Sahibine Mesajlar
Sn. Faiz Sucuoğlu, düne kadar erken seçim derken, kurultayda başkan seçilecek denildiği noktada, kim tavuğuna kış dedi ve hangi dağda kurt öldü da bugün ma Ekim’de erken seçim olmaz demeye başladınız. Vallahi bize göre hava hoş nasıl olsa İrsen Küçük’ten sonra halkı şaşırtırken güldüren başkanınız var. O güneş görmüş buzdağı gibi eritmeye başladığı UBP buz dağının altına ateş yakarak, odun atmaya devam etsin. UBP gibi büyük partinin başkanının yapmaması gereken şeyleri yapmaya devam etsin ve elindeki kağıdı bakanlara imzala diyerek, bakanlar kurulundan geçirtmeye çalışsın. Bunları yaparken de bir zamanlar, TC eski Başbakanı Yıldırım Akbulut gibi hakkında fıkralar düzenlenerek bizi katıla katıla güldürsün. Sn. Sucuoğlu, geçen kurultay döneminde adaylık ile ilgili su koyvermiş ve çekilmiştin. Aman dikkat et bu defa su koy verme. Bırak, sana yenildi desinler. Korktuğu için savaşamadığından kaybetti desinler. Ama sakın siyasi mevta oldu, Allah rahmet eylesin demesinler.
**
Sn. Erhan Arıklı, 3 parti olarak imzaladığınız hükümet protokolünde, erken seçim Ekim’de yapılacak maddesi vardı. Ancak bu maddeye karşın, UBP’de saflarından protokole aykırı olarak Ekim’de seçim meçim yok yok sesleri yükseliyor. Hatta erken Seçim öldü helvası hazırlanıyor. Cenaze için hoca bile rahmetliyi nasıl bilirdiniz sorusuna UBP’nin bazı önde gelenleri ‘Gidişi olsun gelişi olmasın’ demeye başladığı söyleniyor. Herne kadar garibime öldü diyorsalar da, sizin durun yahu, kalp masajı yapıldı. Yoğun bakımda yaşıyor imasında bulunuyorsunuz. Erhan başkan, bazı siyasiler, sanırım ağaçtan düşen yaprak nasıl kurumaya mahkumsa, gönülden düşenin de unutulmaya mahkum olduğunu hatırladılar. Seçim rüzgarının önünde savrulmamak için erken seçim noktasından tornistan ederek, erken seçim meçim olmasın noktasındaki çıkmaz sokağa geldiler.
**
Sn. Fikri Ataoğlu, uzun bir süre sonra müsteşarınız nihayet atandı. Fil ile yatağa giren ezilmemeye dikkat etmelidir. UBP ile ortaklık kuran HP ezilmekten son anda kurtulurken, iki kol, bir bacak kırığı ve derin sıyrıklar ile bunu atlattı. DP’nin uhdesinde bulunan Turizm Bakanlığına bağlı bir dairenin sizden alınarak, UBP’ye bağlı bakanlığa devredilmek istenmesi, götürülmek istendiğiniz köyün yolunu gösteriyor. Ancak bu yol Amerikan asfaltı değil, ‘Monobadi’ olarak nitelendirilen tarla yoludur. Dikkat etmezseniz çarpacağınız ‘Ohtocuktan’ (tarlalardaki tümsek) düşerken kol ve kanat kırılmasını geçtim, mazallah beyin kanamasından gitmenize neden olur. Nalıncı keseri gibi hep kendi tarafına yontan ortağınız olan partinin başkanı için güftesi bay bay, bestesi güle güle sana, acem aşiyan makamında eser hazırlanıyor. Ayşaba, Fikri ovlucuğum yüreğini kıymetini bilene emanet etsin. Her insanın bir yağmur tanesi gibi olduğunu ve kimisinin çamura, kimisinin gül yaprağına düştüğünü unutmasın. Çamur yerine her zaman düştüğü gül yaprağına düşmeye gayret etsin dedi.
**
Sn. Yenal Senin, lastiği patlak, makinesi mangos, tekerlek ruleması bozuk, aksona gardası koptum kopuyorum diyen ve yampuri yampuri giden hükümetin, sizinde belirttiğiniz gibi, gündeminde ne çocukların okula gitmemesi var. Ne döviz artışının yarattığı geçim sıkıntısı ve hayat pahalılığı, nede turizm var. Damda gezer takyanoz vur beline kazmayı modundakilerin gündeminde, kurultay hesapları var. Sn. Senin, 4 aylık hayat pahalılığını donduranlar, bal arısı olarak gördükleri halkın balını almaya çalışıyor. Ancak ağzında bal olan arının kuyruğunda iğnesi olduğunu nedense unutuyorlar. Gönül sazını çalmasını bilmeyenler, telini incitmemeli, burgusunu da kırmamalı. Aksi halde tel sandıkta göz çıkartırken, burgu da kafa niyetine mühür kırar.
**
Sn. Güven Bengihan, UBP-DP-YDP hükümetinin, Hayat Pahalılığını 4 ay dondurma kararı üzerine Halep oradaysa arşında buradadır imasında bulunarak, sendikalar olarak sesiz kalmayacağınızı ve genel grev dâhil her türlü mücadeleyi vereceğinizi belirttiniz. Yapacağınız şok eylemler sonrasında adaya gelecek olan T.C. Cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay'ın uçağının bile adaya inemeyebileceğini, inse bile geri dönemeyebileceğini belirttiniz. Bir karar alırken, nedenleri olanlar, sonrasında nasılına da katlanır düşüncesi ile Şok eylemlerin devam edeceğine vurgu yaptınız. Güven Başkan, babamın adı Hıdır. Elimden gelen budur diyenlere başını acemi berbere teslim edenler gibi teslim ettik. Kafamızda kesmedik, kanatmadıkları dirhem yer bırakmadılar. Vallahi bu noktada da cebimizden pamuğu eksik edemiyoruz. Ayşaba, Bülbülde, Kargada kuştur. Ancak birisi şakırken dinlemeye bayılırsınız, diğeri gaak derken bayılırsınız.
**
Sn. Hasan Taçoy, iki gün önce yaptığınız sert çıkış, millete uuuu banayiyamı dedirtmedi ama hayretten ağızlarının açık kalmasına neden oldu. Kurultay döneminde başkanlık yarışından 2 değil 5 kişi çekildi dediniz. Birincinin geri çekilmesi halinde 2 ile 3’ncü sıradaki adayların, 2’nci sıradaki adayın geri çekilmesi halinde 3 ile 4’ün 3. Sıradaki adayın geri çekilmesi halinde de 4 ile 5’nci sıradaki adayların yarışacaklarını belirttiniz ve dert değil dediniz. Vallahi adaylar için dert olmadı ama lastiği ekriz yapan tomofil gibi ülkenin yampuri gitmesi halk olarak bizlere dert oldu. Ayrıca 2’nci gelen Hasan Taçoy çekilsin denilirken birincinin neden çekildi sorusu Ersan Saner’de gizlidir bunun yanıtını o versin ifadesinde bulundunuz. Ah Hasan’ım ahh, Hüzzam faslından Hicaz faslına zor geçilir. Dikkat edilmezse sürekli detone olunur. Sizler adaylıktan çekilmekle birisine dünyaları bahşettiniz. Dünyaları bahşettiğiniz kişi, sizin cennetinizi, cehenneme çevirdi. Genel Kurul yarışında biriniz ipi göğüslese ve partililerinize dünyaları bahşetseniz ne olur dersiniz?
**
Sn. İsmail Arter, pandemi ile ilgili olarak yapmış olduğunuz açıklamada, insanlarımızın konunun ciddiyetini gündemden düşürmemesi gerektiğini, ve bu bağlamda herkesin tedbirini alması gerektiğini belirttiniz. Aniden kötü günlere geri dönebileceğimize de vurgu yaparak, Mağusa Belediyesi olarak, PCR merkezi kurduğunuzu ve günde 700 test yaptığınızı söylediniz. Aşı işini de Sağlık Bakanlığı ile birlikte yaparken, bir elin nesi iki elin sesi sözünden hareketle, Sağlık Bakanlığına yardımcı olmaya çalıştığınıza vurgu yaptınız. Sn. Başkan, Zirveye Kartal gibi süzülerek, yılan gibi sürünerek de çıkılır. Maşallah siz yılan gibi süzülerek yara bere içerisinde kalmak yerine Kartal gibi süzülerek zirveye çıkmayı tercih ettiniz. Mevlana, bitkinin güzelliği, tohumun iyiliğinden, insanın güzelliği ise kalbinin güzelliğinden gelir demişti. Siz kalbinizin güzelliğini yansıtmaya devam edin.
**
Sn. Hakan Güzeloğlan çalışmakta olduğunuz casinonun 1 yıl önce kapanmasının ardından 6 ay işsizlik kaldığınızı dile getirdiniz. Abinizin evinde kaldıktan sonra, Lefkoşa’da Surlar İçinde açtığınız küçük bir dükkânda geçiminizi sağladığınızı söylediniz. Küçük dükkânınızda fırından pide alarak 5 TL’lik helva ile günü bitiren insanların olduğunu, evine yıllardır et girmeyen ailelere tanık olduğunuzu belirttiniz. 7 liralık tavuk ciğeri, boyun, iki yumurta alarak karınlarını doyurmaya çalışan insanların, 5 ile 10 liralık peynir ve zeytin, mercimek veya pirinci paket yerine 5 ile 10 liralık olarak alarak günlük yerine öğünlük alış veriş yaptığına ayrıca ekmek alacak parası olmayan insanlar olduğuna vurgu yaptınız. Sn. Güzeloğlan, bizi yönettiğini zanneden efendiler, yaralı bir insana kaybettiği kan nedeniyle kan vermek yerine, vücudundan kan almaya çalışıyor. Anamıza döblek, babamıza cura çaldıran pandemi anamızı ağlatırken, onlar geride vokal yapıyor. Türkan Şoray Yeşilçam’ın Kanunlarını, Taş Bebek Gönül Yazar tarihini, bizim efendilerde cennet nasıl cehennem çevrilir kitabını yazıyor.
**
Sn. Devrim Barçın, günümüzde olduğu gibi, 2019 yılında da hayat pahalılığını UBP-HP hükümetinin dondurduğunu belirttin. Ancak Anayasa mahkemesinin bu kararı yasaya aykırı bularak olmaz dediğine vurgu yaptın. Ve 2019 yılında, UBP-HP Hükümetinin, Yasa Gücünde Kararname ile HP Ödeneğini durdurma ve/veya kesinti yapmasının, Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasaya aykırı bulunmasına karşın, UBP-DP-YDP Hükümetinin nasıl olur da açıkça Anayasaya aykırı bir şekilde HP ödeneğinin durdurur dedin. Sevgili Devrim, Tarih tekerürden ibaret değil deneyimden ibarettir. UBP – HP’nin yaptığını şimdi UBP-YDP-DP yapmaya çalışıyor. Ve ülkenin olmazsa olmazı denilen Anayasa’nın geçen defa ırzına geçemedik. Bu defa kurtulamaz düşüncesi ile deşik etmeye çalışıyor. Deneyim bırak ırzına geçmeyi elleyemeyeceğini bile söylüyor. Yaşananlara bakan Adalet abla, ben bu için içine sı.....m diyerek, bakın o iş öyle yapılmaz böyle yapılır diyerek kapısının önüne koyduğu sandalye ile müşteri beklemeye başladı. Kısacası bu siyasiler ile işimiz minarelli.
**
Sn. Ahmet Düzova, öncelikle Covit 19’dan dolayı kaybettiğiniz eşiniz için başınız sağ olsun dileklerimi iletmek isterim. Eşinizin temaslının temaslısı olarak gittiği karantina otelinde son seslenişinde “Çok yorgunum, ağrılarım var konuşamıyorum dedikten sonra hakkın rahmetine kavuştuğunu dile getirdiniz. Eşinizin ölümü ile ilgili olarak kimseyi suçlamak gibi bir derdiniz olmadığını ancak Hastane ve otel arasında ciddi kopukluk olduğunu, otele yerleştiği 4’ncü gününde eşinizin rahatsızlandığını ve o 2 günlük sürede müdahale edilmiş olsaydı eşiniz toprak altında değil yanınızda olacağını söylediniz. Sn. Düzova ülkenin pandemi olayında hazırlıksız yakalandığı ve bir takım hatalar yapıldığı doğrudur. İnşallah yaşadıklarımız bundan sonraki salgınlara karşı hazırlanmamızı ve sevdiklerimizi kaybetmemizi sağlar. Mevlana, vedalar, gözüyle sevenler içindir. Çünkü gönülden sevenler ayrılmaz demişti. Sizde, eşinizi gönülden sevdiğiniz için inanın o fizikken olmasa bile ruhen hep sizin ve ailenizin yanında olacaktır.
**
Sn. Fazilet Özdenefe, Cumhurbaşkanı Tatar’ın, karikatür davasından sonra Abdullah Korkmazhan’ı polise şikâyet etmesini eleştirerek, devleti yönetenlerin siyasi eleştirilere çok daha toleranslı olması gerektiğini dile getirdiniz. Ersin Tatar’a da çağrı yaparak artık cumhurbaşkanı olduğunu unutmaması gerektiğini, halka ve sokağa bakarak, toplumun tarafsız lideri olmak zorunda olduğunu belirttiniz. Ayrıca Cenevre’ye giderken tüm kesimin duyarlılıklarını dinlemek zorunda olduğuna da vurgu yaptınız. İlahi Fazilet Hanım, bizim birçok siyasetçimiz koltuğa oturunca, He Man gibi güç bende diyerek, ödül ve ceza verilecekse savcı da benim, yargıçta benim demeye başlıyor. Ayrıca sizi dinlediklerini varsayalım. 40 gün mengenede kalan domuzun kuyruğu hiç eski şeklini almaktan vazgeçer mi? Sn. Özdenefe, birileri tarafından dünyalar bahşedilenler, cenneti cehenneme çevirdiler. Acaba diyorum, artık Angoniciklerin yanına, mahalleye gönderilseler ve bizlere dünyaları bahşedip çifte telli ile sirtaki oynatsalar daha iyi olmaz mı?
**
Sn. Yusuf Avcıoğlu, elektrik fiyatlarında ucuzlamanın yolunun ve AKSA'nın eline muhtaç olmamanın yolunun yatırımlardan geçtiğini söylediniz. Bu yatırımlar için hali hazırda, elektrik fiyatları içerisinde bir pay ayrıldığını ve toplanmakta olduğunu, ancak toplanan paraların, AKSA'ya borç ödemek başta olmak üzere başka amaçlarla kullanıldığını belirttiniz. Kıb- Tek’in Fuel Oil'den, Doğalgaz'a geçerek ülkenin ihtiyacı olan yatırımlara başlaması gerektiğini bunu yapmaması halinde daha çok zam yapmak zorunda kalacağını söylediniz. Sn. Avcıoğlu, bazılarımızın amacı verigo üzümünü mideye indirirken, Kıb-Tek isimli bağcıyı da özel olarak eşek sudan gelinceye kadar dövmektir. Başa her gelen, Kıb-Tek’e yapılacak yatırımlar ile ilgili buzdan hayaller ve şekerden mamul indirimler sunuyor. Ancak bir süre sonra yağdırdıkları yağmur sonrasında, buzdan hayaller suya, şekerden mamul indirimlerde akide olarak akıp gidiyor.
**
Sn. Nilgün Ecvet Orhon, babanız Şehit Ecvet Yusuf, 44. Bölükte benim komutanımdı. Sert görünüşü altında pamuk gibi bir kalbi vardi. Şehit oldu. Allah gani gani rahmet eylesin. Ancak canı gibi sevdiği bu ülkeye canını veren Ecvet komutan gibi kahramanların mezarından naşı yerine, konan moloz veya paslı solina çıkmamalı. Bir şehit kayıp denilip, başkasının adını taşıyan mezardan da çıkmamalı. Şehitlikteki, şehitlere ekilen yaseminler ile vazolarına konan çiçekleri bile korumaktan aciz olunmamalı. Törenlerde aziz şehitlerimiz diye şov yaparak yapılan konuşmaların hemen sonrasında bu ülke için canlarını veren kahramanlarımız şov bitikten konuşma sona erdikten sonra eşek tepsin moduna geçilip unutulmamalı. Sn. Orhon, bu ülkede siyaset yapan bazı İnsanları tanımak, denizleri bardak bardak boşaltmaktan daha zordur. Tavuğun da Penguen’in de kanatları vardır. İkisi de uçamaz. Ancak birisi yüzerken Kuzey Kutbunun tertemiz sularında, diğerinin burnu gezinir hep şov çukurunda. Komutanıma birkez daha gani gani rahmet diliyorum.
**
Sn. Ziya Emir, yaptığın açıklamada, yıllardır peşinden koştuğun ve hizmet verdiğin Demokrat Parti’den istifa ettiğini duyurdun. Güvenilir kaynaklar bir süredir parti yönetimi ile sorunlar yaşadığını söylüyor. Ancak, et tırnaktan ayrılamayacağına göre, sorun ne olursa olsun, geçmiş yıllarda, Demokrat Parti Gençlik Kollarının Genel Başkanlığını yapan ve partinin birçok kademesinde görev alan Ziya Emir’in istifasını gerektirmeyeceği kanaatindeyim. Sevgili Ziya, sanırım kızların ‘Beyaz Yatlı’ prenslerini beklediği gibi, DP’lilerde senin istifanı geri almanı bekleyecek. Çorak tarlada bostan yetişmez. Hele gönen olursa kavun ve karpuzun yemesine doyum olmaz. Senin tarla tanınıp çok sevildiğin için oldukça verimlidir. DP’nin bu bostandan vazgeçmesi mümkün değildir.
***
Günün Fıkrası
Babam damda kedileri kovalıyor
Bir gün babası çocuğunu eczaneye gönderir ve viyagra almasını söyler. Çocuk koşar adımlarla eczaneye gider ve eczacıya utanarak-
"Babam beni viyagra almam için yolladı.."
Eczaneci de ona bir paket viyagra verir ve sıkı sıkı tembihler:
-"Babana söyle, bundan günde bir taneden fazla kullanmasın!."
Çocuk aldığı ilacı ablasina verir,
-"Abla babama söyle bundan günde iki taneden fazla kullanmasın."
Ablası aldığı ilcı annesine verir ve der ki:
-"Anne, babama söyle bundan günde üç taneden fazla kullanmıyacakmış."
Evin hanımı da kızından aldığı ilacı eşine verir ve
-"Herif bundan günde dört taneden fazla kullanmıyacakmışsın ." der.
Evin herifi de daha iyi olsun diye beş adet ilaç yutar ve sonra film kopar. Ertesi gün eczaneci işyerine giderken kaldırımda oturan çocugu görür ve merakli bir şekilde sorar.
-"Eee ufaklık, ne oldu verdiğim ilaç ise yaradımı"
Çocuk aglayan gözleri ile eczacıya bakarak der ki:
-"Evet çok işe yaradı, annem öldü, ablam hamile, benimde kıçım ağrıyor. babam ise damda kedileri kovalıyor..."
***
GÜNÜN FOTOSU
GÜNÜN SÖZÜ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.