• BIST 9716.77
  • Altın 2435.681
  • Dolar 32.5203
  • Euro 34.8906
  • Lefkoşa 19 °C
  • Mağusa 21 °C
  • Girne 20 °C
  • Güzelyurt 19 °C
  • İskele 21 °C
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 18 °C

Eskimeyen Satırlar

Burak ÇİFLİKLİ

İslami konularda İslamcı kuruluşlar ile bilim adamlarının araştırma yapmaları, bu amaçla seminerler düzenlemeleri doğaldır. Toplantıyı düzenleyenler, hiç kuşkusuz iyi niyetlerle konuyu "bilimsel açılardan" ele almayı amaçlıyorlar. Bu yüzden, kimse bu tür bilimsel toplantılara karşı çıkamaz. Bir yüzü böyledir, ya öteki yüzü? Madalyonun öteki yüzünde çokuluslu siyaset ve çokuluslu stratejiler görünmektedir. Bu siyaset, Sovyetler Birliği'ndeki Müslüman azınlığın yavaş yavaş çoğunluğa dönüşmesi karşısında ABD'nin izlediği yeni stratejilerden kaynaklanıyor. ABD açıkça, Sovyetler'i yıksa yıksa bu azınlıklar yıkar görüşü ile yeni taktikler ve stratejiler izliyor. Paul Henze'nin ClA'dan aldığı yeni ve uzun erimli görevi, herhalde budur. Türkiye, iki süper devlet arasındaki çıkar çatışmasından uzak durmalıdır. Türkiye'nin Sovyetler Birliği'nde yaşayan Müslüman ve Türk azınlıkların kışkırtılması ve Sovyetler Birliği yönetiminin böylece zayıflatılması ve yıkması gibi bir düşüncesi ve planı olamaz. Olamaz, çünkü dış siyasetimizin yönü Atatürk tarafından çizilmiştir: Yurtta barış, dünyada barış... Böyle olmasına böyledir, ama İslamcı ve Amerikancı akınlar, anti-Sovyet ve anti-komünist düşünce ve duyguları kışkırtarak yanlış izlenimler yaratabilirler. İslamcı ve Amerikancı akımların bugün için birleştikleri iki adres vardır. Bu adreslerden biri Rabıta, öteki de ClA'dır. Rabıta ve CIA bu gibi konularda iç içe, yan yana ve omuz omuzadır. Rabıta, halifeliğini Suudi Kralı'nın yapacağı bir İslam Enternasyonalizmi peşindedir. CIA ise Sovyetler Birliğindeki Müslüman azınlığı kışkırtma stratejisi uygulamaktadır. Seminerler... Toplantılar... Bunlara bir diyeceğimiz yok. Her konu böyle toplantılarda açıkça tartışılmalıdır. Bir tek koşulla: Yabancıların Türkiye'yi ipotek edici planlarına dikkat ederek... Türkiye, bir İslamcı devlet değildir; laiktir, laik kalmalıdır. Ve laik kalacaktır. Amerikancı bütün etkilere karşın Türkiye, kendi bağımsız siyasetini kendisi çizecek ve bu siyaseti yine kendisi uygulayacaktır. Müslümanlığı, bir anti-komünist ideoloji olarak Türkiye'nin komşularına karşı kullanmak, hem İslam dinine saygısızlıktır hem de laik Türkiye Cumhuriyeti'ni sonu gelmez bir serüvene itmek demektir. Henze ve Henzeler'e dikkat! Cumhuriyet, 8 Nisan 1988 *** Eğilip bükülmekten artık dikiş tutmayanları, "o gün için doğru olanı yaptım"cıları, kandırılmaktan başı dönenleri gördükçe Uğur Mumcu'yu daha da özlüyoruz. 30 yıl önce yazdığı satırlar bugün hala dimdik ayakta. Katledilişinin 23.yılında saygıyla anıyoruz.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları