Ortak açıklamada,“Bizler, barışa olan inancımızı ve talebimizi bir an olsun kaybetmeksizin, iki halkın onurunu ve çıkarını da en ufak bir şekilde dahi zedelemeyecek bir çözümü talep etmeyi sürdürecek ve bu yönde atılan olumlu adımları da sonuna kadar destekleyip, bu olumlu adımlara köstek olmaya çalışanlarla da mücadelemizi sürdüreceğiz” denildi.
Müzakere sürecinin yürütülüş biçiminin de eleştirildiği ortak açıklamada, “müzakere sürecindeki olumlu gelişmelerin desteklenmesi ve Kıbrıslı Türk toplumu adına müzakerecilik yapan Mustafa Akıncı’nın olumlu adımlar atması konusunda cesaretlendirilmesi gerektiği ancak seçilen her kişi gibi, müzakereyi yürüten temsilcinin de sorgulanmaya, eleştirilmeye ve tartışılmaya açık olduğu” savunuldu ve şunlar kaydedildi:
“Özellikle son zamanlarda, toplum içinde sınırları katı bir şekilde çizilmiş bir kamplaşma ve toplumsal cepheleşme ortamı oluşmaya başlamıştır. Bir tarafta, milliyetçi ve hamasetçi bir anlayışla yüklü bir şekilde, halkın çıkarlarından değil kendi kısmi çıkarlarından hareket edip “çözüme biz de karşı değiliz ama…” söylemi adı altında, gerçekte tamamen uzlaşmaz ve ayrılıkçılığı kışkırtıcı bir tavır takınanlar; öte yanda ise, halkın farklı kesimlerinin kaygılarını şeffaf ve katılımcı bir şekilde sürece dahil etmek yerine, barış mücadelesini “liderimizin arkasında saf tutmak” yaklaşımına indirgeyip tekçi, sorgulanamaz ve “bekleyip görelim, bu esnada da desteğimizi esirgemeyelim” anlayışında olanlar…
Bu kamplaşmaya ek olarak, müzakere sürecinin yürütülüş biçimi de, son zamanlarda belli başlı sorunlar teşkil etmektedir. Görüşmelerin ilk safhalarında, “masada görüşülen her konu her defasında topluma ayrıntısıyla açıklanırsa, görüşmelerin ilerlemesi mümkün olmaz, bu durum müzakerelere zarar verir” tavrı adına şeffaflık ilkesi geri plana itilirken, tuhaf bir biçimde, toplumun kamplaşmaya en müsait olduğu garantörlük gibi konularda, Cumhurbaşkanlığı düzeyinde net açıklamalar yapılmakta ve konu tartışmaya açılmaktadır. Elbette konunun şeffaf bir biçimde açıklanmasında, Cumhurbaşkanlığı’nın bu konuda toplumu bilgilendirmesinde ve bu konuların tartışılmasında hiçbir sakınca yoktur, aksine fayda da vardır. Ancak görüşmenin ilk -ve görece daha az tartışmalı- safhalarında yürütülen gizlilik ilkesinin bir kenara bırakılıp, en tartışmalı konuların kamplaşma yaratacak biçimde toplumun kucağına bomba gibi bırakılması, barışa ve birleşmeye hizmet etmemektedir. “
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.