Başı kıçı olmayan bir yazı…

Saatlerdir düşünüyorum! Bu yazıya nasıl başlamalıyım, siz sevgili okuyuculara hangi mesajları vermeliyim? Yazının başlığı ne olmalı? En iyisi ben, muhtemel başlıkları aşağıda sizlerle paylaşayım; siz en uygun olanı, yazının başına yerleştirin… - Elinle ettin, boynunla çek! - Senin kaderin böyle olmamalıydı… - Savaşın mağdurları! - Cahilin aklı fikri orasında… - İçine al, içinden çıkar, kendine koy! ( Türkçenin zenginliği bu, nereye koyarsan oraya girer.) - Çok konuştu, bir tecavüzle ödüllendirelim! - Çaresiz, umutsuz ve zavallı Kıbrıslıtürkler! - Acı bana, dördüncü defa göçmen olmak istemiyorum! - Hortlasın papaz gittiği yerde! - Benim Güneyde bıraktığım malım mülküm olmasaydı, sen buralardan “ nahh” alırdın! Ve son olarak – “ Sen kimsin be efendi?” Sizin ilave önerileriniz varsa lütfen bildirin! I974’ten sonra, uzun yıllar geçti; neden ve niçin bütün bu rezillikler? Kıbrıslı – Türkiyeli kavgasından kimin ne çıkarı olabilir? Böylesi SOSYOPAT çıkışlarla ne murat ediliyor? Bayanlara yönelik bu dil tecavüzü neden? Terbiyeli, kültürlü, seviyeli yaklaşım, eleştiri mümkün iken, bazı beyefendilerin bu tür çıkışları planlı bir stratejinin parçası mı? Savaşlarda kadınlara – kızlara cinsel saldırı ve tecavüz hep vardı… Vietnam’da Amerikan askerlerinin binlerce Vietnamlı kadına tecavüz ettiklerini biliyor muydunuz? Ya 1’nci ve 2’nci dünya savaşlarında yaşananlar? Savaşta her an ölümle burun buruna gelen silahlı bir askerin, esir aldığı bir kadına karşı duyguları, psikolojisi bilimsel olarak araştırıldı mı? Sanırım dünyanın hiçbir ordusu böyle bir araştırma yapmadı! Türk Ordusuna gelince; 1974 Harekatında neler oldu, neler yaşandı bilmiyorum. Ancak, tanık olduğum bir olayı anlatayım, kararınızı siz verin… Kıbrıs’ta esir alınan bir Rum askerinin kişisel evrak ve eşyalarına birlik komutanı tarafından el konur. Rum asker esir olarak Türkiye’ye gönderilir. Savaş bitince, esir asker Rum tarafına iade edilir. Yıllar sonra, kapılar açılıp Kuzey ile Güney arasında serbest geçişler başlayınca… …Türk Birliğinin komutanı, Rum askerin kişisel eşyaları ile birlikte Kıbrıs’a gelir. Bir gün o askeri bulacak ve yıllarca sakladığı eşyalarını geri verecekti. Rum tarafına haber salınır. Rum asker Türk tarafına geçer. Hem komutan hem de Rum asker yaşlanmalarına rağmen birbirlerini tanırlar. Kucaklaşmaları, ağlaşmaları… Rum askerin evrakları arasındaki anne ve babasının fotoğraflarına bakışı… Hep tecavüz senaryoları yazılacak değil ya! Biri çıksın, bunun da senaryosunu yazsın!