• BIST 10218.58
  • Altın 2444.587
  • Dolar 32.193
  • Euro 34.7877
  • Lefkoşa 24 °C
  • Mağusa 25 °C
  • Girne 24 °C
  • Güzelyurt 21 °C
  • İskele 25 °C
  • İstanbul 19 °C
  • Ankara 15 °C

Dr. Küçük’ten, Doç. Dr. Özersay’a Ne Değişti?

Cenk DİLER

  UntitledYrd. Doç Dr. Osman Yıldız ile Öğr. Gör. Güven Arıklı’nın, 40 Yıl Halkın Sesi Olmak, Makaleler (1942-1981), 1. Cilt, Dr. Fazıl Küçük Vakfı Yayınları, 2007) adlı kitabını okurken, aklıma neler düştü neler? Birlikte bakalım; 13 Ağustos 1958… İngiliz Başvekil Mister Macmillan, Kıbrıs çıkmazını halletmek maksat ve gayesi ile yanına müşavir ve meslektaşlarından bazılarını alarak, iptida Atina, sonra da Ankara’ya uğramış ve devlet adamları ile kan içinde çalkalanan Kıbrıs faciasına bir çare bulacağı umuduna kapılmıştı. Günümüzde… Yeni BM Özel Temsilcisi’nin demecini hatırlayın. 11 Aralık 1986… Hayret doğrusu… Bu ne biçim bir siyasettir, bir türlü anlayamıyoruz. Denktaş ile Klerides arasında başlayan konuşmalarda ilk günden iki taraf, müzakerelerin tam bir gizlilik içinde cereyan edeceğini, ne yabancı ve ne de yerli basına müspet bir sonuç elde edilinceye kadar, imalı da olsa hiçbir şey söylenmeyeceği resmen ilan edilmişti. Türk tarafı buna inanarak, kendi temsilcisini rahatsız etmemiş, ondan bilgi almak ve ufak tefek bilgiler toplamak için günün muhtelif saatlerinde kapısını çalmaktan sakınmıştır. Biz bugüne kadar ne öğrenmişsek, ancak Rum basınının neşriyatından öğrenebildik. Günümüzde… Sevgili Kudret Hocam bunu yıkmaya çalışsa da henüz durum kısmen de olsa geçerliliğini koruyor. 26 Mart 1969… Herkes gibi biz de düşünüyoruz. Kıbrıs Rum’u ne zaman aklı ve mantığını kullanma yoluna gidecektir? Değişen dünya şartlarına ayak uyduracaktır? Taassubun, ifratın pençelerinden kendini kurtarabilecektir? Her insanın yaşama hakkı olduğunu teslim edecektir? Bahusus Kıbrıs Türk’ü gibi bu adanın hakiki sahip ve sakinlerinin hakkim ve hürriyetini elinden alma çabasıyla giriştikleri insan dışı hareket ve muamelelerden vazgeçip, doğru bir yolun yolcuları olmanın dürüst siyaset olacağını teslim edeceklerdir? Günümüzde… Sorular ne kadar canlı kalmış değil mi? 5 Nisan 1969… Hulasa olarak diyebiliriz ki, ortada, aralarında ihtilaf diye bir şey yoktur. Müzakere masasına oturan soydaşlarına daha sert çıkış yapmalarına yardımcı olmak ve üzerlerine mesuliyet alanları da bizlere dönerek; “Ne yapabiliriz, karşımızdaki müfrit zümreleri görüyorsunuz. Bunlar her an tehlikeli maceralara atılacak kadar işi azıtmışlardır. Bunları da memnun etmek her iki cemaat bakımından yapılabilecek en iyi iş olduğundan, ileri sürdüğümüz şartları kabul etmeniz yerinde olacaktır.” Gibi birtakım sureti haktan görünen basmakalıp laflara karşımıza çıkacaklarına inanıyoruz. Günümüzde… Klerides, Vasiliu, Babadabullos, Hristofyas, Anastasiadis hep bu taktiği kullanmadı ve hep bu mazerete sığınmadı mı? 26 Şubat 1976… 20 Temmuz 1974 zaferinden sonra devam eden toplumlar arası görüşmelerin beşinci raundu kapanmış olup altıncıya hazırlıklar başlamak üzeredir. … Hükümet içinde kendi çıkarlarından başka hiçbir şey düşünmeyen, “altında kalanın boynu kopsun” politikasını yürütmekte olan bazı bakanların bir an önce temizlenme cihetine gidilmesiyle ileride muhtaç olduğumuz güç ve kuvveti meydana getirebilecek “tesir” bir an önce doğmuş olur. Aksi halde gadre, haksızlığa uğrayanların feryatlarının ardı arası kesilecek değildir. … Temennimiz başkanın, kangren olmuş uzuvları bir an evvel vücudun kurtarılabilmesi için kesilip atılmasıdır. Hastalığın ne “kocakarı ilaçları” ile ne de üfürükçülerin kokmuş nefesleri ile tedavi imkânı kalmamıştır. Herhalde en ağır sorumluluğu yüklenmiş olan başkan, bizim kadar işin farkındadır. Ve elindeki “temel hükümler” kendisini her türlü hareketinde serbest kılmaktadır. Böyle olmasına rağmen icraata girişmemesi, ada Türklüğünün şikâyetini daha da artıracak ve istenilen ve beklenilen dâhili birlik ve beraberlik hiçbir zaman gerçekleştirilmeyecektir. Günümüzde… Yoruma gerek var mı? 18 Aralık 1979… Rumlar işi zamana bıraktılar. 11 yıl böyle geçti. 1974’ten sonra aynı yolda gitmektedirler. Bu arada meseleyi uzatacak yollara başvuruyorlar; görüşmelerden kaçıp uluslararası toplantılarda kendi arzularına göre karar çıkartmak bu yolların en geçerlisidir. Türk toplumunun böyle tek yanlı kararlara itibar etmeyeceğini çok iyi bilirler. Böylelikle aynı kuruluşlara giderek, Türkler sizin kararlarınızı dinlemiyorlar daha sert karar çıkartınız deme olanağı buluyorlar! Günümüzde… Aynısının tıpkısı 21 Aralık 1979… Rum görüşmeci Yuannidis Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada klasik Rum yaklaşımından ayrılmadı. … 11 yıl ada nüfusunun dörtte birine tatbik ettikleri haksızlık ve baskı politikası, tüm hakları inkâr, zulüm, öldürme, soykırım deneyleri hep unutuldu! Yuannidis avukatlığından, insanlığından da sıkılmadan Türk tarafını müşterek vatan oluşturmaya ve ayrımcı politikayı terk etmeye çağırabildi! Günümüzde… Ayni hamam ayni tasa devam 28 Aralık 1979… 1968’den 1974’e kadar aralıklarla devam eden görüşmelerde olumlu bir sonuç çıkmamıştır… Klerides son yaptığı açıklamalarda 1972’den itibaren Denktaş’la anlaşmaya varabileceği zemini hazırlamış olduğunu ancak Rum Bakanlar Kurulu’nun böyle bir anlaşma istemediğini vurgulamıştı. Şimdi 1974’ten sonra Rum liderliğinin tutumunda bir değişiklik olmuş mudur? Günümüzde… Ayni soruyu tekrar sorsak? 5 Ağustos 1980… Agon Gazetesi 3 Ağustos 1977’de, Denktaş ile Makarios arasında yapılan zirve toplantısının tutanaklarını yayınladı. Bu tutanak Makarios’un Rum Milli Konseyi’ne verdiği bilgileri ihtiva etmektedir. Tutanaklarda Makarios iki bölgeli federasyondan bahsederken (bi-zonal) terimini kullanıyor! Günümüzde… İki bölgelilikten iki taraf da ayrı ayrı şeyler anlamaya devam ediyor. Dr. Fazıl Küçük, 15 Ocak 1984'de yaşamını yitirdi. Kıbrıs Sorunu hala yaşıyor.        

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları