• BIST 10891.42
  • Altın 2529.106
  • Dolar 32.8951
  • Euro 35.7068
  • Lefkoşa 27 °C
  • Mağusa 28 °C
  • Girne 29 °C
  • Güzelyurt 24 °C
  • İskele 28 °C
  • İstanbul 24 °C
  • Ankara 20 °C

Ağızlarından Bal Akanlar..(1)

Arif Alasya

Yerel TV ve Radyo programlarını izlerken sanki iki ayrı ülke programlarını izlermişim diye vahamete karılıyorum. Zaman zaman izler veya dinlerken rüyadamıyım diye çeşitli yerlerime çimdik atarak uykuda olup olmadığımı kontrol ederken zaman zaman da aynaya bakıp yaşayıp yaşamadığımı görüntüleme ihtiyacı duyarım. Bu programlara katılan siyasiler ikiye ayrılır. 1- Hükümet Bakan ve Milletvekilleri : Bunları dinlerken güllük gülistanlık bir ülkede yaşadığınız hissine kapılır rehavet içine giresiniz.Size yaptıkları veya yapacakları iyi işleri ballandıra ballandıra anlatmaktan kendilerini alamazlar.Hele o anavatanımız Türkiye diye başlayanları dinlerken mutluluk hisleriniz doruğa ulaşır.Hep kendilerinden önce gelen ve kendilerinden olmayan hükümetleri kötülerler ve ülkeyi batırdıklarını iddia ederek kendilerinin halkı refaha ulaştırdıklarını veya ulaştıracaklarını anlatırlar ki kendinizden geçersiniz. 2- Muhalefet milletvekililer veya muhalif parti temsilcileri: Bunları da dinlerken hep sizlere çok çok mutsuz bir tablo çizerek ülkenin talan edildiğini ,aaaaaa ekonominin iflas ettiğini,kurumların battığını anlatarak sizi mutsuz edecek ne varsa anlatır dururlar ve bu dertlerinize deva olmak için sizden görev talep ederler.Gerçekten anlattıkları ile bu görevi da hak etmez değiller yani) Her iki tip programı dinledikten veya izledikten sonra oturup şöyle bir düşünür ve Parlamenter sisteme geçtiğimiz 1976 yılından günümüze nerden nereye geldiğimizi,bu geldiğimiz noktada hangi partilerin ne kadar sorumlu olduğunu bir düşünürüm.Sağ olsun dostum Cenk Diler zamanını harcamış bu bizi yönetenlerin bizlere bu süre zarfında neler söz verdiklerini yazarak neler yaptıklarını sorgulamamıza olanak vermiş. Sonuç olarak 39 yıl içerisinde bu gelinen noktaya bizi temel üç parti getirmiş.Her ne kadar kısa süreli da olsa TKP ve ÖRP gibi partiler de birkaç bakanlık ile bu gelinen noktaya katkı koymuşlardır. Parlamenter demokrasinin ilk on yılı bir partinin tek başına iktidar olduğu yıllardır ve bu ilk on yıl sonunda ülke kaynakları o kadar har vurup harman savrularak tüketilmiştir ki 1986 yılında yolun sonuna gelinmiştir.İşte bu yıl kurulan UBP – TKP ortaklık hükümetine merhum Turgut Özal koltuğunun altında bir paketle gelmiş ve ‘’Siz artık üretmekten vazgeçin ,zaten üretmeyi beceremiyorsunuz,biz size kaynak aktaralım ve ekonomik ve sosyal yaşamınızı geliştirelim’’diye bir paket dayatmış.O dönem UBP bunu kabul ederek hükümette kalmış benimsemeyen TKP da ortaklıktan vazgeçmiştir. İşte o tarihten sonra ülke hep paketlerle yönetilmiş fakat bir türlü ekonomik ve soysan kalkınma sağlanamamıştır. Nerdeyse batmayan yerli banka ,KİT ve Kurum kalmamıştır.Eğer bu paketler sosyal ve ekonomik kalkınmayı sağlayacak olsaydı bu batanlar batarmıydı diye da kendilerine hiç sormuyorlar ne kadar tuhaf değil mi? İşte bu programlar sonrası en büyük gerçek şunların olduğuna kanaat getiririm. A- İktidarda başka muhalefette başka söyleyeceksin.Sen hükümette iken her şeyin en iyisini yaptığını iddia edip yeni gelen hükümeti yerden tere vuracaksın B- Ekonomik paketi ya red edeceğini veya revize edeceğini söyleyeceksin,veya bu paketin tamam olduğunu savunup uygulamada hata yapılmadığı takdirde başarılı olacağını savunacaksınız. Netice olarak ne biri revize eder ne diğeri hatasız uygulamayı becerir.Her ay pakete uyacağı yönünde teminat vererek istenilen yasaları da meclisten geçirerek protokoldeki parayı alır memurunu öder başka da yapılan iş yok gerisi palavra..(Devam edecek)

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları