• BIST 10299.05
  • Altın 2408.024
  • Dolar 32.2739
  • Euro 34.7878
  • Lefkoşa 24 °C
  • Mağusa 22 °C
  • Girne 24 °C
  • Güzelyurt 22 °C
  • İskele 22 °C
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 17 °C

DAÜ kampüsü içinde göstere göstere Nişantaşı Üniversitesi kendine kampus

Derviş DOĞAN

DAÜ’de örgütlü 2 sendika  DAÜ-SEN ve DAÜ-BİR-SEN önceki gün yaptıkları ortak açıklamayla bir kez daha uyardılar dikkat çekmeye çalıştılar.

Kimi?

Hepimizi…

Herkesin malumu olduğu üzere DAÜ bu ülkenin tartışmasız en önemli değerlerinden bir tanesi.

Adanın en büyük ve ciddi anlamda kurumsal yapısına sahip üniversitesi.

20 bin civarı öğrenciye sahip.

80 küsur farklı ülkeye mensup öğrenciyi ağırlayan bir üniversite.

Aynı zamanda onlarca yabancı uyruklu öğretim görevlisini bünyesinde tutan bir kurum.

Dünyaya açılan en önemli pencerelerimizden bir tanesi.

Bugüne kadar binlerce mezun verdi.

Bu mezunların bir çoğu bugün farklı alanlarda kariyer sahibi insanlar.

Şimdi bunları niye yazdım?

Hoş bütün bu yazdıklarım artık bilinmeyen şeyler değil.

DAÜ’nün ülke geneline ve dışına yaydığı bu pozitif algının ve olumlu havanın verdiği dinamik zaten ortada.

Ha elbette bunlar kendiliğinden olmamıştır.

Üniversiteler ile ilgili bugüne kadar devletin de ortaya koyduğu politikalar değildir bu olumlu havanın sebebi.

Zira devletin bugüne kadar yüksek öğrenimle ilgili doyurucu  bir politikası olmamıştır.

Peki, o zaman DAÜ’nün bu gelişimini sağlayanlar kimlerdir?

İstisnasız hepimiz.

Halktır.

Halkın inancıdır, güvenidir.

Gelmiş geçmiş DAÜ’ye gerek akademik, gerekse yönetsel anlamda katkı yapan çalışanlarıdır.

Akademik ölçekte iddialı çalışmalara imza atan akademisyenleridir.

DAÜ’ye tercih edip, bu üniversitede eğitim alan gelmiş geçmiş binlerce öğrencisidir, mezunudur.

DAÜ böyle değer kazandı.

Kalite için uğraştı.

Güven verdi.

İtibarını korudu.

Milli servet olarak belki ilk kez bu ülkede emsal oluşturdu.

Uluslararası akademik kriterleri önüne koyduğu için kurumsal yapısını muhafaza etti.

Kısacası bugün DAÜ bu coğrafyada varlığımızı perçinleyen toplumsal bir değerimizdir.

Şimdi ise bu üniversitenin varlığını birileri sulandırmaya çalışıyor.

Kapı arkalarında çevirdikleri masa başı oyunlarla DAÜ’nün yapısını zayıflatmak sureti ile itibarını zedelemeye çalışıyorlar.

Tekrar tekrar  Doğa Okulları Limited Şirketi üzerinden dönen alavera delavera işlerine girmek değildir maksadım.

Ancak burada zamanı ile yapılan ve adım adım birilerinin organizasyonunda gelişen DAK, DAİ ve kreş’in işletme devri arka arkaya yapılan yanlışların bir sonucuydu.

Ve halen bu yanlışların sürdürülüyor olmasını görmek üzücü.

Şöyle ki; Doğa Okulları Limited Şirketi uhdesinde işletme devri ile bulundurduğu DAK, DAİ ve Kreşi Nişantaşı Üniversitesi Eğitim Vakfı Yönetim Kuruluna hisse devri ile devretmiştir.

Malumunuz olduğu üzere Nişantaşı aynı zamanda bir yüksek öğretim kurumu.

Yani bir üniversite..

Ve bu üniversite yine malumunuz olduğu üzere Kuzey Kıbrıs’ta kampüs açma eğiliminde.

Yani bu ne demek?

Şu demek aslında, Nişantaşı Üniversitesi geliyor ve Doğu Akdeniz Üniversitesinin katkıları ve emekleri üzerine kurulmuş kurumları üzerinde kendine yer buluyor.

Peki nasıl?

Doğa Okulları Limited Şirketinin hisselerini devralarak ve DAÜ kampusu içerisine yerleşerek.

Peki bu nasıl oldu?

Onu da izah edeyim.

Bana ulaşan bilgilere göre Doğa Okulları Limited Şirketinin büyük ortağı aynı zamanda Nişantaşı Üniversitesi Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu üyesi.

Yani Nişantaşı Üniversitesi Eğitim Vakfının da hissedarlarından.

Dolayısı ile ne maksat güttükleri bilinmemekle beraber böyle bir hisse devrine girişerek Doğa Okulları Limited Şirketinin elinde bulunan DAK,DAİ ve Kreş’in işletme devri hakkını Nişantaşı Üniversitesi Eğitim Vakıfı Yönetim Kuruluna devretti.

Hoş daha önce de belirtmiştim, bu hisse devrinden dönemin KKTC Eğitim Bakanı olan Kemal Dürüst’ün bilgisi vardı.

Yalnız onun mu?

Hayır.

DAÜ VYK’nın da rektörlüğünün de bilgisi dahilindeydi herşey.

Peki sendikalar?

Anlaşıldığı kadarı ile sendikalar durumdan geç haberdar oldular.

Hoş erken fark etselerdi ne değişecekti?

Hiçbir şey.

Peki neden?

Çünkü siyasi irade bu işlere ön ayak oluyor ve DAÜ üzerinde baskı kuruyor.

Oysa yapılacak olanlar belli.

Yapılan sözleşmeden de görüleceği gibi DAÜ yönetimi bu peşkeşe dur diyebilecek yetkiye sahip.

Yani eğer gerçekten niyet varsa bu çarpıklık ortadan kaldırılır.

Öyle uzun uzadıya formül aramaya, mazeret üretmeye de gerek kalmadan.

Peki nasıl?

Sözleşmeyi tek taraflı ortadan kaldıracak şartlar zaten oluştu.

Sözleşmeyi önlerine  alacaklar ve bu gidişe dur diyecekler.

Gerçekten böyle bir niyetleri varsa tabi..

  • Yorumlar 1
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları