• BIST 9079.97
  • Altın 2324.29
  • Dolar 32.3631
  • Euro 34.9427
  • Lefkoşa 16 °C
  • Mağusa 18 °C
  • Girne 17 °C
  • Güzelyurt 16 °C
  • İskele 18 °C
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 13 °C

Meme kanseriyle ilgili bilinmeyenler

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bahadır Güllüoğlu, Ekim ayı Meme Kanseri Bilinçlendirme Ayı sebebiyle dünyadaki ölümlerin başlıca sebebi olan meme kanseri hakkında açıklamalarda bulundu.
Meme kanseriyle ilgili bilinmeyenler

Meme kanserinin hem dünyada, hem de Türkiye’de kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Güllüoğlu, ailesel yatkınlıkla ilgili, “Aile öyküsünde yakınlık derecesi önemlidir. Anne, teyze, kız kardeş gibi akrabasında meme kanseri görülmüş kişilerde risk daha fazladır. Ayrıca ne kadar fazla aile ferdinde bu hastalık görüldüyse kişinin risk oranı artmaktadır. Öncelikle, yüksek risk grubunda mutlaka bir genetik danışmanlık alınması gerekmektedir. Bu, araştırılan kişinin 3 kuşakta yer alan aile fertlerinden oluşan aile ağacının çıkarılması ve sorgulanması ile yapılır. Buradan çıkan analiz ile gen testi gerekliliğine karar verilmelidir” diye konuştu.

 

Doğum Kontrol Hapları Meme Kanseri Yapar Mı?

Kanser riski varsa, hastalıksız memenin ameliyatla alınmasının önerilip önerilmeyeceğine ilişkin konuşan Prof. Dr. Güllüoğlu, “Eğer kişinin gerçekten yüksek bir riski varsa, bu tip bir ameliyat risk azaltıcı olarak yapılabilir. Meme kanseri özellikle ailesel gibi görünüyorsa yumurtalık kanseri açısından da kişi araştırılmalı ve takip edilmelidir” dedi. Yumurtalık kanseri riski yüksekse iki taraflı yumurtalıkların çıkarılması gerekebilmektedir.

 

Özellikle doğum kontrol hapı kullanımı ile ilgili çelişkili bilgilerin mevcut olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Güllüoğlu, “Örneğin doğum kontrol haplarının meme kanseri yaptığına dair elimizde net bir kanıt yok. Sadece 70’li yıllarda kullanılan bazı doğum kontrol haplarının riski artırdığı belirtilmekte. Ancak günümüzde kullanılan formüllerde böyle bir risk artışı var denememektedir.

 

“Kadınlar Sağlıklı Olsa Dahi Tarama Yaptırmalı”

Erken tanının ortalama yaşam süresine ve hastalıksız sağ kalma ile tekrar etme riskine etkisine ilişkin açıklamalarda bulunan Prof. Dr .Güllüoğlu, “Erken tanıyla erken evre hastalıkta yaşama olasılığı 5 yıl için ortalama %98’dir . Bu oran evre 0 ve I’de nerede ise %100, evre II’de ise %95’lerdedir. Evre III’te eskiye göre gelişme sağlanmıştır. Fakat erken evreye göre yaklaşık %10 ila %15 daha düşüktür.

“Tedaviye En Erken Sürede Başlanmalı”

Meme kanseri taramalarıyla ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Güllüoğlu, “Birincisi ve en etkili olduğu söylenen, belli aralıklarla mamografi çektirmektir. Diğeri ise, kendi kendine meme muayenesidir. Yine belli aralıklarla hekim muayenesi de önerilen yöntemler arasındadır. Tanı koyulduktan sonra tedaviye en erken zamanda başlanması tavsiye edilir” diye konuştu.

“Koltuk Altına Sıçrayabiliyor”

 

Meme kanserine yaklaşımla ilgili son gelişmeleri aktaran Prof. Dr. Güllüoğlu, “Tedavi açısından gelişmeler daha çok cerrahinin rolünün daralması yönündedir. Örneğin; memesindeki kanser boyutu meme koruyucu cerrahi yapılamayacak kadar büyük tümöre sahip hastalarda, cerrahi öncesinde sistemik tedavi vererek (kemoterapi akıllı ilaç, hormon tedavisi) tümörü küçültmek mümkün olabilmekte ve mememin tamamının alınmasının önüne geçilebilmektedir. Hatta tipine göre hastaların yarısında memedeki tümör tamamı ile ortadan kalkabilmektedir. Son 5-6 yıldır ise biyopsi ile koltuk altı sıçraması olan, ancak bu sıçrama belli bir sayı ile sınırlı olan hastalarda yine de koltuk altı temizlik ameliyatı yapılmadığını dile getiren Prof. Dr. Güllüoğlu, “Bunun yerine ya hiçbir ek tedavi verilmiyor ya da radyoterapi veriliyor. Daha da iyisi bu hastalara önce kemoterapi veriliyor. Bu gelişmelerin hepsi hem memedeki cerrahiyi küçültüyor hem de koltuk altı temizlik ameliyatının önüne geçiyor. Bu uygulamalar da hastanın yaşam kalitesini koruyor. Radyoterapinin etkinliği açısından en önemli gelişme bu tedavinin verilme süresinin azaltılması yönünde. Eskiden 5-6 hafta aralığında verilen radyoterapi artık 3 haftada verilebiliyor. Bunun dışında bazı durumlarda radyoterapi ameliyat esnasında hasta ameliyat masasında iken kanser çıkarıldıktan hemen sonra oluşan boşluğa verilebiliyor. Buna Intraoperatif Radyoterapi adını veriyoruz. Bu şekilde hasta ya ameliyat sonrası hiç radyoterapi almıyor ya da planlanandan daha kısa alıyor” dedi.

   

Ek Radyoterapi Olasılığı

Tedaviye, özellikle de ilaç tedavisine yanıtı, kanserin biyolojik özelliklerinin belirlediğini aktaran Prof. Dr. Güllüoğlu, “Bunlar arasında östrojen ve progesteron hormonlarının alıcılarının olup olmaması, HER2 VE Ki67 gibi proteinlerin varlığı ve vücuttaki etkinlikleri vardır. Ayrıca kanserin normal hücreye ne kadar benzediğinin göstergesi olan grade özelliği tedaviye cevabı etkiler. Her ne kadar erken evre de olsa meme içerisinde birden fazla tümörü olan kişilerde memeyi çıkarmak zaruri olabilmektedir. Çıkarılan meme yerine hangi oluşumun (silikon, karından alınan yağ) kullanılacağına hastanın meme büyüklüğüne, hastanın sigara kullanıp kullanmama gibi alışkanlıklarına, damar hastalığı gibi ek hastalıklarına, karın yapısına ve kanser için alacağı ek radyoterapi olasılığına bağlı olarak karar verilir” diye konuştu.

 

Prof. Dr. Bahadır Güllüoğlu Kimdir?

bahadir-gulluoglu.jpg

Türk Cerrahi Derneği, International Society of Surgery (ISS-SIC), International Association of Endocrine Surgeons (IAES), European Society of Breast Cancer Specialists (EUSOMA) ve (American) National Consortium of Breast Centers (NCBC) üyesi, Türk-Bulgar Endokrin ve Meme Cerrahisi Kulübü’nün kurucu eş başkanı ve Türk Endokrin Cerrahi Çalışma Grubu kurucu baş koordinatörü, Türk Meme Hastalıkları Dernekleri Federasyonu yönetim kurulu üyesi, Amerikan Cerrahlar Koleji (American College of Surgeons; ACS) akademi üyesi, Avrupa Meme Bilimleri Akademisi (European Academy of Senology; EAoS, Düseldorf, Almanya) Cerrahi Bilimler Bölümü’nde, Montpellier Üniversitesi Tıp Fakültesi (Fransa)’ne afiliye MANOSMED Akdeniz Meme Bilimleri Üniversitesi’nde ve Avrupa Onkoloji Okulu (European School of Oncology; ESO, Milano, İtalya)’nda öğretim üyesi, Dünya Meme Bilimi Derneği (Senologic International Society; SIS)’nin başkan yardımcılığı görevini yürütmekte, Avrupa Meme Cerrahisi Yeterlik Kurulu (European Board of Surgery; UEMS/EBSQ-Breast Surgery Division) ile Uluslararası Meme Cerrahisi Derneği (Breast Surgery International/BSI) yönetim kurulu üyesi, Bulgar Cerrahi Derneği ve Romanya Meme Cerrahisi ve Onkolojisi Derneği’nin onursal üyesi, St. Gallen Uluslararası Meme Kanseri Konsensus Kurulu, Uluslararası Meme ve Jinekolojik Kanserleri (IBGCC) Konsensus Paneli Üyesi olan Prof. Dr. Güllüoğlu, ulusal ve uluslararası alanda konusunda otördür.

 

Etiketler: ,
  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler