KKTC siyaseti genel durum = Rezaletin daniskası!
Azınlık hükümeti düşe kalka, genellikle de sürüne sürüne gidiyor, ülkedeki hiçbir soruna çözüm üretecek kapasitede değil...Tam tersine, bazı iyi niyetli hedeflere ve çabalara rağmen, popülizm ve rant sevdasından vazgeçilemediği için sorunlara sorun katarak yola devam ediliyor.
Peki, muhalefette olan partilerin durumu ne?
Açıkcası, cehennem ateşi bile olsalar, bu kafalarla ve kapasiteyle, özellikle de üstatlıkta sınır tanımadıkları lafgüzarlık potansiyelleriyle, düştükleri yeri zırnık yakmazlar!
40 küsur yıldır devam eden bu zihniyet böyle devam edebilir mi? Edemez, ama değişmesi için halktan gelmesi gereken baskı gelmeyince, bir şekilde devam ediyor ve etmeye de devam edecek!
Bu arada, KKTC siyaseti de, kimse farkında değil ama, bunca rezaletin arasında giderek ufalanıyor!!!
Nasıl mı? UBP, DP, CTP, TDP, TKP, HDP, SDP, YDP, BKP...Anladınız değil mi? Düne kadar dört parti ekseninde dönen KKTC siyasetinde artık 9 parti var...
Bu 9 parti birbirlerinden oy kaparak oyları bölüşecekler ve bundan böyle KKTC devletciğinde hiçbir parti tek başına iktidar olamayacak, hatta ikili koalisyonlar bile kurulamayacak, en az üçlü, hatta dörtlü koalisyonlar dönemi başlayacak...
Bu topunu toplasanız bir tane etmeyen “particikler” kapağı attıkları bakanlıklarda kendi hegemonyalarını kurmaya çalışacaklar, kendi rant çarkcıklarını işletmeye devam edecekler, günün sonunda ise bugünkü mevcut düzen eskisinin beş beteri olacak, herkes işini yaptırmak için tüm partilerden “adamcık” bulmaya çalışacak, kaos daha da içinden çıkılmaz hale gelecek...
Bu da, KKTC siyaseti üzerindeki ipleri dışardan kontrol edenlerin işine daha fazla yarayacak!
Kısacası, birileri KKTC siyasetini böl-yönet politikasıyla dizayn ediyor, içerdeki kuklaları da şahsi hesapçıklarla buna alet oluyor da bizim millet daha bunun farkında değil, farkında olduğunda ise atı alan Üsküdar’ı geçmiş olacak...
.......
KIB-TEK = Rezaletin daniskası!
Kimse kusura bakmasın, öyle milli enerji kurumumuzdur, bilmem nedir lafazanlıkları artık bitti!
Bu kurum yaşanan bunca yolsuzluk hikayesinden sonra derhal özelleştirilmelidir!
KIB-TEK de yıllar yılı gelen giden siyasi erkin çiftliği olmuştur ve o kurumda yaşanan rezaletlerin hiçbirinin hesabı da bugüne kadar sorulmamıştır.
Gelen giden yönetimler bir önceki yönetimi suçlamayı marifet bilmiştir ama kimse yaptığı suçlamalarla ilgili bir soruşturma açtırmayı, polisi ve adalet sistemini işin içine dahil etmeyi düşünmemiştir...Tencere dibin kara, seninki benden kara hikayesi sürgit olmuştur.
Halkın gerek devlet eliyle, gerekse KIB-TEK eliyle yediği kazıkların da hesabını hiçbir siyasi erk veya sivil toplum örgütü sormamıştır...Al gülüm ver gülüm hikayesi!
Bu rezilliklerin kısmen de olsa bitmesi ve siyasilerin rant çiftliği olmaktan kurtarılması için bu kurum derhal özelleştirilmelidir ve 40 yıllık süreçte iğneden ipliğe tüm harcamalar, verilen teşvikler, keyfi şekilde gelen zamlar da soruşturmaya alınmalıdır.
........
Kıbrıs sorununda gidişat = Rezaletin daniskası!
Her kafadan ve rafadan bir ses!
Cumhurbaşkanı Akıncı “sözde” Kıbrıslı Türkler adına Kıbrıs sorununu görüşüyor ve bir çözüm bulmaya çalışıyor, şu meşhur “ekibiyle” birşeyler çalıp oynuyor, Annan Planı versiyonlarını kesip biçiyorlar, elli senedir yazılıp çizilenleri tekrar tekrar yazıp bozuyorlar, “iş yapıyorlar”!
CB Akıncı ağzını açıyor, birşey diyor...Bir bakıyorsunuz sözcüsü aynı konuda başka şey diyor!
Aynı konuda bir bakıyorsunuz Türkiye yetkilileri başka telden çalıyor, bir taraftan Meclis’in altını üstüne getiriyorlar, diğer taraftan Kıbrıs meselesine laf yetiştirmeye uğraşıyorlar, öteki taraftan başlarına bela ettikleri çapulcu sürüleriyle uğraşıyorlar!
CB Akıncı BM’ye bir harita sunuyor, KKTC Başbakanı “bizim bu haritadan haberimiz yok, içeriğinde ne var ne yok bilmiyoruz!” diyor...
TC Cumhurbaşkanı aradan atılıyor, haritayla ilgili bir laf ediyor! KKTC Başbakanı bu lafın arkasından desteği sallıyor, “TC Cumhurbaşkanı’nın söylediği bizim için de uygundur!” diyor...
KKTC hükümeti bir tarafta, CB Akıncı diğer tarafta, görünüşe göre kimse ötekinin ne yaptığını bilmiyor, bilmek de istemiyor, bilmek için çaba da sarfetmiyor, herkes kendi keyfinde gidiyor...
Yunanistan Başbakanı hiç boş durur mu! “Bu haliyle Kıbrıs’ta çözümden çok uzağız, anlaşma zemin memin yok...” diyor...Yunanistan’ı mamur ettiydi de kaldı Kıbrıs’ı mamur etsindi!
Esas bombayı Rum tarafında başpopaz patlatıyor! “Size bir da Türkçe söyleyim, YOK! OLMAZ BU İŞ!” diyor, “inşallah ağzından yel alır” diyen yok!
Anastasiadis ise tüm bu “maskaralıklara” kıs kıs gülüyor! Tam da tercih ettiği, hatta yana yana istediği bulanık hava oluşmuş durumda!
Açıkcası bu süreçte birinin yerinde olacaksam, Anastasiadis’in yerinde olmak isterdim, keyiften dörtköşe olmuştur adamım, “biraz daha konuşsunlar da konuştukça batsınlar, battıkça benim işimi kolaylaştırsınlar” diyordur!!!
Ya ABD’nin keyfine ne demeli! “Masada biz de olsak iyi olur” diyor, sanki elli senedir masadan kalmışlardı da, geri oturmaları kaldıydı!
Peki ya Kıbrıslı Türkler bu gidişata ne diyor! HİÇ!!! Kocaman bir HİÇ!!! Sadece seyrediyorlar...
Kıbrıslı Türkler gökten zembille inecek vahiyi bekliyorlar...Daha çok beklerler!
......
Diğer taraftan, uyuşturucu, trafik rezillikleri, eğitim ve sağlık sistemindeki durdurulamaz çöküş, sendikaların ikiyüzlülükleri ve dostlar alışverişte görsün misali yaptıkları “laf olsun torba dolsun” eylemleri, ve ortalıkta dolanan ne idüğü belirsiz binlerce, hatta onbinlerce yabancı...
Ah bir de, “Dağ başını duman almış, yürüyelim arkadaşlar!!!!” marşını her bir ağızdan söyleseler, “KKTC açık hava tımarhanesinde” eksik kalmayacak!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.