Gappelliyi önüne koy ve düşün…

Beynimiz durdu, Dilimiz tutuldu, Bu dünyada, bu saatten sonra sağlıklı düşünmek olası değil! Sağ duyudan, ölü duygusuzluğuna yol alıyoruz… İnsan mıyız yoksa “ insan” kılığında yaratıklar mıyız? Ne olduğumuz konusunda, tüm dünyanın bir araya gelerek karar vermesi gerek! *** Ben, “ insan “ doğmakla, insan olunamayacağını düşünenlerdenim! Yirmi birinci yüzyıl başlarında, teknolojik gelişmişliğin doruğunda insanlığımızı sorgulamaktayız ne yazık ki… Kendimize “ insan”  dedik de abaca gerçekten insan mıyız? Tüm yaratıklar içinde, en gelişmiş beyine sahip olmakla, geçmişi yazıp, geleceği kurgulamakla tarif edilen insan, neden “ insan “ olamadı henüz?... Olamadı, çünkü tüm insanlığa adanmış yaşam nimetleri, kendilerini insan zanneden “insanusdinozorus” ırkından gelen yarısı insan, yarısı dinozor olanlar tarafından gasp edildi! Diyalektik gerçekçiliğe ters düşse de, “güçlü olan kazanır”  mantığı, hala yaşamın tek ve en büyük yenilmezliği olarak karşımızda sırıtmaktadır! Anladık, güçlüsünüz ve güçsüzlerin elindeki son lokmayı da alırsınız! Korkuttunuz, yıldırdınız, aşağıladınız… Öldürmek niye, söyler misiniz? Cana kıymak niye? *** Ölüme karşı durmak… Mikro organizmalardan insana kadar, tüm canlıların savaşımı ölümü yenmek, Azrail’i alt etmek üzerine kurgulanmıştır! Ölüm yenilince, çoğalma içgüdüsü de kendiliğinde ortadan kalkacaktır mutlaka… Fakat henüz, ölüme tek karşı duruş, çoğalmak, neslin devamını sağlamakla mümkündür! İşte; Ölen / öldürülen çocukları için anaların yaktığı ağıt, babaların duyduğu nefret ve intikam duygusu, uzun yıllar canlı kalır! *** Türkiye’nin bu gün yaşadığı “ iç savaşın “ gelmekte olduğunu, yakın olduğunu bu köşeden çok yazdım! Emperyalizmin, Anadolu’da kanla yazdığı son senaryo… Türk – Kürt iç savaşı maalesef başladı! Nerede durur, nasıl durur, nasıl durdurulur? Türkiye’yi, Türkleri de Kürtleri de; herkesi seven bir hümanist olarak… …Cumhurbaşkanı Tayyip Bey’e yeniden çağrıda bulunuyorum… Ayrımcılığı, ayrıştırmayı bırak! Hemen ve bir dakika bile gecikmeden tüm parti başkanlarını, üniversite rektörlerini, sivil toplum örgütlerini… Kısacası tüm Türkiye’yi bir araya getir… O güzel ülkeyi, bu saatten sonra kurtarmak da batırmak de senin elindedir, saygıdeğer Recep Bey’ciğim! Kıbrıslı Türklerin bir deyimi var; “ gappelliyi (*) önüne koy ve düşün!” İnadı bırak… Büyük Devlet Adamlığı payesi, böyle günlerde kazanılır! (*) Şapka!