• BIST 9524.59
  • Altın 2490.271
  • Dolar 32.5113
  • Euro 34.7174
  • Lefkoşa 19 °C
  • Mağusa 19 °C
  • Girne 20 °C
  • Güzelyurt 18 °C
  • İskele 19 °C
  • İstanbul 15 °C
  • Ankara 20 °C

Gıda, Tarım ve Enerji Bakanlığı Çağın Neresinde? (2)

Cenk DİLER

Yazımızın ilk bölümünde, Bakanlığa sorduğumuz soruların cevaplarını ve Değerli Dost, Zeytin Üreticileri Birliği Başkanı Sayın İrfan Çelik'in ders niteliğindeki değerlendirmelerini yayınlamıştık. Bugün kaldığımız yerden devam ediyoruz. İşte Gıda, Tarım ve Enerji Bakanı'nın cevapları ve değerlendirmeler: Ülkemizin Bitkisel üretiminde, en geniş alanda yapılan ve ihracat potansiyeli olan ürün Narenciye’dir. 33,388 dönüm bahçe varlığı ve 2,588 üretici sayısı ile Tahıl ve Hayvancılık Tarımından sonra üçüncü sırada yer almaktadır. Narenciye sektöründe 2007-2009 yılları arasında uyguladığımız tür değiştirme programı başarılı olmuş ve piyasalarda satılamayan ürün olarak bilinen Greyfurt ürünü ağırlıklı olarak Mandarin çeşidine dönüştürülmüştür. Bu projeden toplam 249 üretici faydalanmış ve bu üreticilere 65,800 ağaç için ağaç başına 2,4 TL destek ödenmişti. Bu konuda ödenen destekler toplamı 500.534,00 TL’dir. Günümüzde çeşitli nedenlerle (tuzlanma, yeterli suyun verilememesi, bahçelerin yaşlanması gibi) en yaygın üretimi yapılan Valansiya ürünümüz de kalite problemleri yaşanmakta ve önemli miktarda ihracat teşvik primi ödememize rağmen, üreticilerimiz rekabet şansını yakalayamamaktadır. Ancak rakip ülkelerdeki don, dolu ve sel gibi doğal afetlerin ürünlere zarar vermesi halinde ürünlerimizi pazarlayabilmekteyiz. 2013-2014 üretim yılında pazarlamakta sıkıntılar çektiğimiz Valensiya ürünümüzün ürün bedellerinin ödenebilmesi için Cypfruvex Ltd. tarafından konsantre haline getirilerek pazarlanması gerekmekteydi. 2013-2014 üretim yılında bu bedellerin ödenebilmesi için Bakanlığımızın girişimleri sonuç vermiş ve Cypfruvex Ltd. şirketine 10 milyon TL kredi olanağı sağlanmıştır. 2014 yılının Haziran ayına gelene kadar konsantre tesislerimiz sürekli 3 vardiya halinde çalışmasına rağmen tüm ürünü değerlendirememiş ve 15 Hazirandan sonra Akdeniz Meyve Sineği’nin ürünlere yaygın olarak zarar vermesi nedeniyle hasat durdurulmuştur. Bu sebeple 2.121,50 dönüm alanda 9.745,30 Ton ürün dalından hasat edilememiştir. Zarara uğrayan 290 üreticimize ton başına 240 TL tazminat ödenmiştir. Bu tazminatların toplam tutarı 2.338.874,15 TL’dir. Bu durum sorduğunuz sürdürülebilir karlı bir üretim ve üretimin kuşaklar boyu devamı için uygulanan politikalara ikinci bir örnektir. 2015 yılında Narenciye’de rekabet ettiğimiz ülkelerdeki doğal afetler sonunda ürünler zarar gördüğünden pazarlamada bir sıkıntı yaşanmayacağı ümit edilmektedir. DEĞERLENDİRME: Sayın Bakan burada sap ile samanı karıştırmış görünüyor! Eğer narenciyenin ihracat potansiyeli gerçekten bu kadar yüksek ise, Devlet narenciye ihracatına niye yüz milyonlarca lira  yardım yapıyor? Aslında narenciye sektöründeki durum, Sayın Bakanın söylediğinin tam tersidir. Narenciye su verimliliği en düşük ürünlerdendir ve çok büyük destek ödemeleri yapılmadan ihracat potansiyeli, sıfırdır. Yani, mevcut uygulamalar sürdürülemez, karsız bir üretimi nesiller boyu sürdürmek gibi akıl dışı bir strateji üzerine kurulmuştur. Not: Narenciye sektörünün yapısal sorunlarının nasıl giderilebileceği sorunu başka bir yazının konusudur. Bitkisel üretimde Patates ürünü 6.500 dönüm alanda 17.000 Ton üretimle 240 üreticimizin geçim kaynağıdır. 1994 yılı öncesindeki dönemlerde patates üretimimiz 30.000 Tonu aşmakta ve ihraç olanakları ile değerlendirilmekteydi. Ancak 1994 yılında çıkartılan ABAD kararlarından sonra patates tarımımız gerilemiş uzun bir süre sadece iç piyasa gereksinmeleri için üretilmişti. 2004’de yayınlanan Yeşilhat Tüzüğü çerçevesinde AB uzmanlarının kontrolü ve izlenebilir tarım uygulamaları sonunda yeniden önem kazanmaya başlamıştır. Bu çerçevede Toprak Ürünleri Kurumumuz patates tohumluğu temin etmiş ayrıca üretimlerini pazarlayabilecek üreticilere veya Üretici Birliklerine tohum ithal izni verilmiştir. Patates dış satımları serbest piyasa koşullarında oluşmasına rağmen kalitenin düşürülmemesi açısından dış satımı yapılacak ürünlerin sadece Toprak Ürünleri Kurumunda paketlenmesine izin verilmiştir. Ancak paketleme giderlerinin bir kısmı Bakanlığımız tarafından ödenmiştir. 2014 yılında bu desteklerin tutarı 460.418,86 TL’dir. DEĞERLENDİRME: Sayın Bakan’ın patates sektörü ile ilgili değerlendirmesi gerçekten yürek burkan cinsten!!! ABAD kararlarının arkasına saklanıp patates sektöründeki gerilemeye bahane yaratmak gerçekten yaratıcı bir zeka gerektiriyor. Sayın Bakan’ın acaba dünyadaki kişi başına patates tüketimi ile ilgili gelişmelerden veya gerçeklerden haberi var mı? Kişi başına düşen yıllık patetes tüketimi ile ilgili ilk 10 ülkenin tüketim rakamları Sayın Bakanı aydınlatacaktır: Beyaz Rusya : 181 kg Kırgızistan: 143 kg Ukrayna: 136 kg Rusya: 131 kg Polonya: 131 kg Ruanda: 125 kg Litvanya: 116 kg Latvia: 114 kg Kazakistan: 103 kg İngiltere: 102 kg Sayın Bakan; ABAD kararları nedeniyle Kuzey Kıbrıs üreticilerini ve ekonomisini ihracattan men etmek hangi aklın eseridir? Lütfen söylermisiniz!!! ABAD kararları nedeniyle ihracat sorunu yaşadığımız İngiltere piyasasında kişi başı yıllık patates tüketimi 102 kg iken; Kuzey Kıbrıs  ihracat ürünlerinin KKTC evrakları ile ülkesine ithal edilmesine izin veren Ukrayna’da kişi başı yıllık patates tüketimi 136 kg ile dünya üçüncüsüdür. Kişi başı tüketim rakamı potansiyel tarımsal ihraç ürünlerimize piyasa ararken değerlendirmemiz gereken en önemli kriterlerden biri değilmidir? Ukrayna ayni zamanda, Çin, Rusya, Polonya ve Amerika’dan sonra  dünyanın en büyük 5. Patates üreticisidir. Ancak, iklim şartları ve toprak yapısı nedeniyle kaliteli patatesi Kıbrıs patatesi ile ayni kalitede olan Mısır’dan ithal etmektedir;  Mısır patatesi toplam patates ithalatının %78’i ne tekabül etmektedir. Peki Sayın Bakan; biz dünyaca meşhur rakipsiz bir lezzete sahip olan patatesimizi niye Ukrayna’ya ihraç etmiyoruz? Sizin veya Bakanlığınızın en azından ülkemizin ihracat potansiyeli olan 5-6 kalem tarım ürünü ile ilgili dünya tüketim ve üretim trendlerinden haberiniz var mı? Bakanlığınız süresince, bu tip ‘garip’ bilgilere sahip olmak gibi bir irade geliştirdiniz mi veya bu konuda herhangi bir çalışma yaptırdınız mı? Sayın Bakan; siz veya personeliniz gerçekten Bakanlıkta günler, aylar, yıllar boyunca ne yapıyorsunuz? Kamu oyu ile paylaşırsanız sevinir, minnettar kalırız. Sayın Bakan; patates üretiminde kaliteyi etkileyen fakat üreticinin kontrolunda olmayan faktörler vardır; örneğin, kırağısız gece sayısı, hava sıcaklığı, toprak ısısı, ışık yoğunluğu, gün uzunluğu, havanın nem oranı ve toprak kalitesi. Dünyanın en büyük patates üreticileri için geçerli olan ve büyük sorun olabilen bu faktörler bizim patates üreticilerimiz için çok daha düşük boyutta sorun olmaktadır. Toprağın nem oranı, hastalıksız ve kaliteli tohum, tohumın ebadı, topraktaki gübreleme ve ekim zamanı üreticinin kontrol edebileceği faktörlerdir ve bu faktörler arasında en önemli ve üreticinin hem verimliliğini hem de karlılığını etkileyen en önemli faktör ithal edilen patates tohumunun hem cinsi hem de kalitesidir. Virütik hastalıklar, tohumluk patatesin ideal şartlarda muhafaza edilmemesinden kaynaklanmaktadır. Dolaysıyla, tohum alınacak firmanın belirlenmesi çok önemlidir; ihtisas, araştırma ve alım öncesi profesyonel ‘’bitkisel sağlık’’ ve ‘kalite’ kontrolu gerektiren bir konudur. Sayın Bakan, KKTC’nin 41 yıldır hala daha Bitkisel Sağlık Labaratuarı olmadığına göre, Bakanlığınız hastalıksız tohum ithalatında nasıl bir prosedür kullanmaktadır? Hastalıklardan arındıırılmış patates tohumu ithalatını nasıl bir yöntem kullanarak gerçekleştirmeye çalışıyorsunuz? Hastalıklı gelemiş ve toprağı da bulaştırmış patates hastalıklarından dolayı nasıl bir çözüm arıyorsunuz? En azından bu sorunların, örneğin nematot hastalığının giderilmesi için  Bakanlığınızda herhangi bir çalışma başlattınız mı; bu sorunlara çözüm arayacak bir birim oluşturdunuz mu? Sayın Bakan; bildiğinizi tahmin ettiğim halde, yine de hatırlatmakta yarar görüyorum. Depolanarak satılmayı bekleyen patates nem kaybından dolayı ortalam %8 ağırlık kaybına uğrar. Dolaysıyla, yüksek katma değer elde etmek ve rekabet avantajımızı doğru kullanmak istiyorsak; erkenci patates üretimini teşvik edip hasattan hemen sonra ‘’taze patatesi’’ ihracat piyasasına ulaştırmak zorundayız. Yalnız, böyle bir üretim-pazarlama stratejisi doğal olarak kafamıza göre ürettiğimiz patates  çeşidine ihracat piyasasında alıcı bulmak yerine; ihracat yapacağımız ülkenin tüketicilerinin talep ettiği cinsleri belirleyip, o cins patatesleri üretmeyi gerektirir. Sayın Bakan; bugün uluslararası piyasalarda 100’e yakın patates cinsi vardır!!! Bakanlığınızın bu konuda hiçbir çalışma veya araştırma yapmadığını biliyorum. Ancak, 3 sene önce aşağıda isimlerini belirttiğim patates cinslerinin Avrupa Birliği tarafından ülkemize getirilip Kuzey Kıbrıs’ta deneme ekimi yapıldığını ve başarılı sonuç veren cinslerin belirlenmiş olduğunu da biliyorum. SIFRA KENITA SALINE LISETA VIVALDI CARRERA LUCINDA CARLITA FABULA SYLVANA VOLUMIA AGRIA FELSINA CHALLENGER INNOVATOR ASTERIX SAGITTA VICTORIA ANABEL CRISPS4ALL HERMES GUARAGE TAURUS Peki Sayın Bakan, siz bu çalışmanın neresinde duruyorsunuz? Çağdaş patates pazarlaması artık 2-5 kg lık tüketici ambalajları içinde, ihracat piyasalarındaki toptancı hallerinde faaliyet gösteren toptancılar ile yapılan yıllık satış anlaşmaları kanalıyla gerçekleştirilmektedir. Böyle bir stratejinin gerçekleştirilebilmesi için de modern bir patates ‘’yıkama- ölçülerine göre ayırma-paketleme’’ tesisine ihtiyaç vardır. Böyle bir tesis, maliyet unsuru nedeniyle ancak tüm patates üreticilerinin bir araya gelmesi ve ortak kullanımı, ortak işletme anlayışı ile ve devlet yardımı ile gerçekleştirilebilir. Sayın Bakan, bu garip düşünceler size gerçekten garip veya yabancı gelebilir! Ancak, sizden patates sektörünün sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulabilmesi için böyle garip değerlendirmeler bekliyoruz. Sizin, yukarıda kaleme aldığınız taş devrinden kalma görüşler ve uygulamalar ile biz 41 yıldır ileriye yürüdüğümüzü zannederken hep geriye gitmişiz; ve en nihayet yolun sonuna gelmişiz... Acaba bunun farkında mısınız?

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları