• BIST 10677.49
  • Altın 2442.433
  • Dolar 32.2165
  • Euro 34.9513
  • Lefkoşa 18 °C
  • Mağusa 20 °C
  • Girne 20 °C
  • Güzelyurt 16 °C
  • İskele 20 °C
  • İstanbul 16 °C
  • Ankara 11 °C

“ YAP BİR ÜÇLÜ KARIŞIM…! “

Kıvanç BUHARA

Bu gün her şeyi; Tüm rutin alışkanlıklarımı bir yana bırakarak, öğle saatlerine kadar uyuz uyuz uyumak istiyorum! Özellikle tatil günleri, güneş kızıllıklar arasından doğmadan uyanmak alışkanlığım var… Bir gün bitecek olan bu yaşamın, her gün sekiz on saatini uykuda geçirmek! Ne büyük bir aymazlık! Yirmi dört saatin sekiz saatini, aktif yaşamdan uzakta; rüyada geçirmek ha! Hesap edin, siz de şaşıracak ve uykuda geçen saatlerinizi azaltacaksınız! *** Diyelim ki, yetmiş beş yıl ömür sürdünüz; Günde sekiz saatinizi uykuda geçirirseniz, yirmi beş yılınızı yaşamadınız demektir! “ -Nasıl olacak, uykusuz nasıl ayakta kalınacak? “ Soru mantıklı… Az uyumanın ve dinç kalmanın formülünü size de anlatacağım, biraz sabredin! Zaten mesleğim icabı, gençliğim hep uykusuz geçti… Uzun yıllar, tek başıma kalabalık ve bağlı köyleri çok olan bir yerleşim biriminin hekimliğini yaptım! Kapımın çalınmadığı, uyandırılmadığım gece zaten yoktu. Cankurtaran (*) olmadığı için, acil hastaların çoğunu da, arka hidrolik sistemleri patlak,yanpuri giden Morris marka arabamla hastanelere taşıyordum! Devlette çalıştığım yıllarda, mesai saatlerinden sonra kapımı çalan hiçbir hastamdan para almadım… Bu yüzden ahmak ve enayi yerine kondum! Öğünmek için değil, genç doktorlara örnek olsun diye yazıyorum! İşte böyle geçti uzun, zor, zahmetli , kasvetliyıllar! *** Sabah olmayacakmış gibi çöken monoton gecelerde… … yatıp tekrar uyandırılmaktansa; Çay, kahve ve sigara tiryakiliğinde,(**) bütün gece kitap okuyarak sabahladığım çok gecelerim oldu! Mayıştığım, uyuştuğum ve galiba kısa süreli uyuduğumsaatler, sabah dört – altı arasındaydı! Ve sabah saat sekizde, tekrar başlayan hasta muayeneleri… Kaldığım lojman, Sağlık Merkezine yakın olduğundan, sabahın erken saatlerinde poliklinik önünde toplanan hastaların uğultusu, kıyıda kayalara çarpan denizin uğultusu gibiydi! Şimdi; Hayretler içinde, görevine geç gelen, hastaları muayene etmeden reçete yazan doktorların olduğunu duyuyorum! Acile gelen hastalara; “ – Neyin var, nedir şikayetin?” sorusundan sonra, alınan yanıta göre, tedavi hazır! “ – Ateşim var, çok başım ağrır, midem bulanır!” yanıtına; “ Hemşire hanım, yap bir üçlü karşım…” orderi gelir! *** Nereden nereye? Yeşil ormanların serin uğultusundan, çöllerin kızgın sıcağına dalmak gibi… Az uyku üstüne bir hikaye ile bitireyim diyorum bu pesimist (***) yazıyı… Savaş sırasında, NapoleonBuonaparte hiç uyumazmış! Bütün gün ve gecelerde hep ayakta, askerlerini denetlermiş… Her saat başı, denetlemeden sonra, çadırına dönen Napoleon, tam on beş dakika uyur, sonra yine ön mevzilerdeki askerlerinin yanına gidermiş! Gün ve gece boyu zinde kalmanın yolu, kısa süreli tilki uykusu…!   (*)Eskiden kullanılan temiz Türkçe sözcük ( ambulans) (**) Çay ve sade kahve tiryakiliğim devam ediyor. Sigarayı yirmi yıldan beri terkettim! (***) Karamsar, kötümser!  

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları