• BIST 9679.8
  • Altın 2489.039
  • Dolar 32.4231
  • Euro 34.4318
  • Lefkoşa 16 °C
  • Mağusa 15 °C
  • Girne 18 °C
  • Güzelyurt 14 °C
  • İskele 15 °C
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 7 °C

'Çığlıklarını duyabiliyordum'

"Hayatımın en kötü gecesiydi." Liz Carlson, Yeni Zelanda'da ücra bir kumsalda karaya vurmuş ve ölmek üzere olan 145 balinayı bulduğu anı bu sözlerle anlatıyor.
'Çığlıklarını duyabiliyordum'

ABD'li seyahat blogu yazarı, bu trajik görüntüyle karşı karşıya geldiğinde bir arkadaşıyla birlikte Rakiura veya Stewart Adası'nda beş günlük bir yürüyüş gezisindeydi.

Normal koşullar altında pek kimsenin gelmediği bir kumsalın güzel, uzun bir bölümü olabilecek bir nokta hayatta kalmak için çaresiz bir mücadelenin sahnesine dönüştü.

Suların çekildiği bir sırada karaya vuran yaklaşık 150 pilot balina yaşam mücadelesi veriyordu.

bal.jpg

Carlson BBC'ye yaptığı açıklamada, "Nutkum tutulmuştu. Güneşin batmasına yakın sahile geldik ve suyun sığ olduğu yerlerde bir şey gördük.

"Gördüklerimizin balina olduğunu fark ettik, elimizdekileri bırakıp, onlara doğru koştuk" dedi.

Carlson, daha önce de doğal ortam içerisinde balina gördüğünü ancak "hiçbir şeyin kimseyi bu ana hazırlayamayacağını, çok korkunç olduğunu" söyledi.

bal-001.jpg

'En kötüsü elden bir şey gelmemesi'

İkili, bir şekilde yardım etmeye ve balinaları yeniden derin sulara itmeye çalıştı.

"Ancak hemen aslında yapabileceğimiz hiçbir şey olmadığını fark ettik. Çok büyüktüler.

"En kötüsü elden bir şeyin gelmemesi. Çığlık atıyorlar, birbirleriyle konuşuyor ve sesler çıkartıyorlardı. Onlara yardım etmek mümkün değildi" dedi.

bal-002.jpg

Balinaları fark edince etraflarına bakındılar ancak kimseyi göremediler. Üstelik cep telefonu da çekmiyordu.

Yaklaşık 15 kilometre mesafede çevrecilerin kullandığı bir kulübe olduğunu biliyorlardı. Burada telsiz olduğunu ve bunu kullanarak yardım isteyebileceklerini umdular.

Carlson'ın arkadaşı Julian Ripoll kulübeye gitmek üzere yola çıktı. Böylece Carlson, ölmek üzere olan onlarca balinayla başbaşa kaldı:

"Çığlıklarını, suyun içinde yanlarına oturduğumda bana bakışlarını, yüzmeye çalışıp ağırlıklarından dolayı kuma daha çok gömülmelerini asla unutmayacağım."

Birkaç sonra Julian yanında bir grup bekçiyle birlikte geri geldi. Durumu değerlendirmişler ve yapılabilecek bir şey olmadığını kabullenmişlerdi.

Gece suların yükselmesini ummaktan başka bir şey kalmamıştı. Carlson ve Ripoll geceyi geçirmek üzere kamp kurdukları alana geri döndü.

Ancak sabah uyandıklarında çok daha korkunç bir durumla karşılaştılar. Sular iyice çekilmiş ve balinalar artık kurumuş kumun üstünde yatıyordu. Bazıları ölmüştü, diğerleri de kumsalda açıkta güneşin altında can çekişiyordu.

bal-003.jpg

Bir balinayı ancak beş kişi taşıyabiliyordu. Adanın kendisi de o kadar ücra bir yerdeydi ki zamanında yardım getirme şansı yoktu.

Bekçiler yapacak bir şey olmadığına kanaat getirip, balinalara ötenazi yapmaya karar verdi.

Bunun tek alternatifi, balinaları birkaç gün sürecek yavaş ve acı verici bir ölüm için kaderine terk etmekti.

Yeni Zelanda Tabiat Koruma Müdürlüğü, balinaların neden kendilerini kıyıya götürdüğünün bilinmediğini açıkladı.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler