• BIST 10125.46
  • Altın 2997.875
  • Dolar 34.8702
  • Euro 36.7728
  • Lefkoşa 10 °C
  • Mağusa 7 °C
  • Girne 12 °C
  • Güzelyurt 8 °C
  • İskele 7 °C
  • İstanbul 5 °C
  • Ankara -1 °C

ALTINI ÇİZDİĞİM SATIRLAR

Mesut GÜNSEV

Başlık bana ait değil. Sabah Gazetesi köşe yazarı Haşmet Babaoğlu günlük yazılarını yayınladığı köşesinde zaman, zaman numaralayarak okuduğu kitaplardan beğendiği cümleleri bu başlık altında yayınlar…

İlgiyle okurum. Benim de yıllardır sevdiğim, beğendiğim, etkilendiğim satırları yazdığım  defterlerim var. Rahmetli Gazeteci büyüğümüz Hasan Pulur’da zaman, zaman  “Kesip Sakladıklarım”  başlığı ile yayınlardı o çok okunan “Olaylar ve İnsanlar” köşesinde sevdiklerini...

Defterlerimin bir kısmı taşınmalar, nakiller sırasında kaybolsa bile çoğu duruyor. Aslında kitaplarda kendimize rastladığımız yerlerin altını çizeriz bence. İşte bu haftaki  sayfamda bu kez bu alıntılar var... Yazanlara da selam olsun:

 

Denizi sevmek kolay değil.

Önce maviyi seveceksin, sonra o mavinin hırçın dalgalarını.

Ardından gelen gemileri, martıları, martıların maviden çaldıklarını,

Balıkları ve o balıkların uçsuz bucaksız özgürlüğünü seveceksin.

Denizi sevmek kolay değil, yağmurlara direneceksin,

Öyle kolay kolay ıslansan da, güneşinden ışığını alacaksın.

Yakamozlar saçlarının süsü olacak, yanağında yıldızlar eksik olmayacak

Bir gün değil, her gün maviyi seveceksin

Denizin dibine batsan bile, yosunlar dört bir yanını sarsa bile,

Soluksuz kalsan bile umudunu denizin mavisinden alacaksın

Denizi sevmek kolay değil, önce gökyüzünü seveceksin

Kararan bulutları, o bulutların denize düşen gölgesini

Güneşin batmasını, ayın doğmamasını seveceksin

Denizi sevmek kolay değil, önce kendini seveceksin

Kendini denize emanet edeceksin,

Emanet ettiğin kendini denize adayacaksın,

Hayatın deniz olacak, denizin hayatın olacak.

Yüzünü maviye süreceksin, ömrünü uğruna armağan edeceksin !

Denizi sevmek kolay değil, bulanan mavinin kayalara çarpmasını seveceksin.

Her kayaya çarptığında, sıkıca kıyısına sarılacaksın,

Kopmayacaksın, sahilinden, yosunlarla boğuşacaksın.

Her zorluğun üstesinden geleceksin,

Yıkmayacaksın ne kendini, ne de onu.

Öyle kolay kolay yıkılmayacaksın, yılmayacaksın,

Hep maviye, maviye koşacaksın. (İbrahim DALKILIÇ)

             ***

Bir insanın arkadaşı ölünce kendinden bir parça da ölürmüş.Yaşlanmanın en kötü yanı bu galiba. Parça parça, biraz biraz ölüyoruz her kayıpta…

(Melis Alphan)

             ***

İnsanların Yaşları onları aşktan koruyamaz ama aşk, bir noktaya kadar insanları yaşlılıktan korur. (Jeanne Moreau –Fransız Artist)

             ***

Mücevher takmamıştı ama.. gözleri vardı..(Mehmet Eroğlu. Zamanın Manzarası)

             ***

İşte sırrım. En basit yüreği ile görebilir insan. Gözler asıl görülmesi gerekeni görmez…

(Antoine De Saint Exupery-Küçük Prens)

             ***

Çocukluğunda bir bisikletin olursa her şeyin çözülür sanırsın. Sonra  bir bisikletin olur, ama.. yol biter!. (Meryem Uzerli-Annemin Yarası Filminden)

             ***

Yaşlanıyoruz da ondan mı katlanıyoruz her mutsuzluğa.(Edip Cansever)

Zarafet akılda kalmaktır.(İlkay Adalı )

             ***

Yatmış uyumuş serpilip ol nebli Melahat bil

Bilmem leb i dilcusunu öpsem uyanır mı?

Keysu dağınık, sine açık, kolları mekşuf,

İnsaf et  bu yatışa can dayanır  mı? (M Nazım Paşa 1899)

             ***

Kahkahasız geçen bir gün boşa harcanmıştır.

(Charlie Chaplin)

             ***

Birbirinizi sevin ,ama sevginin üstüne bağlayıcı anlaşmalar koymayın. Bırakın yüreklerinizin sahilleri arasında gelgit çalkalanan bir deniz olsun sevgi. Birbirinizin kadehini onunla doldurun, ama aynı kadehe eğilip içmeyin. Ekmeğinizi bölüşün ama aynı lokmayı dişlemeye kalkmayın. Şarkı söyleyin, dans edin, eğlenin birlikte ama ikinizin de  birer ‘yalnız’ olduğunu unutmayın. Çünkü lavtadan dağılan müzik aynı,ama nağmeleri çıkaran teller ayrıdır (Halil Cibran)

              ***

            

Her kadının yaşamında dört hayvana ihtiyaç duyar;

1.Sırtında bir mink,

2. Kapısında bir Jaguar,

3. Yatağında bir kaplan,

4. Faturaları ödetecek eşek.

(Kanada Fıkrası)

İÇ İLETİŞİM  YÖNETMENİ ARIYORUZ

 

İç iletişim Yönetmeninden beklediklerimiz;

Paylaşmanın kendini azaltmak olmadığını

Diğer çalışanların öcü olmadığını

Yüz yüze konuşmanın arkasından konuşmaktan daha etkili olduğunu

Günaydın demenin borç para vermek olmadığını

‘lütfen’ demenin utanılacak bir şey olmadığını

İş yerinde şarkı mırıldanmanın suç olmadığını

Yönetici olmanın emir vermek olmadığını

Astlarıyla aynı asansöre binmenin asansörü düşürmeyeceğini

Özel park yeri olmanın aslında bir özelliğinin olmadığını

Saygının el pençe divan durmak olmadığını

Geç gelenler listesi tutmanın erken gelmeyi sağlasa da başarıyı arttırmadığını

Bol ,bol fırça atmanın yöneticilik olmadığını

Kahkahalarla gülmenin laubalilik olmadığını

Saygı duyulacak  iş-saygı duyulmayacak iş diye bir ayrım yapılamayacağını

Patrona duymak istediklerini söylemenin şirkete iyilik olmayacağını

Eğitimin dinlenme olmadığını

Jean giymenin tatil günlerine özgü olmadığını

09.00-18.00 arasında insan olmanın yasak olmadığını

İş yerine balonlarla gelmenin delilik olmadığını

İletişim kurmanın sadece konuşmak olmadığını. Özür dilerim cümlesinin yasak olmadığını

Yaşamda sevinç kadar hüzünlerin de olduğunun unutulmamasını

Mutluluk maskesi satılmadığının…

Tüm çalışanlarımız (genel müdür dahil) usanmadan anlatılması.

Steven Spielberg’in filmlerini izlemiş olmak, Tezer Özlü’nün kitaplarını okumuş olmak, Vivaldi’yi dinliyor olmak, dans edebiliyor olmak, İngilizce biliyor olmak, seyahat edebiliyor olmak, Drucker’in dünyasına yakın olmak, Küçük Prens’in kimler için yazıldığını bilmek, Hıncal Uluç’un yaşam dolu kahkahası ile gülebilmek, Merve İldeniz’in gözlerine bakabilmek, sonbaharın da bahar olduğunu hissetmek, kendinizle barışık olmak... aday olmak için yeterli.

(Prometheus şirketinin iç iletişim yönetmeni bulmak için 30 Eylül 1995 tarihinde vermiş olduğu gazete ilanı)

***

Yeterince tekrar edilen yalan, gerçek olur. (Vladimir İlyich Lenin)

***

Denizi tanımıyorsan kadını hiç tanıyamazsın. Tekneyi bilmiyorsan, kadını abrayamazsın. İkisi de ‘domuz’a döndü mü, artık Allah yardımcın olsun..

(Şirket-i Hayriye ‘den Mütekait Eftal Dede den nakil Erol Mütercimler)

***

“Birisi seni sevene kadar hiçsin”

(Dean Martin )

 

 

BAŞKA BİR KENT YOK

 

Diyorsun ki “bir başka ülkeye,

                  bir başka denize gitmek istiyorum; bundan daha güzel bir başka kent vardır kuşkusuz,

  ama kötü yazgım peşimi bırakmaz ne yapsam,

        ve kalbim gönüllü bir ceset sanki burada.

Ruhum daha ne kadar katlanacak bu çoraklığa

nereye çevirsem yüzümü, nereye baksam

      hayatımın kara yıkıntıları çıkıyor karşıma

      bunca yıllarımı boşuna tükettiğim şu ülkede.”

 

Yeni bir ülke bulamazsın arama;

               bulamayacaksın başka denizler de,

nereye gitsen bu kent arkandan gelecek senin,

aynı sokaklarda dolaşıp duracaksın yine,

              aynı hep aynı mahallede yaşlanacaksın,

                    aynı hep aynı evde ağaracak saçların

               ve dönüp bu kente geleceksin sonunda.

Yanılma sakın, başka şey umma,

   seni bekleyen bir gemi yok,bir çıkar yolun yok..

Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte

     öyle kıydın demektir ona, bütün yeryüzünde…

                                            (Kostantinos Kavafis)

                             ***

Ölüm gerçekten de insanın dostlarıyla ve sevdikleriyle birlikte olduğu andır.

Törenden sonra tüm dostların, sevdiklerin gider ve sen sonsuzla dek ,kendi yalnızlığınla  baş başa kalırsın …

                                     (Gabriel Garcia Marques)

                             ***

Kimileri daha iyi hisseder hayatın dönüşü olmayan tek yolculuk olduğunu.

                                   (Henry Miller-Paris Üzerinde)

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları