Sn. 4.’lü Koalisyon hükümeti, son olarak bizlere hart diye geçirttiğiniz kıynıksız akaryakıt zam kazığı inanın hiç acıtmadı. Bakın halk olarak bizler auvv bile diyemedik. TÜK’ü kurtarmak için ithal ürünlere koyduğunuz %2 büyüklüğündeki zam kazıkları, yağlayıp kıynıkları temizlenen elektrik zam kazığı da inanın hiç acıtmamıştı. Halk olarak en azından Auvvv dememiz için, şöyle okkalı cinsinden %20 büyüklüğünde bir zam kazığı hazırlamanızı istirham ederiz. Yalnız bu noktada zam kazığının, dürte dürte uyandıramadığınız halkın uyanması için zeytin ağacından ve kıynıklı olarak hazırlanmasını talep ediyoruz. Ayşaba, zamlı hayatı komedi sananlar, vatandaşın yapacağı son espriyi iyi düşünsünler. Çünkü O espri 1 Nisan şakası gibi olmayacak dedi.
**
Sn. Bertan Zaroğlu, Bertan Zaroğlu, gerektiğinde, devleti ve devlet adamlarını küçük düşürücü, keza devletin itibarını sarsıcı söylemlerde bulunan kişi veya kişilerin, kim olursa olsun, devletin demir yumruk gibi sert olan yüzünü de görmek zorunda kalacağını söylediniz. Sn. Zaroğlu, zam yağmurunun kafasına balyoz gibi inmesinden deliye dönen. Atmosferde gezinirken, ozon tabakasının delinmesine karşı bir türlü burun üstü yere çakılmayan o uçan gezen faizlere el atılmaması nedeniyle deli oldu. Zam kazıkları nedeniyle iskemleye bile doğru dürüst oturamayıp, çığlık çığlığa kalan halk, zaten suratına ve kafasına demir yumruğu yiye yiye bir haller oldu. Sanırım Islanmışın, yağmurdan korkusu olmaz.
**
Sn. Çiğdem Bumin, sosyal medyadaki paylaşımınızda, eskiden ülkede herşey kötü gittiğinde hükümeti suçluyorduk. Şimdi herşey kötü gidiyor. Hükümet bizi suçluyor dedin. Sevgili Çiğdem, suç samur kürk olsa hükümet dâhil kimse onu giymek istemez. Eskiden iki çocuk kavga ettiği zaman, dayak yiyen ama benim babam da çok güçlüdür senin babanı döver. Annem bir tokatta senin anneni Ay’a uçurur derlerdi. Herhalde hükümet bundan esinlenerek benim zam kazıklarımın suçlusu da sizlersiniz. Kazıkları yedikçe Auvvvv bile demiyorsunuz. Ne yapayım. Bende iştahlanıp, zam kazıklarını geçirdikçe sizi Jüpiter’e uçurmaya çalışıyorum diyor. Sevgili Çiğdem, İnsan vardır zamanı kendine yontar, insan da vardır bir ömür boyu zaman onu yontar. Ama hükümetler vardır insanın yaşamına yaşam katarken, hükümetler vardır zam kazıkları ile vatandaşının neşesine ekşi sıkar.
**
Sn. İlker Taşpınar Çavuşgil 10 Mart tarihinde geçirdiğiniz kaza sonrasında eşiniz Umut Çavuşgil’i kaybettiniz. Acı veren ağır yaralarınıza rağmen halen eşinizi kaybetmenin üzüntüsünü yaşadığınıza tanık oluyoruz. Hiçbir suçunuz yokken, ters istikametten gelerek bırak şerit ihlalini yol ihlali de yapan bir ‘Trafik Canavarının’ hayatınızın akışını değiştirmesi sanırım kabul edilir gibi değil. Yaşadıklarınız, yollarımızda fitürsuzca halen dolaşmakta olan ‘Trafik Canavarlarının’ varlığını gözler önüne serdi. Bazı Kiralık araç sürücülerinin yarattığı rezaletler. Hız düşkünü taksicilerin daha çok yolcu alma hesapları ile ‘Hız Canavarına dönüşmeleri. Minibüs ve otobüs şoförlerinin yollardaki pervasızlığı yollarımızın ne kadar güvensiz olduğunu gösteriyor. İlker gardaş, çektiğin acılara inan kimse merhem olamaz. Eşinize Tanrıdan rahmet diler, size de birkez daha geçmiş olsun dileklerimi iletirim.
**
Sn. Fadıl Aksun, Sn. Alev Ulunay Hüdaverdi ve Sn. Temay Sağer, canı pahasına koruması gereken öz kızına, 15 yaşından 17 yaşına kadar iki yıl boyunca tecavüz eden, Ar damarı erozyona uğramış, insan müsveddesi H.D’ye vermiş olduğunuz 30 yıl hapis cezası belki müebbet beklentilerini karşılamadı. Ama adi ve iğrenç tacizci babaya, verdiğiniz ders, müebbetten beter bir cezaydı. Hükümete, bu ülkede doğup büyümesine karşın annesi ile birlikte müracaat etmelerine karşın halen vatandaş yapılmayan kızın, koruma altına alınarak, vatandaşlık verilmesi için yaptığınız çağrıda, bir ders niteliğindeydi. Sn. Aksun, ülkenin 3 değerli yargıcı olarak, öldü denilen Adalet ablanın henüz ölmediğini. Vicdan ablanın nezdinde vicdanların hala yaşam sürdüğünü ve adil düzen sağlayıcısı Adil amca ile sürekli hak ve hukuktan bahseden Hakkı dayının da yoğun bakımdan çıktığını göstertmiş oldunuz.
**
Sn. Cemal Betmezoğlu, Sivil Savunma Arama ve Kurtarma Biriminin Müdürü olarak ekibiniz ile Haspolat yolu üzerinde yaşanan sel felaketinde, ekibinizde bulunan Kemal Hacımusa, Ahmet Kanlı ve Gökhan Keleş ile birlikte canınızı hiçe sayarak sel sularına dalarak iki kişinin hayatını kurtardınız. Bununla da yetinmediniz. Sele kapılması muhtemel birçok araca müdahale ederek onları güvenilir yerlere taşıdınız. Sn. Betmezoğlu, olaylara müdahale ederken, tehlikeye attığınız canlarınız için risk tehlike ödeneği almıyorsunuz. Birçok kurumun aldığı ek mesai, oncoll yani hazır kıta ve ek tahsisat gibi ödeneklerinden yararlanmıyorsunuz. Ama buna rağmen hayatınız pahasına her olayda canınızdan çok insan hayatını düşünüyorsunuz. Ayşaba bu çocukları Allah başımızdan eksik etmesin. Bu yaptıklarını birileri görmüyorsa onlara birer ‘FAGO’ gözlük alacağım. Belki Fago ile görürler dedi. Cemal bey, meyve veren ağaç taşlanır. Ama dalları kırılmaz. Sizde ne meyve, ne yaprak nede dal bırakmadılar.
**
Sn. Metin Atan, Kamu-Sen başkanı olarak, son yapılan zamlardan dolayı eline mitiralyoz ile A 4’ü alarak koalisyon hükümetini daramaya başladınız. Obüs toplarını, ‘Zamtonlar’ binasına çevirirken, son yapılan 3’lü elektrik tarifesi zammından sonra akaryakıta da 35 kuruşluk yapılan zammın artık bu ülkede yaşanamayacak bir hal aldığını söylediniz. Başkan toprak, üstünde yaşayan insanlar ile vatan olur. İnsansız toprak vatan olmaz. Bizi yönetenleri beceriksiz ve basiretsizlik ile suçlarken sanırım burada bir hata yaptınız. Metin başkan, bizi yönetenler yönetme becerisinden yoksun olmuş olsalardı, çalışıp, çabalayıp, gecelerini gündüzlerine katarak elektriğe, gıdaya, akaryakıta, kısacası etlisinden, sütlüsünden, tatlısından, tuzlusuna herşeye zam yapmayı beceremezlerdi. Hatçe Teyze eceli gelen köpek cami duvarına işer, can çekişen hükümetlerin helvası da kısık ateşte ağır ağır pişer diyor. Ne dersin?
**
Sn. Emrah Yeşilırmak, Yenierenköy belediyesi daha dün bir luggoyu (Çukur) bile tamir edemeyen, çalışanını bırakın ödemeyi, dirhem guruş bile cebine koyamayan bir yapıdaydı. Bugün o noktadan, köy yollarını tamir etme noktasına geldi. Belediyesi'ne bağlı Derince ve Sipahi köylerinde Karayollarına ait müdahale edilmeyen ve çökme yapan yollara belediye ekipleri müdahale ederek trafik güvenliğini sağlaması sanırım bunun ispatıdır. Hasibe Teyze, komşusu Ayşabada ile kahve içerken, Allah Allah gulaklarıma inanamıyorum. Ma be Ayşe duydun. Emrah ovlucuğum, bırak luggoları, çöken yolları bile tamir etmeye başlamış. Kırk bir kere maşallah dedi. Sevgili Emrah, Bütün insanlar “orijinal” olarak doğarlar. Ancak birçoğu; “kopya” olarak ölür. Yalnız bazı insanlar yetenekli olarak doğar ve fırsat doğunca yeteneklerini sergilerler. Ve o insanlar yetenekli kaptanlar olarak gemilerini salimen limanlara ulaştırırlar.
**
Sn. Oğuzhan Hasipoğlu, “ülkede gidişatın iyi olmadığını” ifade ederek, önünüzde karamsar bir tablonun olduğunu vurguladınız. Erhürman’ın “tünelin sonunda ışık görmüyorum” ve “dövizi çözemiyorsanız muhasebeci tutun” söylemlerini tekrarlayarak, bugün “muhasebeciye değil denetçiye ihtiyaç” olduğunu belirttiniz. Sn. Hasipoğlu, zaten içimiz kazanın altı gibi garamuzaydı, fırçanız ile kapkara bir tablo resmeyleyip içimizi daha da kararttınız. Harnup ve zeytin ağacından mamul zam kazıkları nedeniyle, içimiz garamuzadan, zifirî karanlığa dönüştü. Bakın Husumet Teyze, umutsuzluk; insanoğlunun kendine karşı hazırlayabileceği suikastların en korkuncudur. Harakiridir. Ve manevi bir intihardır dedi. Ayşaba ise Halk ya yanlış zamanlarda doğru insanları seçerek ülkeyi günlük gülistanlık yapar. Yada yanlış seçimlerle yaşamının kalitesini düşürerek ömrünü harcar diyor.
