Ernest Hamigway’in ünlü kitabı ‘Çanlar Kimin için çalıyor’ kitabını ne zaman okuduğumu pek hatırlamam. Ama UBP’de yaşananları izlerken, birden aklıma geldi. Gelmesine geldi de bu çanların kimin için çaldığını, çözümü zor çok bilinmeyenli bir denkleme dönüştüğü için bulamadım.
Ülkenin en köklü partilerden birisi konumunda olan UBP’de maşallah, tartışmalar ve müdahale sözcüğü ağızlardan eksik olmuyor. Parti içindeki güçler, işlerine geldiği gibi, Ankara böyle istedi. Erdoğan emir verdi diyerek, eşeği sağlam kazığa bağlamaya çalışırken, Meclis başkanlığı adaylığında olduğu gibi, içteki müdahalelere de kılıf uydurmaya çalışıyor.
12 Aralık tarihinde, UBP yeni bir DP ve ÖRP doğurur mu başlıklı yazı yazmış ve parti içinde yaşananlar sonrasında yeniden bir ayrılık yaşanır mı konusunu irdelemiş ve Doğum olmaz demiştim. Sanırım son olarak Meclis Başkanlığı adayının belirlenmesinde yaşananlar sonrasında, artık böyle bir doğum olmaz diyemeyeceğim.
Hafızam beni yanıltmıyorsa, sanırım ilk tartışma Ersin Tatar’ın Başbakan olması sonrasında, ilk kez kurmaya çalıştığı hükümete atama yaptığı sırada başlamıştı. Ersin Tatar, belirlediği kabineyi, gece Elçiliğe gitti ve değiştirdi iddiası sonrasında, parti içerisindeki ipleri gerilmiş ve homurtular ayyuka çıkmıştı..
Ekonomi ve Maliye Bakanı yapılacağı sözü verilen Sunat Atun ile Turizm Bakanı olacağı dile getirilen Resmiye Eroğlu Canaltay’ın yanısıra Çalışma Bakanı yapılacağı belirtilen İzlem Gürçağ Altuğra’nın isimlerinin önce altı, sonrasında da üstünün çizilmesi, soğuk rüzgârların esmesine neden olmuştu. Daha da ileri gideyim, bakanlık bekleyen Kutlu Evren’in bakan yapılmaması da, buz gibi havanın, kutup havasına dönüşmesine neden olmuştu.
Buz gibi hava dağılmaya başlarken, sonrasında ‘Özel Jet ‘ krizi havayı dondurmuştu. Jet Krizi olayında, beklide en suçsuz olanın kafasında şahurga kabacığı patlatılırken, ogganın altında bırakılmak istenen Ünal Üstel’in de bir burukluk yaşanmasına neden olunmuştu. Üstel görevden alınırken, ama HP’nin bir kadın bakanı varken, neden UBP’nin de bir kadın bakanı olmasın denilerek, Çalışma Bakanlığını simgeleyen karanfil, İzlem Gürçağ’a, Kıbrıs’ın simgesidir düşüncesi ile Turizm Bakanlığını simgeleyen bir demet ‘Yasemin’de Resmiye Eroğlu Canaltay’a uzatılmıştı. Tam bu iş bitti denilirken, hem Karanfil hemde Yasemin kurumaya bırakıldı. İzlem Gürçağ sesini 7 desimetreye kadar yükseltirken, Resmiye hanımın cephesi sinde gulle geçsin felsefesini tercih etmişti. Ama sanırım kırgınlıklar içten içe yaşamını sürdürmüştü.
Ersin Tatar Cumhurbaşkanı seçildi. Kral öldü yaşasın yeni kral denilerek genel kurula gidilirken, genel Kurula katılan 4 adaydan, Faiz Sucuoğlu ile Hasan Taçoy, ikinci tura kaldı. Oyumun boyu 1.50, rakibimin oyunun boyu 1.90 imasında bulunarak, çekiliyorum diyen Taçoy, 2 gün sonra yeniden adayım deyince, mavro beytambal kalsın denilen tartışmaların yeniden hortladığı gözlemlendi. Cumartesi yapılıyor denilen Genel Kurul, yapılmayarak tehir edildi. Bilahare iki adaylı olarak yapılmasına karar verildi. Ancak Sucuoğlu, Perşembe günü bazı dostlarının kendisini aradığını ve adaylıktan çekilme ricasında bulunduğunu, bu ricayı kırmayarak adaylıktan çekildiğini söyleyerek başka bir tartışmaya daha yelken açmıştı. Partinin içi yine karışırken, Sucuoğlu taraftarları eylem düzenlemeye varan tepki göstertti. Sonrasında anlaşmalı olarak Ersan Saner’in tek aday olduğu bir genel kurul yapılarak iş sonraya ötelendi. Ama harelenen ateş gücünü kaybetse de sönmedi.
Ersan Saner, emanetçi başkanlıktan kurtuldu, vekâletten, Asaletliğe terfi etti denirken, bukez enaz Sucuoğlu-Taçoy tartışması kadar ciddi, bir başka tartışma, Meclis Başkanlığı adaylığında yaşanmaya başlandı.
UBP’ye yıllarca hizmet verdim. Milletvekilliğinin yanı sıra bakanlık yaptım. Şimdi de Meclis Başkan yardımcılığı yapıyorum diyen Zorlu Töre’nin yanı sıra yine partiye yıllarca hizmet veren Menteş Gündüz, Meclis Başkanlığı için Resmiye Canaltay’ın karşısına rakip olarak çıktı. 11 oy alan Resmiye Eroğlu Canaltay, partinin adayı olurken, Eroğlu ailesinin müdahalesi olduğu ileri sürüldü. Zorlu Töre ile oğlu Tuygun Töre, yenilir yutulur olmayan açıklamalarda bulundu. Oyun kuruldu, entrika çevrildi diyen baba ile oğlu, UBP Başkanı Ersan Saner’e Emanetçi başkan derken, Sizden korkan sizin gibi olsun diyerek kavga kıvılcımını yaktı. Ve bu işin orada kalmayacağı mesajını vermeye çalıştı.
Tabi Töre tarafında bunlar yaşanırken Eroğlu cephesinden de karşılık geldi. Eroğlu’nun torunu, Resmiye hanımın oğlu Derviş Canaltay, nazik bir üslup ile sonuca herkesin saygılı olması gerektiğini belirtirken, Zorlu Töre’nin koltuk için yanıp tutuştuğunu ima etti.
Uzun lafın kısası, Sucuoğlu ve Taçoy tartışması, bukez yerini, UBP’nin iki güçlü ailesi arasında yaşanan tartışmaya bıraktı. Bu tartışmalara kırılan diğer vekillerin de dâhil olması, kıvılcımın yangına dönüşmesine neden olur mu? Bu yangın, Haziran ayında yapılacak genel kurul ile Ekim ayında yapılması düşünülen erken seçim öncesinde parti binasına zarar verip, bir bölümünün yıkılmasına neden olurmu? Göreceğiz.
UBP tamam ikinci bir DP ile ÖRP doğurmaz. Ama tartışma büyüyerek, kıvılcım, orman yangınına dönüşürse önünü kimse alamaz. Eğri ok, hedefi vurmaz denilirken, yanlışlıkla hedefi göbekten vurursa ne olur dersiniz?
***
Günün Fıkrası
Yaşlı bir karı koca doktora gitmişler. Adam:
- "Doktor bey birincide acayip üşüyorum tirtir titriyorum, ikincide ise sıcak basıyor acayip terliyorum"
deyince doktor adamı dışarı çıkarmış karısına sormuş:
- "Nasıl oluyor bu?"
karısı da:
-
"Tabii birinciyi ocakta ikinciyi ağustosta yapıyor"
demiş.
Günün Sözü
Günün Fotosu
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.