Düm Dük Bencillik

Her avukatlık bürosu arasında 500m. mesafe olsun. Mimarlık büroları arasında  700m. İnşaat şirketleri arasında 300m. Turizm şirketleri arasında 400m. Lokantalar arasında 850m. Fotoğrafçılar arasında, 200m. Özel klinikler arası 350m Aynı ürün ekili tarlalar arasında 1km olsun. Komşular arasında en az 100m. Gazete reyonlarında, her gazete arasında 10m olsun. OMO marketin girişindeyse, ALO,marketin  sonunda olsun. Kırtasiye  olmasa da olur. Çünkü eğitim yok zaten. Kozmetik,Medikal malzemeler, bebek malzemeleri, bitkisel ürünler,terlik, ayakkabı, sakız, şeker..v.s gibi ürünleri satan iş yerleri tamamen kapansın. Çünkü bütün bunları satma hakkı eczanelerin(!) Ne mi yapıyorum? “Düzenleme” tabi ki. Hani dedim, hükümet eski eczacılara böyle bir imtiyaz tanıyor ya, eli değmişken tüm meslek gruplarına, şöyle bir dokunsun. Zira her gurubun, eylem yapacak bir birliği yok. Haa bir de, elleri değmişken, beş parmak dağlarını falan da yerleşime açsınlar ki, yeni yetişecekler de oralara sığınsın.!!! Ya da adayı terk edip gitsinler!!! Birlikler de rahat etsin!! İnanın, bu konu ile ilgili öfkelenmeden nasıl yazı yazılır bilmiyorum.. Düşünebiliyor musunuz; “aydın” ve “eğitimli” bir kitle, gelecekteki kendi meslektaşlarına karşı eylem yapıyor. Bırakın gelecekteki  meslektaşları olmasını, kendi evlatlarına karşı eylem yapıyor. Kendi bulundukları konum sabit kalsın ancak bundan sonra eczane açacaklara, dolaylı olarak, eczane açma diyorlar. Her bir eczanenin arasında 350m olsun istiyorlar. Şu an merkezlerde  var olan eczanelerin konumları  düşünülürse, yeni açılacak olanlar, kent dışına itiliyor. Hem de niçin? Karları düşmesin diye. İyi de, sen, kentin en işlek yerlerini tutacaksın, 80-90 yaşına kadar da eczacılık yapmaya devam edeceksin; Gücünün yetmediği yerde de, diplomanı kiralayıp, kalfaya , şuna buna , eczacılık yaptıracaksın; Yetmiyormuş gibi, kozmetiktir, medikal malzemedir, bitkisel ürünlerdir, terliktir, ayakkabıdır; hatta ve hatta çaydır, çorbadır satarak, başkalarının iş alanlarına, girerek haklarını yiyeceksin; Sonra da çıkıp, “iş yapamıyoruz” diyerek, kendi meslektaşlarının, önünü keseceksin. Evlatlarımızın geleceğini, ipotek altına alacaksın. Bu çağ dışı, adaletsiz isteğin adına da “düzenleme” diyeceksin, Buna “ düzenleme” falan denmez. Düpe düz bencillik  denir. Hem de katmerli bencillik. Bu bir düzenleme değil; kendi adına düzen kurmak için, anayasal hakların ve insan haklarının, ihlalidir. Oysa bu toplum, sizin gibi aydın bir kesimden böylesi bir çağdışı istek yerine, mesleğinizin kalitesini yükseltecek, daha iyi eczacıların yetişeceği, nitelikli bir eğitim için, hükümeti zorlamanızı beklerdi. Özel üniversitelerin, giriş sınavlarında  nitelikli bir sınav yapmasını ve tabi ki, ihtiyaç oranında mezun  vermesini sağlayacak önlemlerin alınmasını savunmanızı beklerdi. Diploma  kiralama gibi bir adaletsizliğin ortadan kalkması ve her meslekte olduğu gibi belli bir yaş haddinin olması için mücadele etmenizi beklerdi. Yoksa, bencilce ve sadece kendi meslek gurubunuzun belli bir kısmına ayrıcalık tanınması için, kendi evlatlarınıza karşı eylem yapmanızı değil. Hele ki; “eczaneleri açmayacağız “ gibi etik olmayan bir tehditle , hasta insanları mağdur etmenizi, hiç değil.