**
Sn. Aziz Selengin, sporcularımıza, Aksaray’da yapılan saldırıyı dile getirerek bunun kabul edilemez olduğunu belirttiniz. Olayın hem TC hem de KKTC Eğitim Bakanlığı tarafından soruşturulması gerektiğini kaydederek, sorumlular affedilmemeli ve kamuoyuna bu olayın sorumluları deşifre edilmelidir. Ayrıca bu olay, güney Kıbrıs’ta yaşanmış olsaydı, fırtınalar koparacak olanların şu an susması, çocuklarımıza yapılan en büyük ihanettir dediniz. Hocam, bizim emir erlerinin ‘Analarına’ sümük çekip soru sorabileceklerine inanıyormusunuz.? Biliyorsunuz, eğilde gülle geçsin sermayemizdir. Yes be annem silahımızdır. Annemizin beslemeler demesine ettiğimiz sabır giysimizdir. Ciğercinin kedisi gibi camdaki ciğere bakarken, verdikleri ile yetinmekte en üstün kazancımızdır.
**
Sn. Tamar Soysan, yaptığınız açıklamada, Mali protokolün içeriğiyle ilgili sivil toplum örgütleri ve toplumun bilgilendirmediğini belirttiniz. Ve bu yönde endişeleriniz olduğuna vurgu yaptınız. Ayrıca hükümetin kendi çizdiği stratejide kamuoyunda tartışma yaratılmaya çalışıldığını ifade ederek, bazı kurumları özelleştirmeye çalıştığını belirttiniz. Bunun da sermayenin piyasaya hakim olması olarak nitelendirdiniz. Sn. Soysan, Adil amca, Telefon Dairesinin, atar damarlarını keserek, onları bir pil alamayacak noktaya taşımaları ve sonrasında da beceremiyorlar diyerek özelleştirilecekleri çok bilinmeyenli bir denklem değil. Ama onların zayıf olduğunu sanmasınlar. Özelleştirme adı altında ezmeye çalışmasınlar. Ve Denizi bile içindeki su taneciklerinin oluşturduğunu sakın unutmasınlar dedi.
**
Sn. Hüseyin Güven sosyal medyadaki paylaşımında, bir gerçeğe parmak basarak, ne meslekmiş be. Önüne gelen gazete sahibi, önüne gelen gazeteci, önüne gelen köşe yazarı, önüne gelen televizyon programcısı, sunucusu, yorumcusu, önüne gelen internet haber sitesi sahibi oldu. Habire de transfer üstüne transfer. Maşallah, tu tu tu 41 kere maşallah memlekete diyorsun. Sevgili Hüseyin, aksona gardası kopma noktasına gelen. Makinesi tekleyip, ben artık no pata pat sör diyen. Tekerlek ruleması yıprandığı için yampuri yampuri giden tomofilden nasıl düz gitmesini beklersin? Sevilay teyze tomofil yakında tumba olur diyor.
**
Sn. Akay Aşina, K.Kaymaklı başkanlığınız hayırlı ve uğurlu olsun. Forest Ormanlarını basan ve başarıyı engelleyen ‘Özgüven’ kozalaklarını temizlemek için kolları sıvadığını öğrendik. Futbolun içinden çıkan ve bugüne kadar futbolda her türlü başarıya imza atan, sahalarda futbolcu kalitesinin nasıl olması gerektiğini herkese gösteren, senin gibi birisinin artık tat vermeyen Kaymağa kesinlikle tat vereceğinden eminiz. Kaymaklıyı o eski fırtına gibi estiği günlere, döndüreceğine herkesin inancı tamdır. Sevgili Akay, bir işin ustalık mertebesine ulaşma aşamasına kadar yaşanan zaman diliminin kökleri acıdır, ancak meyveler tatlıdır. Bence sendeki o yetenek ile o tatlı meyveleri camia olarak yakında yemeğe başlarsınız.
**
Günün sorusu

Fıkra
Sadece ikinizmisiniz?
Gariban bir köylü şehre inmişti. Büyük bir mağazada iki kişinin karşılıklı oturup konuştuklarını gördü. İçerde bir masa ve üç dört koltuktan başka bir şey görünmüyordu. Merak etti ve içeri girdi:
- Selamünaleyküm ağalar.
- Aleykümselam hemşerim ne istiyorsun?
- Merak ettim acaba burada ne satıyorsunuz?
Köylü ile dalga geçmek isteyen satıcı sırıtarak cevap verdi:
- Eşek satıyoruz.
Köylü de taşı gediğine yerleştirdi:
- Sadece ikiniz misiniz yoksa daha var mı ?























-001.gif)





































Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.