• BIST 8718.11
  • Altın 2245.336
  • Dolar 32.3297
  • Euro 35.1889
  • Lefkoşa 11 °C
  • Mağusa 10 °C
  • Girne 14 °C
  • Güzelyurt 10 °C
  • İskele 10 °C
  • İstanbul 8 °C
  • Ankara 2 °C

Allah size ne yapsın!!!

Ediz TUNCEL

Bir ucundan öteki ucuna kadar çöplüğe dönmüş, bir ucundan öteki ucuna kadar yollarda azrail kılıklı tımarhane kaçkınlarını gördüğünüz, bir ucundan öteki ucuna kadar tüm maddi ve manevi değerlerin içine edildiği bu açık hava tımarhanesinden, açık hava çöplüğünden farksız memlekette yaşamak demek, her an her şekilde çocuklarınızın ve sizin hayatınız tehdit altındadır demektir…

Daha iki sene önce Dağyolu’nda sorma gir hanından farksız olan bu memlekete dalan bir başıbozuk yüzünden çocuklarımız, arkadaşlarımız katledildi…

Lefkoşa – Güzelyurt arasında jet hızıyla giderken elinde telefonla oynayan bir başka ruh hastasının yüzünden biri hamile dört meslekdaşımız paramparça edildi…

Gidiş geliş istikametlerini ayıran bir refüj ya da bariyer yoktu, arkadaşlarımızın katledilmesinden sonra araya uyduruk, kıytırık bir bariyer kondu, ilk yağmurda yol havuza dönüştü, bariyeri ortasından yıkıp sulara yol açmak zorunda kaldılar…

Aynı güzergah üzerinde yine elinde cep telefonuyla oynayan bir başka kafadan çatlak insan müsveddesi yüzünden üç öğrencimiz paramparça edildi…

Çocukların arıza yapan arabayı çektikleri yer yol kenarı olmasına ve ana şeridin dışında olmasına rağmen emniyetli bir yer değildi çünkü yolda emniyet şeridi ya da güvenli duracak bir yer yoktu, jet hızıyla gelen ve elinde telefonla oynayan kafadan çatlak herif yolundan çıktı ve gidip üzerlerine bindirdi, çocukları paramparça etti…

Aynı güzergahta, hemen hemen aynı yerde, pickup aracın biri “kerhaneden” çıktı, anayola yandan girdi, ortada bariyer olmadığı için yolun bir tarafından öteki tarafına geçmeye çalıştı,  arkadan 200 kilometre süratte uçarak gelen Mercedes pickup aracın üzerine çaktı, ortalık tam bir cehenneme döndü, cesetleri toplamak, yolun emniyetini sağlamak bana ve yardım etmek için uğraşan birkaç kişiye düştü…

Bu faciaların yaşandığı yerlerde hala en ufak bir tedbir yok, o kazalardan birinde düşen direğin artıkları hala orada durur…

Hemen hergün evime gelen komşumun ölümüne kafadan üşütük bir uyuşturucu müptelası sebep oldu, herifçioğlu tescilli ve raporlu uyuşturucu bağımlısıydı ama her nasılsa bu devlet müsveddesi eline araba sürebilir diye ehliyet vermişti…

Kızımsa hala olayın farkında değil, çünkü kendisine söylenmedi, Keziban teyzesinin niye artık hiç gelmediğini, niye dükkanına artık hiç gitmediğimizi soruyor!!!

Bir başka olayda doğumunu hatırladığım kızcağız bir gözü kör, diğeri de hemen hemen hiç görmeyen ama zil zurna sarhoş “ehliyetli” bir sürücü tarafından tam gaz giderken biçildi, paramparça edildi…

Devlet müsveddesi hiçbir sorumluluk kabul etmedi, kör adama nasıl ehliyet verdiler diye sorumluları hesaba çekmedi…

Zaten sorumlular da hemen açıklamayı yapıştırdı; ehliyeti verdik ama aracın şurasında burasında aynaları filan olmalıydı deyiverdiler…

Ellerinin körü hem de kör tepesi olmalıydı!

Adam düpedüz kördü be geri zekalılar, ne bir tarafını, ne öteki tarafını, ne önünü, ne de ardını görebilecek durumda değil, arabanın orasını burası ayna mayna doldursan ne yazar!!!

El alem ahmak, bir bunlar akıllı!!!

Sonuçta çocuk paramparça oldu, aile ve tüm çevresi de hayat boyu atlatamayacakları bir travmaya maruz kaldı…

Memleketin bütün dere yatakları kapatıldı, abuk subuk yapılaşmalarla her köşesi işgal edildi, yol diye yapılan, hiçbirinde doğru dürüst drenaj sistemi olmayan, emniyet şeridi olmayan ve her metresi ölüm tuzağından farksız olan yol müsveddeleri de memleketin tek dere yatağına dönüştü, iki damla yağmurla bile yolları seller alıp götürmeye başladı…

Bunca rezillik yetmezmiş gibi, bir de dört çocuğumuz anayoldan gelen sel sularına kapılarak feci şekilde öldüler…

Olayı duyduğum andan beri sinirden kulaklarım uğulduyor, tansiyonum çıktı, geceden sabaha on defa uyanıp durdum, belki son kalan şahıs sağdır da bir yerlerde ulaşılmayı bekliyordur diye umut ettim, arada bir haber güncellemelerine baktım, sabah ise bir haber çıkmayınca umudumu tamamen kestim.

Köşeye sıkışan Ulaştırma Bakanlığı ve Bakan effendi de kendilerini aklamak için açıklama üzerine açıklama yapıyor…

Neymiş efendim, şu kadar asvalt, bu kadar bilmem ne kullanılmış, şu yapılmış, bu yapılmış, vesaire vesaire…

Anlatın da heyecanlı oluyor refikler, bir siz akıllı, alem ise ahmak!

Peki nerden geldi bu sel suları? Dere yatağına dönüşecek şekilde inşa edilen, bu gibi durumlar için doğru dürüst tedbir alınmayan anayoldan geldi!!!!

Bir de utanmadan yapılan açıklamada yolun eskisinden daha iyi olduğu, arızaların giderildiği filan iddia ediliyor…

Madem öyle, her yağmurda nasıl oluyor da bu yol tam bir ölüm tuzağına dönüşüyor?

Demek ki uyduruk tedbirleriniz yetmiyormuş!

Daha geçenlerde o yolda yağmura yakalandım ve çok şiddetli olmamasına rağmen yolun durumu ciddi şekilde sürüşü tehdit ediyordu, ben dahil herkes iyice yavaşlayıp, olabildiğince dikkatli sürmek zorunda kaldı, çünkü yolda biriken, hatta yer yer Boğaz tarafından aşağı doğru gelen sulardan, araçların tekerleklerinden sağa sola fırlayan sulardan ciddi şekilde tehlike oluşuyordu…

Bu çocukların katilleri sel filan değil, düpedüz her işini eğreti yapan bu çakma devleti temsil edenler ve şu anda başta ulaştırmadan sorumlu bakan ve tayfası olmak üzere onu temsil edenlerdir ve derhal görevden alınmaları, tutuklanmaları ve yargılanmaları gerekmektedir…

Aksi takdirde yapanın yanına kar kalmaya devam edecek, masum vatandaşlar da katledilmeye devam edecek…

Uzun lafın kısası, Lefkoşa-Girne anayolunun hiçbir yerinde, bir ucundan öteki ucuna alınması gereken emniyet tedbirleri gerektiği gibi alınmamıştır, aksi takdirde o yol ister hafif isterse ağır yağsın, bir yağmurda dere yatağına dönüşmezdi…

Bu güzergahta, özellikle de Ciklos bölgesinde yapılan koruma çalışmaları o dönemde Girne Polis Müdürü olan Barbaros Savaşçı’nın döneminde, onun zorlamasıyla yapıldı, ondan sonra o kadarla kaldı.

Bakanlık istediği kadar açıklama yapsın ve şu yapılmıştır bu yapılmıştır diye kendini savunmaya çalışsın, yapılanlar ortadadır, sonucu da ortadadır, bariyerler yetersizdir ve hatalı yapılmıştır, defalarca araçlar karşı şeride geçerek feci kazalara sebebiyet vermiştir,  drenaj sistemi tam bir fiyaskodur, iki damla yağmurda bile yol dağ ve boğaz istikametinden gelen suyla dereyatağına dönüşmektedir,  St. Hilarion kavşağından ve yolun kuzeyindeki yamaçlardan gelen sular dere yatağı olarak anayolu bulmakta, yolu tam anlamıyla bir ölüm tuzağına çevirmektedir, hele de yağmur biraz şiddetli yağarsa ve yarım saati aşarsa, durum tam bir felakete dönüşmektedir…

Ulaştırma Bakanlığı’nda teknik adamlardan kurulan ekibin yaptığı hiçbir uyarı da bugüne kadar dikkate alınmamış, en sonunda bu teknik ekip Bakan’a karşı resti çekmiş, resti çekme gerekçesini de açıklayan bir basın açıklaması yapmış ve çalışma odalarını boşaltıp gitmiştir.

Daha ne????

Gelelim her türlü yardımı yapacağını ve yanımızda olacağını açıklayan Türkiye’ye…

Ne yardımı kardeşim, bırak yardımı filan, bugüne kadar yaptın da ne oldu, yapılan herşeyi kafamıza giydik, bırak da herşeyi çok ve en iyi bildiğini iddia eden, bugüne kadar yaratılan çirkef düzenini temizleyeceğini iddia eden, hesap soracağını iddia eden, ama kendisi hesap sorulacak duruma düşen bu hükümet ve temsil ettiği sanal devlet kendi derdine kendisi çare bulsun…

Bırak da beleşçilikte, avantacılıkta sınır tanımaz hale gelen ve yediği bütün haltları Türkiye’den gelecek destekle örtbas edeceğini zanneden bu halk ettiğini bulsun, dertlerine çare istiyorsa önce rant uğruna kendine dert çıkarmamayı öğrensin, çıkarırsa da bedelini çatır çatır ödesin, ta ki akıl koysun…

Ve son sözüm, memleketi rant uğruna çarpık yapılaşmaya feda ettiniz, doğayı katlettiniz dediğimizde bös bös “gelişme istemiyorsunuz, Rumun ekmeğine yağ sürüyorsunuz, vatan hainisiniz, Türkiye düşmanısınız” diye bönüren rantçı tayfasına;...Memleketin anasını ağlattınız, masumların kanına girdiniz, canına aldınız, rant sevdanız sayesinde memleketin her köşesi cehenneme döndü, çocuklarımızın geleceğini katlettiniz, doğmamış yetimin hakkını yediniz, hala yetmedi mi???

Tabi canım, kabahat hep şu salak yağmurda, şu salak havada!

Allah size de destekçilerinizi de bildiği gibi yapsın…

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları