Perşembe günü yapılan açıklamaya göre İsrail Adalet Bakanlığı, İsrail vatandaşlarının kuzey Kıbrıs'ta taşıyıcı annelik prosedürlerine katılmalarını yasaklayarak yaptırım uyarısında bulundu. Açıklamada Arnavutluk ve Kenya'da da aynı prosedürün uygulanmasına yönelik benzer bir yasak yer alıyor.
İsrail Adalet Bakanlığına bağlı İnsan Ticareti, Fuhuş ve Çok Eşlilikle Mücadele Birimi tarafından yapılan açıklamada, "bu bölgelerde taşıyıcı annelerin hem hamilelik öncesinde hem de hamilelik sırasında cinsel sömürü ve fahişeliğe zorlandığına dair geçerli göstergeler olduğu için" bu yasağın getirildiği belirtildi.
İsrail Adalet Bakanlığı, özellikle "Kıbrıs'ın bu bölgesinde gerçekleşen" taşıyıcı annelik prosedürüne atıfta bulunarak, "taşıyıcı annelerin bireysel haklarını ve insanlık onurunu tehlikeye atan prosedürün yasallığına ilişkin yasal boşluklar" olduğunu belirtti.
Açıklamada şunlar kaydedildi: "Yetkili İsrail makamları tarafından alınan bilgiler temelinde ve bir soruşturmanın ardından, taşıyıcı annelere yönelik kötü muamele koşullarına ek olarak, çocuk, taşıyıcı anne ve gelecekteki ebeveynler arasındaki genetik materyalin doğrulanmasında, yalnızca çocuğun İsrail siciline kaydedilmesini ve İsrail vatandaşlığının kazanılmasını değil, aynı zamanda yeni doğanın İsrail topraklarına girişini de engelleyecek doğal bir zorluk olduğu tespit edildi."
İsrail devlet televizyonunun İsrail Adalet Bakanlığının elindeki bilgilere dayandırdığı ilgili haberinde de belirtildiği üzere, Kıbrıs'ın işgal altındaki bölgelerinin yanı sıra Arnavutluk ve Kenya'da taşıyıcı annelik prosedürlerine dâhil olan suç örgütlerinin yabancı kadınları ailelerinden izole ve kendi istekleri dışında tuttuklarına ve onları hem fahişe hem de taşıyıcı anne olarak büyük miktarlarda para karşılığında sömürdüklerine dair güvenilir bulgular bulunuyor.
İsrail Adalet Bakanlığına bağlı İnsan Ticareti, Fuhuş ve Çok Eşlilikle Mücadele Birimi koordinatörü avukat Dina Dominitz, İsrail devlet kanalına verdiği demeçte "taşıyıcı annelik prosedürünün Arnavutluk ve Kenya gibi iki ülkede ve Kıbrıs'ın belirli bir bölgesinde (yani Türk işgali altındaki bölgede) yasaklanmasını gerekli kılan nedenin bu olduğunu" söyledi. “Ve (Türk işgali altındaki bölgelerde) yasaklanmasını gerekli kılan neden, bu karmaşık ve bir o kadar da hassas taşıyıcı annelik sürecine herhangi bir şekilde dâhil olanların, taşıyıcı annelerin, müstakbel ebeveynlerin ve tabii ki yasallığı şüpheli koşullar altında doğan bebeklerin zarar görmesini engelleme ihtiyacına dayanmaktadır." dedi.
Yetkili ayrıca, "Bu yasak İsrail vatandaşlarını karşılaşacakları çok ciddî yasal sorunlardan korumayı amaçlamaktadır. Ayrıca İsrail'in uluslararası suçlarla ve özellikle de insan ticaretiyle uluslararası hukukî yardım ve mevcut uluslararası sözleşmeler çerçevesinde mücadele etme taahhüdünden kaynaklanmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
Kıbrıs Haber Ajansı tarafından elde edilen bilgilere göre, son beş yıldır İsrail'de faaliyet gösteren en az üç özel şirket, çeşitli sosyal medya ağlarında İbranice ücretli reklamlar yayımlayarak, hem heteroseksüel hem de homoseksüel İsrailli çiftleri Kıbrıs'ın işgal altındaki bölgelerinde kurulan sahte Türkiye'de taşıyıcı annelik prosedüründen geçmeye çağırıyor ve buradaki bürokratik prosedürlerin, özellikle İsrailli LGBT+ topluluğu üyeleri için bu amaçla özellikle popüler bir ülke olan ABD'de aynı prosedür için gereken prosedür ve masraflardan daha kısa ve daha düşük maliyetli olduğunu vurguluyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.