyurt yolunda, devrilmiş olarak yerlerde yatmaktadır… Altı ayda bitirileceği açıklanan proje yarım kalmış… Müteahhit üç ay önce tası tarağı toplayıp işten çekilmiş… Kocaman “devlet” ihale ile değil, çarçabuk söylenen bir “sözle” işi bağladı, trilyonları sokağa attı… Yeni bakan, eski bakanın kendi deyimi ile “Çin seddi”ni kucağında buldu, “Ne yapacağımı bilmiyorum” demektedir… Üstüne üstlük yollara döşenen “bariyer”lerin, geçtiğimiz günlerde su baskınına neden olabileceği de görülmüş… Köylüler de bunların bir bölümünü yerlerinden sökmüş… Şimdi, eski bakan “Teknik Heyet”i  işaret ediyor…  Yeni Bakan ise “Ben bu şekilde beton duvara zaten karşıyım” diyor… İddialara göre, devletin teknik adamları yanlış hesap yapmış… TC Elçiliği’nden parayı isterken de “ürkek”likten rakamları küçülterek vermişler… Böyle olunca da para erken bitmiş, müteahhit de “evdeki hesap çarşıya uymadı” diyerek ortadan kaybolmuş… Bu New Jursey rezilliği, hem teknik yetersizliğimizin, hem ihalesiz iş yapmamızın, hem de başkalarının parasını “hovardaca” harcamamızın apaçık örneğidir… Hükümetin her bir bireyi, sokağa atılan bu 3 trilyonun “sorumlusu” değil midir? Bu kişilerin böylesine sakat bir kararın altına imza atmalarına “Oldu da bitti maşallah” denilebilir mi? Peki ya Ercan ihalesine ne demeli? Ercan’ı özel sektörden geri alacağını iddia eden ve bunu başaramayan Serdar Denktaş’ın dürüstçe özür dilemesi, CTP’nin bu konudaki “içtensizliği”nden daha anlamlıdır… CTP; bu “özelleştirme”nin arkasında durmakta mıdır; yoksa altını mı oyuyor, bilinmiyor… Bilinen tek şey; proje ilerliyor ve Serdar Denktaş yeni terminal inşaatında 20 bin ağacın katledileceğini söylüyor…  CTP, hiçbir konuda fikir üretmiyor olsa da, ideolojisi gereği en azından bu katliama bir çözüm bulmalıdır… New Jursey ile Ercan; UBP’nin de “bulaştığı” rezilliklerdir… Peki bu meclis, iki komite kurarak bu iki konuyu araştıracak mı? Ana muhalefet ile hükümet; en azından bu ortak sorumlulukta olsun, şapkayı önlerine koyabilecekler mi? Topluma, bu iki “beceriksizliğin” izahını ve hesabını verebilecekler mi?  

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları