• BIST 9036.33
  • Altın 2294.737
  • Dolar 32.3124
  • Euro 35.0799
  • Lefkoşa 25 °C
  • Mağusa 23 °C
  • Girne 21 °C
  • Güzelyurt 26 °C
  • İskele 23 °C
  • İstanbul 19 °C
  • Ankara 22 °C

BUNA DA MI EYVALLAH?...

Hatice İNTAÇ

Bizde düzen çok da hak yok hukuk yok

Sosyal adaletten haberimiz yok

Başımıza ne gelirse “eyvallah” deriz

Uzaktan kumandayla yönetiliriz.

Mülayim bir toplumuz, hep sineye çekeriz

İki gün öfkelenir, sonra susar sineriz

Eskiye sünger çeker yenilerini bekleriz

Ekmeğimizi alsalar aç kalır ses etmeyiz

Sokaklara dökülüp hesap soracağımıza

Sesimizi çıkarmaz kabuğumuzda inleriz.

 

 

Doğanın nimetlerini hep hoyratça harcarız

Dağlarını yıkarız, derelerini tıkarız

Ağaçlarını keser, topraklarını soyar,

Onların yerlerine villacıklar yaparız.

Sahillerinin üstüne lüks oteller kondurur

Denizlerini kirletir mikroplara sunarız.

Kaldırmayan toprağa gökdelenler dikeriz

Suçu da utanmadan başkalarına yükleriz.

 

Bütün hesaplarımız cebi doldurmak için

Düşünmeden yarını, günü kurtarmak için.

Hatırlı kişilere imar izni veririz

Kim daha çok verirse onu ihya ederiz

Maksat çıkar olunca hak hukuk dinlemeyiz

Menfaatler uğruna biz dağı taşı deleriz

 

Vicdan nedir unutur, acımasız oluruz

Onurumuzu satar keseyi doldururuz.

İhmalden dayanırsa kapıya felâketler 

Üç gün, beş gün konuşur, sonra da unuturuz

Timsah gözyaşlarıyla halkı yine uyutur

Yayılır koltuklara yeni plânlar kurarız

Sonra da yarım kalan hesapları yaparız.

 

 

 

İnsanoğlu kendini ne kadar özgür hissetse; yaşayacağı hayatı kendisi tayin etmek ve hayatını kendi iradesiyle ve kurallarıyla organize etmek istese de bazı zamanlar olur ki doğanın veya önüne geçemeyeceği güçlerin koyduğu kurallara uymak zorunda kalır ve o sürecin kurallarıyla yaşamaya mecbur kalır. KKTC halkı olarak biz de geçen yılın Kasım ayı sonlarında Çin’de başlayan bulaşıcı bir hastalığın daha sonra pandemiye dönüşmesi ve Mart ayında kapımıza dayanmasıyla arzu etmediğimiz zor bir döneme girdik. Rüyada görsek hayra yormayacağımız bu dönemde gerek hükümetin erken aldığı kararla dışa kapıları kapatması gerekse kendimizin ve diğer insanların sağlığını korumak için doktorlarımızın önerileriyle hareket edip salgın vakalarının tamamen sıfırlanmasına kadar elimizden geleni yaptık.

Neler mi yaptık?

 

Çoğumuz üç aya yakın bir zaman evlerimize kapandık. Nefes almakta zorlansak dışarıya çıkarken maske taktık. Alış verişlerimizi ya korka korka veya siparişle yaptık. Hijyen kurallarına ellerimizin derisini inceltene kadar yıkadık, ailemizden, yakınlarımızdan uzak durduk. Yurt dışında mahsur kalanlarımız parçalanmış aileler sendromu yaşadık.Ve daha nelere katlanmak zorunda kaldık..  Hepsine eyvallah…

 

Peki de bütün bu meşakkatin sonucunda ne oldu?

Uzun süre vakaların sıfırda kalmasıyla biraz nefes aldık, nasılsa aramızda vaka yok diye normalleşmeye, bozulan psikolojimizi yeni bir salgın gelmeden düzeltmeye çalıştık. Sonuca bakın ki bu kısa rahatlamamız bile çok görüldü. Batma tehlikesi içinde olan ekonomimizin düze çıkması için önlemler alınmalıydı. Hükümete göre bunun tek yolu da dışa kapıları açmaktı. Gelenler ekonomimize katkı yapmalıydı. Yapmalıydı da; bu gelişler sorma gir hanına gelir gibi olmamalıydı. Turizm adı altında gelip de casinolara demir atan ve adanın kültürel değerleri olan gerçek turizmi yok sayan kumarcıların gelmesine yönelik de olmamalıydı. Kaldı ki kendi sınırlarımız içinde salim kalarak da ekonomimizi düzeltebilirdik ama hükümetimiz casino sahiplerini ve kumar müptelalarını memnun etmeyi daha uygun görmüş...

Hadi buna da eyvallah…

 

Bazı insanlar “bu günün yumurtası yarının tavuğuna değer” zihniyetiyle ileride olabilecek zararlarını, kayıplarını düşünmeden günü kurtarmaya çalışırlar ve bunun sonucunu da çok pahalıya öderler ama bizi yönetenlerin sıradan insanlar gibi düşünme ve uygulama lüksü olmamalıdır.. Onlar, ülkeleri ve halkları için en doğru kararları almakla yükümlüdürler.

Peki de bu bağlamda yerli halkı ve gelecek olanları ithal edeceği  muhtemel salgından korumak için hangi tedbirler alınmıştı?..

 

 

Dünya sağlık örgütünün, bilim insanlarının, hekimlerin sağlık çalışanlarının ve duyarlı insanların tüm uyarılarına kulaklarını kapattı. Geçen uzun zaman içinde geleceği muhakkak olan salgına hazırlık için defalarca söz verip karar değiştirdiği bir pandemi hastanesi, yeterli ekipman ve sağlık çalışanı olmadan; en azından gelenleri belli bir süre karantinada tutmak gereği bile duymadan kendi bildikleri doğrultusunda kararlar aldı ve ısrarla uygulamaya başladı. Riskli ülkeler arasında yer aldığını ve vakaların her gün biraz daha tırmandığını bildiği halde Türkiye’ye ve bazı riskli ülkelere kayda değer hiçbir tedbir almadan ve hatta kendi halkına tanımadığı imtiyazları da tanıyarak 1 Temmuzda kapılarını açtı.

Buna eyvallah denir mi?..

 

Açtı da ne oldu?.

 

Ekonomi düze mi çıktı? İnsanlar eve kapanmak zorunda kalınca alış verişe çıkmaya cesaretleri mi vardı ki yerli ekonominin düzelmesi mümkün olsun?

Bundan yararlananlar sadece kumarhaneler, kumarcılar, bet ofisler, eğlence merkezleri oldu.

Gelenlerin hediye olarak getirdiği pozitif vakalar da cabası.. Doldu mu şimdi devletin kasası?

Bugün itibariyle 9 pozitif vakamız varmış!.. Nerede bunların temaslıları? KKTC den güneye geçen 5 kişi sınırda mı pozitif oldular?..Kavanozdan mı çıkıp sınıra gittiler? Onların temaslıları nerede?. 9 pozitif vakaymış!...

 

Buna da mı eyvallah?.. 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları