• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • Lefkoşa 27 °C
  • Mağusa 28 °C
  • Girne 29 °C
  • Güzelyurt 24 °C
  • İskele 28 °C
  • İstanbul 24 °C
  • Ankara 20 °C

Suyun yatırım ve metre küp bedeli ödensin ya da vazgeçilsin!

Derviş DOĞAN

O kadar para harca, tut Türkiye’den suyu Kıbrıs’a getir, sonra da kullandırma. Akıt denize gitsin. Sebep? Su yönetimi mevzusu. Kim yönetecek? Kim yönetmeyecek meselesi. Israr şu. AKP iktidarı Kıbrıs’a denizin altından borular döşeyip getirdiği suyun buradaki yönetimini de ben belirlerim diyor. Buradaki otoriteye siz bu işi yapamazsınız diyerek dayatma yapmaya devam ediyor. Bunun için de elindeki ekonomik gücü kullanmaya çalışıyor. Hoş değil tabi. Ortada hiç yokken bir de su yönetimi sorunumuz oldu. Suyumuz yoktu, sorunumuz da yoktu. Şimdi suyumuz var, sorunumuz da oldu. Eğer eğri oturup, doğru konuşacaksak.. Türkiye bu suyu tek başına karar vererek mi adaya getirdi? Hayır. KKTC makamları ile oturuldu, konuşuldu bir protokol imzalandı ve bu suyun adaya getirilmesi düşüncesi yazıya, imzaya dökülüp meşrulaştırıldı. Peki sonrası. Sonrası malum Türkiye bu suyu adaya büyük paralar ödeyerek getirdi. Ciddi bir projeydi. Ciddi bir finansal kaynak gerekiyordu. Türkiye bunu başardı emek harcadı, para harcadı ve bu suyu adaya getirdi. Elbette bunun bir maliyeti vardı. Şimdi burada duralım. Su adaya geldi mi? Geldi.. Burada bir otorite var mıdır? Vardır. Ülkenin iradesini yansıtan bir yönetim. Doğaldır ki, bu yönetim de adaya gelen suyun idaresini kurumları adına üslenmek istiyor. Şimdi tekrar devam edelim. Türkiye bir devlet. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de Türkiye nazarında öyle. O zaman ortaya yoğun işbirliği yapan 2 ayrı devlet görüntüsü çıkıyor. Öyle mi? Öyle. Dolayısı ile ilişkileri bu iki ayrı devlet esasına bağlayacaksak eğer, Türkiye denizin altından borular döşeyip getirdiği suyun maliyetini Kuzey Kıbrıs’tan bir şekilde talep etmek durumundadır. Bu yatırımın ve tabi ki adaya akıtılan suyun mali bir değeri vardır. İşte bu değer ortaya konup, üzerinde bir mutabakata varılmadığı sürece su meslesi mualakta kalacak. Şöyle ki Türkiye dese ki, ben bu yatırım için şu kadar para harcadım. Kıbrıs’a pompalayacağım suyun metre küp fiyatı da budur. Gelin bunun ödeme şekillerini düşünelim, tartışalım bir karara bağlayalım. Karara bağlanır. Türkiye yaptığı yatırımın bedelini tarafların varacağı anlaşma sonucunda almaya başlar. Akıttığı suyun ücretini de aynı şekilde almaya başlar. Kıbrıs’ın sınırları içerisinde ki su yönetimini de burada ki otoritenin idaresine bırakır. İki ayrı devlet esasına göre işbirliği ancak böyle yapılır. Yoksa bu sorunu bahane edip gücünün tartışmasız üstünlüğünü kullanarak bunu diğer alanlar da yaptırım aracı olarak kullanmak ve baskı altına almak doğru olan değildir. O zaman gelin bu işi doğru yapalım. Kimseler incilmesin, rencide olmasın. Ortada kriz de kalmasın. Bedel talep edilsin. Ve ödensin.. Ha yok ödenemiyorsa da, o zaman bu su işinden vazgeçilsin.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları