• BIST 8822.84
  • Altın 3007.928
  • Dolar 34.2845
  • Euro 37.163
  • Lefkoşa 13 °C
  • Mağusa 16 °C
  • Girne 17 °C
  • Güzelyurt 13 °C
  • İskele 16 °C
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 4 °C

“K”ıbrısın “K”uzeyindeki “T”ürkiye “C”umhuriyeti.

Ayşegül Garabli

Ne gariptir ki; artık bir olay gerçekleşmedikçe, gündemimize almıyor, konuşmuyor ve tepki koymuyoruz.

Gerçekleştiği zaman da, birkaç gün konuşup unutuyoruz.

Ancak ne yazık ki; özellikle son zamanlarda yapılanlar ya da yapılmaya çalışılanlar, üç, beş gün konuşulup, unutulacak cinsten şeyler değil.

Şimdi uzun, uzun, su konusunu, v.s yazacak değilim.

Hepsini beraber yaşadık ancak sonuçlarını ileride göreceğiz.

Ne kaybettiğimizi, o zaman anlayacağız ama iş işten çoktan geçmiş olacak.

Bu güne kadar bu ülkede , nüfus politikasından tutun da, ekonomik bağımlılığa kadar bir çok konuda bilinçli bir şekilde, Türkiye hükümetlerinin, KKTC üzerindeki hakimiyetini artıracak uygulamalar yapıldı.

Üretimden koparıldı, herkes memur yapılarak ekonomik olarak bağımlı hale getirildi, nüfus yapısı değiştirildi, kültür ve inanca müdahale edildi, özelleştirme adı altında kamu malları, Türkiye özel sektörüne devredildi, yasama ve yürütmeye hükmedildi, v.s, v.s

Bunların hepsi, Kıbrıs’ın kuzeyi için bir bağımlılık projesi idi ve başarıldı da.

Önce “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” diye bir olgu yaratıldı ve halk, KKTC’nin bağımsız bir devlet olduğuna inandırıldı.

Belki de kuruluşundaki amaç, federasyona geçmek için bir zemin oluşturmaktı ama ne yazı ki, öyle olmadı.

Çok sonraları anlaşıldı ki, amaç “Kıbrıs’ın Kuzeyine Türkiye Cumhuriyetini” yerleştirmekmiş.

Ya da bu sonradan amaç edildi bilemem ama son gelinen nokta bu.

Yasama ve yürütme, yapılan anlaşmalarla, imzalanan protokollerle, Türkiye hükümetlerinin hükmüne verildi.

Geriye elimizde bir tek yargı kaldı.

Ancak, Başbakan Kalyoncu’nun ; “ekonomik protokol bir şekilde  imzalanacak. Elektrik ve yargı konusunda talepleri var” sözlerinden, anlaşılıyor ki, o da gidiyor.

Son vuruşun yapılmak isteniyor.

Son vuruş diyorum çünkü, yargıya müdahale, hukuku ortadan kaldırmaktır.

Dolayısıyla, can çekişen demokrasinin yok oluşu ve egemenliğin resmen el değiştirmesidir.

Zira, “Yargı konusunda talepleri var” demek, “yargı bizim istediğimiz şekilde, istediğimiz hukukçularla şekillenecek” demektir.

Bu kötünün de kötüsü değil mi?

Bu, artık, düşünmeyeceksiniz, konuşmayacaksınız, yazmayacaksınız, hatta hak talep etmeyeceksiniz, demek değil midir?

Kısacası, KKTC yargısını, Türkiye’de yaratılan yargı sistemine, uyumlaştırılması demektir.

Yani, usulsüzlüklerin, yolsuzlukların, yargılanmadığı ancak, düşünenin, konuşanın, yazanın, yargılanmadan infaz edileceği,

Tecavüzcülerin, tacizcilerin, kravat taktı diye, “iyi hal” indirimi alacağı,

Çocuk tecavüzcülerin, “çocukların kendi rızası vardı” diye beraat ettirileceği,

Anayasal hak olan, eleştiri, eylem, gösteri gibi hakların yasaklanacağı bir yargı sistemi.

Kısacası yargıya müdahale etmek demek, İçinde adaletin olmadığı, istenilenin, istenildiği gibi kanunlaştırıldığı bir yargı sistemi yaratmak demektir.

Bunun ne demek olduğunun farkında mıyız acaba ?

Hiçbir hakkınızı savunamayacağınız, istendiği taktirde suçluda sayılabileceğiniz, hatta ve hatta kazara, haklı çıktığınız onaylanırsa, “anayasa mahkemesinin de, yargıtayın da, verdiği kararlara saygı duyulmayıp, tanınmamasına” hazır mısınız?

Eğer ki; başbakanın ifade ettiği ,”yargı konusundaki talep”, yargının  daha adil olması değilse, Türkiye’de yaratılan yargı modelinin, KKTC’ye de taşınmasıdır.

Buna hazır mısınız?

Değilseniz, hazırlanın o zaman.

Zira, Kıbrıs’ın Kuzeyindeki Türkiye Cumhuriyeti’nin, son hamlesi geliyor.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları