• BIST 8822.84
  • Altın 3007.928
  • Dolar 34.2845
  • Euro 37.163
  • Lefkoşa 13 °C
  • Mağusa 16 °C
  • Girne 17 °C
  • Güzelyurt 13 °C
  • İskele 16 °C
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 4 °C

Adettendir deyip gelinen Kuzey Kıbrıs..

Derviş DOĞAN

Türkiye’nin 64. Hükümetini kuran Başbakan olarak Ahmet Davutoğlu dün bir kez daha adettendir deyip Kuzey Kıbrıs’a geldi. Protokol yine en üst seviyedeydi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı Sayın Davutoğlu Kuzey Kıbrıs’ta en iyi şekilde ağırlandı. Kıbrıs’a hareketinden önce Sayın Davutoğlu devam eden müzakere sürecine de atıfta bulunarak bu son şanstır dedi. Hatırlayacaksınız Kıbrıs ziyareti öncesi de Brüksel’deydi Sayın Davutoğlu. Orada AB ile bir dizi görüşmeler gerçekleştirmişti. Kıbrıs Cumhuriyeti Devlet Başkanı Nikos Anastasiadis ile fotoğraf karelerine girdi. Samimi pozlar verildi vs. Sayın Davutoğlu Brüksel’de de Kıbrıs sorununa atıfta bulunarak eğer bu sorunu çözersek Türkiye’nin AB’ye girmesi hayal olmaktan çıkar demişti. Bugün ise bu son şanstır diyor. Ve dolaylı da olsa Rum yönetimine bir mesaj gönderiyor. Oysa Sayın Anastasiadis ile daha birkaç gün önce yüze yüze gelmiş,konuşmuştu Sayın Davutoğlu. Ona da bunu söyleyebilirdi. Ey Anastasiadis bu son şanstır ha ona göre diyebilirdi. Belli ki dememiş ve onu Kıbrıs’a adettendir ziyaretine saklamış. Hoş ben kendimi bildim bileli son şanslar Kıbrıs sorununun yakasını hiç bırakmadı. Yarım asırdır da devam ediyor. Aynı şekilde Türkiye hükümetlerini kuran başbakanlar da rutin olarak gidip gidip geliyorlar Kıbrıs’a. Kuzey’ine tabi. Şimdi Sayın Davutoğlu’nun Kıbrıs ziyareti hasebiyle söylediklerinden heycanlanmamız mı gerekiyor? Hayır. En azından ben kendi adıma böyle bir heyecan duymadığımı belirtmek isterim. Neden? Çünkü bugün devam sürecin Kıbrıslı Türkler’in iradesi dışında şekilleneceğine dair bulgular var önümüzde. Bu ne demek? Bu şu demek; bizler devam eden sürecin dışına doğru itiliyoruz. Olur mu öyle şey? Müzakereleri biz yürütüyoruz, teknik komitelere biz katılıyoruz vs.vs dediğinizi duyar gibiyim. Bakın değerli okurlar, müzakereleri elbette biz yürüteceğiz, teknik heyetlerde elbette bizim bürokratlarımız olacak ki, uygulama safhası da bizim elimizle yapılabilsin. Zira bu coğrafyaya mensup olan bizleriz. Ancak Türkiye’nin sürece etkisi takdir edersiniz ki tartışılmaz. O yüzden Kıbrıs sorununda esas aktör algısını Türk dış diplomasisi sürekli ortaya koyduğu tavırlarla uluslararası topluma hissettiriyor. Ve politikalarını da bunun üzerinden yapıyor. AB pazarlığı da bunun üzerinden yürütüyor. Kıbrıs sorunu da bunun üzerinden yürütüyor. Peki biz ne oluyoruz? Sıfatsız gözlemci, arada bir de uygulayıcı. İşte bu nedenledir ki Türkiye iktidarlarının Kıbrıs sorununu çözme noktasında ortaya koyduğu politikalar bugüne değin hep 2 kulvarda ele alınmıştır. 1. İç politikaya malzeme yapılan bir Kıbrıs sorunu. 2. Avrupa’ya yönelik global bir Kıbrıs sorunu. Dolayısı ile Türkiye hükümetleri bugüne kadar bu 2 çizgi arasında Kıbrıs konusunu ele almaya özen göstermişlerdir. Şöyle ki; Türkiye’de Kıbrıs Cumhuriyeti diye bir devlet yoktur söylemi ortaya atılırken, Avrupa’da böyle bir devletin varlığını bilerek ve kabul ederek söylemler geliştirilmekte, adımlar atılmaktadır. Nitekim Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Başbakanı Sayın Ahmet Davutoğlu, Nikos Anastasiadis ile tokalaştığı zaman herhalde bu Kıbrıs’ın muhtarıdır niyetine elini sıkmıyordur. Zaten o protokolde muhtarın ne işi olur değil mi? Orada devletleri temsil eden insanlar bulunur. Diyeceğim o ki Türkiye Cumhuriyeti Devletini orada en üst seviyede temsil eden Başbakan Ahmet Davutoğlu,Kıbrıs Cumhuriyetinin Devlet Başkanı Nikos Anastasiadis’in statüsünün farkındalığı ile yan yana gelmiş, selam alıp, selam vermiş, kısa da olsa sohbet etmiştir.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları