• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • Lefkoşa 14 °C
  • Mağusa 16 °C
  • Girne 17 °C
  • Güzelyurt 13 °C
  • İskele 16 °C
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 11 °C

Eşcinseller daha fazla kalp hastalığı riskiyle karşı karşıya

Amerikan Kalp Derneği (AHA) tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, kendilerini lezbiyen veya biseksüel olarak tanımlayan kadınların kalp hastalığı riski daha yüksek olabilir.
Eşcinseller daha fazla kalp hastalığı riskiyle karşı karşıya

Journal of the American Heart Association’da yayınlanan ve türünün ilk örneği olan çalışma, kalp krizi, inme, kalp yetmezliği gibi kardiyovasküler hastalıklardaki risk faktörleri ile cinsellik arasındaki karmaşık ilişkiyi inceledi.

Araştırmacılar, elde ettikleri sonuçların, heteroseksüeller ile kendilerini gay veya biseksüel olarak tanımlayan kişiler arasındaki kalp hastalığı riskindeki farklılıklara ilişkin bir dizi açıklama olabileceğine inanıyor.

2012-2020 yılları arasında yapılan araştırmada, %54’ü kadın olan 169.400’den fazla yetişkinin verileri takip edildi.

HAMİLELİK SÜRECİYLE İLİŞKİ KURULDU

Buna göre, cinsel yönelimden bağımsız olarak kadınların genelde erkeklerden daha iyi kardiyovasküler sağlığa sahip olduğu, ancak heteroseksüel kadınlarla karşılaştırıldığında, lezbiyen veya biseksüel olarak tanımlanan kadınların genel kardiyovasküler sağlığının daha düşük olduğu ortaya çıktı.

Uzmanlar, hamilelik sırasında doktorlarla daha fazla görüşmenin farkın bir kısmını açıklayabileceğini ancak hamile kaldığını bildiren az sayıda lezbiyenin varlığının bu yorumu yapmayı zorlaştırdığını söyledi. 

YAŞAM KOŞULLARIYLA MI İLGİLİ?

Eşcinsel erkekler söz konusu olduğunda da, eğer kentsel alanlarda yaşıyorlarsa, eşcinsel ve biseksüel erkeklerin kardiyovasküler sağlığı heteroseksüel erkeklerden önemli ölçüde daha iyi çıktı.

Araştırmacılar, kırsal bölgelerde yaşayan eşcinsel erkeklerin ayrımcılık, uyku sorunları veya kardiyovasküler sağlıklarını etkileyebilecek diğer endişeler gibi daha fazla stres etkenine maruz kalabileceklerini öne sürdüler.

Araştırmanın baş yazarı Omar Deraz, “Önceki kanıtlar ışığında, elde edilen bu bulgular en azından kısmen yoksulluk, bozulmuş çalışma koşulları, akıl sağlığı sorunları, ayrımcılık ve/veya sağlık sistemindeki kötü geçmiş deneyimler gibi yaşam koşullarıyla açıklanabilir” açıklamasında bulundu.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler