• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • Lefkoşa 27 °C
  • Mağusa 28 °C
  • Girne 29 °C
  • Güzelyurt 24 °C
  • İskele 28 °C
  • İstanbul 24 °C
  • Ankara 20 °C

Parmakları yumruk yapan bilek…

Ayşegül Garabli

Sene kaçtı hatırlamıyorum ama KKTC’de yine genel seçimler vardı. Barış kuvvetleri, komutanlığı yapmış, emekli bir subay da, adaylar arasındaydı. Ya küçük bir parti kurmuştu, ya da bağımsız katılıyordu; O kısmı net hatırlamıyorum. Hatırladığım tek şey, komutanın parti başkanları ile katıldığı, o TV programı. Programda, her seçim döneminde olduğu gibi, tüm partiler bir birlerini suçlayarak, tartışıyorlardı. Öyle ki; tabiri caizse tartışmanın ilk kısmı, kıran kırana geçti. Birinci bölümün sonunda, bir reklam arası verildi. İkinci turun başında ise, ilk sözü komutan aldı ve bir açık yakalamış edasıyla, diğer katılımcıları halka şikayet etti. “Bakmayın bunların burada tartıştıklarına, reklam arasında hepsi, bir biriyle şakalaşıp; sohbet etti” diyerek; kendince katılımcıların halkı kandırdığını ortaya koydu. Komutanın Kıbrıslıları tanımadığı belliydi. Zira hayretle halka şikayetettiği şey, Kıbrıslının kalbinin yumuşaklığıydı. Eğer tanısaydı, Kıbrıslıların, ne kadar tartışsa da, ne kadar eleştirse de, kalbinin yumuşaklığını kaybetmediğini bilirdi. Taban tabana zıt siyasi görüşe sahip iki parti başkanının, ne kadar tartışsalar da, gerçekte dost olduklarını görebilirdi. Bir birleriyle tartışırlar; bir birlerini kıskanıp yarışırlar. Ancak, asla bir birlerine zarar vermezler. Asla, naifliklerini,kalplerindeki sevgiyi ve yumuşaklığı, kaybetmezler. Birbirlerine tutunup; birbirlerine sahip çıkarlar. Hele ki; yurt dışında bir olay varsa ve bu olayın içerisindeki bir Kıbrıslıysa, tüm Kıbrıslılar, tek yürek olup, o olaydaki kişinin yüreği ile birlikte atar. Tıpkı, dün gece tüm kalplerin, Türkan Kürşat için attığı gibi. Türkan’ın sesi de, performansı da, harikaydı. O ayrı. Ancak, KKTC’nin Türkan’a sahip çıkmasının altında yatan, ne sesti; ne de performans. KKTC’nin, dünyadan izole edilişiydi. Başarıya ve başarının KKTC dışında temsiliyetine duyulan özlemdi. İmece usulü yaşamış ve bu şekilde var olmuş bir toplumun, yaşam biçiminin göstergesiydi. Ve tabi ki, en önemli sebep, bir avuç kalan Kıbrıslıların, bir birine tutunma içgüdüsüydü. Halk, bunun bir para tuzağı olduğunu bile bile, telefonlara sarılıp, Türkan’a Sms yağdırdı. Tıpkı geçmişte İbrahim Şevki’ye yaptığı gibi. Sonuca kuşku ile baksalar da, Türkan’a; “Yalnız değilsin”, Türkiye’ye; “Kıbrıslı olmak böyle bir şey”, Kıbrıs’a da; “bakın istediğimizde birlik olabiliyoruz. Bunu, ülkemizdeki tüm sorunlar için de yapabiliriz” mesajı verdi. Ya da ben bu mesajların verilmesini umdum. Ama ne acıdır ki; dışarıda tek yürek olarak desteklenenler de, yaptıkları işler de, Kıbrıs’ta aynı ölçüde değer bulmuyor. Onca yetenekli genç, Kıbrıs içinde çırpınarak var olmaya çalışırken, her fırsatta, dışarıdan sanatçılar getirilerek ya da, dıştan gelen sanatçılara verilen önem ile, yerli sanatçılar eziliyor. Mesela panayırlar (festivaller). Festivaller, yabancılaştıkça, toplum bütün kalabilir mi? Toplum, değerlerine, ülkesinde sahip çıkmazsa, değerleri dünyada yer bulabilir mi? Kıbrıslılar, tek yumruk olduktan sonra, önlerinde engel kalabilir mi? Kalmaz elbet. Kıbrıslılar da bunun farkında. Sadece onları tek yumruk haline getirebilecek bir bilek lazım. Ya da bileğine güvenen, yürekli bir lider!! Türkan ya da İbrahim, Hatta kanserle savaşan onlarca kişi ve bandabulliyanın yaşlı dayısı, parmakları yumruk yapan birer bilek oldular. Darısı, siyasilerin başına..

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları