• BIST 8718.11
  • Altın 2241.459
  • Dolar 32.3269
  • Euro 35.1612
  • Lefkoşa 12 °C
  • Mağusa 12 °C
  • Girne 15 °C
  • Güzelyurt 12 °C
  • İskele 12 °C
  • İstanbul 9 °C
  • Ankara 3 °C

GÖZLERİNDE KORKU ve KAYGI OLAN O İKİ ÇOCUK!!!!

Ayşegül Garabli

Kaç yıl oldu tam hatırlamıyorum ama sanırım 15 yıl olmuştur.

Çocukların rencide olmaması ve acılarının tazelenmemesi adına isimlerden söz etmek istemediğim çok acı bir olay yaşanmıştı.

Babaları  sanırım biri  4,  diğeri 6 yaşında olan iki çocuğun gözleri önünde annelerini öldürmüştü.

Baba hapse, anne ise toprağın altına girmişti.

O yaşta ne olup bittiğini anlamasalar da çocuklar büyük bir travma yaşamışlardı.

Dedikoduya meraklı olan toplumuzda her kafadan bir ses çıkıp, herkes bu cinayete bir gerekçe üretiyordu.

Oysa söylenenlerin hepsi boştu.

Hangi sebep bir insanın canını almaya ve iki çocuğu annesiz, aynı zamanda babasız bırakmaya gerekçe olabilirdi?

Kimin ne hakkı vardı buna.

Olayın yaşandığı ilk günlerde tüm köylüler çocuklara acıma hissi ile bir şeyler yapma uğraşı içerisindeydi.

Kimisi okşayıp severek, kimisi de hediyelerle şımartma peşindeydi.

Çocuk halleriyle gösterilen bu yoğun ilgiden mutlu olsalar da, gözlerindeki o ürkek bakışları ve korkuyu hiçbir zaman unutamayacağım.

Olaydan sonra birkaç yıl o çocukları bir daha hiç görmedim.

Zaten benim gibi herkes de işine gücüne dalmış ve ne yazık ki birkaç kişi dışında o çocuklara bir daha zaman ayıran olmamış.

Çocuklar yaşlı bir babaanne ile kaderlerine terk edilmiş.

“Akrabalar” arada bir uğrar olmuş.

Birkaç yıl sonra kendimce ufak tefek yardımlarda bulunmaya çalıştığım bir ilkokula uğradım.

Okulun müdür muavini olan arkadaşım çok ihtiyaçlı olan iki çocuktan söz etti.

Babalarının annelerini öldürdüğünü ve hapiste olduğunu söyleyince olayı hatırladım ve insanlığımdan utandım.

Sadece olay anında acıma duygusuyla yaklaştığım çocukları daha sonra arayıp sormamanın utancını yaşadım.

Ne yazık ki hayatın yoğun temposuna kapılıp unuttuğumuz bir çok şey gibi bunu da “es” geçmiştik.

O çocukların yaşadığı manevi yıkımın yanında maddi ne tür sorunlar yaşadığı aklımıza bile gelmemişti.

Hocanım çocukları çağırdı.

 Yıllar sonra gördüğüm o gözlerdeki kaygı ve korku daha da derinleşmişti.

Hatta üstüne hüzün de eklenmişti.

Öğretmenlerinin duyarlılığı sayesinde, topladıkları yardımlar sayesinde, şu veya bu şekilde o çocuklar büyüdüler.

Ama gözlerindeki o ifade hiç değişmedi.

Hep eksik kaldılar.

Geçen gün boğularak hayatlarını yitiren aileden geriye kalan Barış’ın haberini okuyunca bu olay geldi aklıma.

Evet Bakanlar kurulu taktir edilecek bir davranış gösterip, Barış’ın bundan sonraki hayatı için kararlar üretti.

Ancak bu haber bile ne kadar acı.

Bir sosyal devlette çocukların hayatı Bakanlar Kurulu kararına mı kalmalı?

Medyaya yansımayan çocukların durumu ne olacak?

Mesela şu anda yine okul müdürü sayesinde haberdar olduğum Gaziveren köyünde yaşayan 3 çocuğun dramı var.

Yukarıda anlattığım olayın aynısını yaşamışlar.

Anneleri toprağın altında, babaları hapiste ve bu 3 çocuk köylülerin yardımıyla bir birlerine bakıyorlar.

Hepsi küçücük.

En büyükleri sanırım 12 yaş civarında.

Vatandaş olmadıkları için devletten her hangi bir yardım da alamıyorlar.

Kaldı ki sadece maddi yardım yetiyor mu?

Bu tür çocukların psikolojik durumları ne olacak?

Oysa ülkede yaşayan tüm çocuklar devlet güvencesinde olmalı.

Çocuklara maddi ve manevi destek birilerinin aracılığı ile verilmemeli.

Devlet yönetiminde bir şeyler eksik kalabilir, bir şeyler yanlış olabilir ama söz konusu çocukların hayatıysa, hiçbir mazeret olmamalı.

Hele ki bu hayatta tek başına kalan çocuklar için, üretilecek hiçbir mazeret olmamalı.

Umarım minik Barış vesile olur ve çocuklar için doğru dürüst ve uygulanabilir yasalar çıkarılır.

Tabi ki yasaların çıkarılmasından öte, “Sosyal hizmetler” gerçek anlamda görevlerini yaparlar.

Zira acı anında alınan kararlar, ne yazık ki belli bir zaman sonra kesintiye uğruyor ve bu çocuklar kendi kaderleri ile baş başa kalıyor.

Dilerim Barış için alınan kararlar da böyle olmaz .

Bunu olsun başaralım.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları