MÜLKİYET ve NÜFUSTA SARİH ÇOĞUNLUK, ÇÖZÜMÜN GÜVENLİK İÇİNDE YAŞAYABİLMESİ İÇİN ÖNEMLİDİR
Bunun Kıbrıs Türk tarafı açısından, görüşme tarihinde vatandaşlık konusunda gelinen en iyi aşama olduğunu vurgulayan Burcu, şöyle dedi:
VATANDAŞLARIMIZ ARASINDA HİÇBİR AYIRIM YAPILMAYACAK
“Vatandaşlıkların bir kısmının ayıklanması söz konusu değildir. Cumhurbaşkanı Akıncı’nın tüm yurttaşlara verdiği bir söz vardır: Yurttaşlarımız arasında hiçbir ayrımı kabul etmem etmeyeceğim. Mevcut tüm yurttaşlarımız, hiçbir başka kritere bakılmaksızın, federal Kıbrıs’ın yurttaşları olacaktır. Cumhurbaşkanımız sözünün arkasındadır” dedi.
“Dört özgürlük konusunda da zeminin 11 Şubat Belgesi, 1977-79 Doruk Antlaşmaları ve bundan önceki tüm görüşme zeminlerinden ortaya çıkan teamüllerin gereği BM parametreleridir” diyen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, bu esasın BM Güvenlik Konseyi kararlarında da yer aldığını hatırlattı.
NÜFUS ve MÜLKİYETTE SARİH ÇOĞUNLUK
Cumhurbaşkanı Akıncı’nın her iki kurucu devletin de, hem kendi toplumlarının nüfusu bakımından hem mülkiyet bakımından sarih çoğunluğa sahip olmalarının, ortak yaşamın güvenlik duygusu içerisinde devam edebilmesi açısından önemli olduğunu vurgulamakta olduğunu belirten Burcu, “Varılacak çözüm, bu nitelikleri koruyacak bir çözüm olacaktır. Bu uygulamanın düzenlenmesinde de kendi özgürlüğümüzü, eşitliğimizi ve güvenliğimizi sağlayacak titizlikte ve yetkiye sahip olacağız” dedi.
DÖRT ÖZGÜRLÜKLER ve İKİ BÖLGELİLİĞİ SULANDIRMAYACAK
Dört özgürlükler konusunun, BM parametrelerinin yerini AB değerleri alacak ve BM parametreleri ortadan kalkacakmış gibi çarptırıldığına da dikkati çeken Burcu, şöyle dedi:
“4 özgürlük konusu da BM parametrelerine aykırı olmayacaktır. 4 özgürlükler konusu, görüşme sürecinin yürütüldüğü BM parametrelerini ortadan kaldıracak şekilde uygulanacakmış gibi kasıtlı çarpık bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Bunlar AB’nin de değer verdiği özgürlüklerdir ama 11 Şubat Belgesi dahil, 1977-79 Doruk Antlaşmaları dahil ve bundan önceki tüm görüşme zeminlerinden ortaya çıkan müzakere müktesebatı gereği asıl olan, BM parametreleridir. Bu, BM Güvenlik Konseyi kararlarında da yer almaktadır” dedi.
DÜZENLEME YETKİSİ KURUCU DEVLETLERDE OLACAK
Cumhurbaşkanlığı sözcüsü, iki bölgelilik ve iki kesimliliğin bu parametrelerin temelini oluşturduğunu da ifade ederek, “Varılacak çözümde iki bölgelilik ve iki kesimlilikle 4 özgürlük arasındaki ilişki, iki bölgelilik ve iki kesimliliği koruyan nitelikte düzenlenecektir. Kurucu devlet kendi bölgesindeki mülkiyet edinme özgürlüğünü düzenleme yetkisine sahip olacaktır. Bu yetki, o bölgenin kurucu devletine ait olacaktır. Bu ve diğer özgürlüklerle ilgili düzenlemelerin tümü, iki bölgelilik ve iki kesimliliğe tehdit oluşturmayacak şekilde, o kurucu devletin sorumluluğunda olacaktır. Nüfus ve mülkiyet bakımından sarih çoğunluğu koruyacak çerçevede özgürlüklere elbette açık olacağız” şeklinde konuştu.
ANASTASİADİS’İN ORTAYA KOYACAĞI İRADE ÖNEMLİ
Süreçle ilgili iyimserlik ve umudunu koruduğunu belirten Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, şöyle konuştu:
“Umut olmayan yerde hayat biter. İyi niyetli olacak, karşı tarafında iyi niyetli olduğuna inanacaksınız ki bir sonuç elde edebilesiniz. Ancak iyi niyet tek başına yeterli olmayabilir. Politik vizyon ve o vizyonun arkasında durabilecek liderlik ile politik cesaret önemlidir. Cumhurbaşkanımız açısından bu konuda hiçbir eksiklik veya zaafı yoktur, bu herkesin de malumdur. Kıbrıs Rum toplumu çözüme, ortak bir yaşama yönelik evrimleşme sürecini bizim kadar hızlı tamamlayamadığı için, Sayın Anastasiadis’in bu konuda bazı sıkıntıları olabilir, bu sıkıntıları aşmak için ortaya koyacağı irade, çözüm umutları bakımında bir ışık gösterecektir”.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.