• BIST 9693.46
  • Altın 2496.161
  • Dolar 32.4971
  • Euro 34.5977
  • Lefkoşa 14 °C
  • Mağusa 15 °C
  • Girne 17 °C
  • Güzelyurt 13 °C
  • İskele 15 °C
  • İstanbul 13 °C
  • Ankara 11 °C

Bir söyleşi’nin ardından

Arif Alasya

Cuma akşamı bir söyleşi programında Tufan Erhürman’ı dinlerken söylediği birkaç cümle beni çok etkiledi .’’Kıbrıs sorunu çözülsün veya çözülmesin bizler önce KKTC’de mevcut statükoyu değiştirmemiz gerekir eğer bunu başaramasak olası bir çözümle de bir şey başaramayız, maalesef bu güne kadar Hükümete gelenler hep kendilerini bu statüko sarmalının içinde bulmuşlardır.’’

Yanılmıyorsam söylediği cümlelerin özeti buydu.

Bir ülkede yönetim hukuk ve denetim kuralları ile yürütülür.

Bu görevi üstlenen kurumlarımızın ürettikleri kararlara saygı duyup uygulamak ve yönetenler olarak gereğini yapmakla mümkün olur.

Bizdeki KKTC gerçeğine bakalım. Her hükümet neredeyse hesap sorma vaadi ile kurulur.

Peki sonrası ne olur?

Her Bakan Bakanlığının ağası olur astığı astık kestiği kestik. Ben yaptım oldu mantığı içinde pervasız hukuk tanımayan hiçbir denetim raporunu kale almayan bir İmparatorluk yürütür.

Bir yazımda da belirtmiştim Bakan olacak kişinin bilgi birikimi hiç önemli değildir. Milletvekili seçildiğine göre her konuda uzmandır. Her Bakanlığın konularında uzmandır. Nasılsa uygulamadan doğacak hataların hesabını hiçbir şekilde vermeyecektir.

İşte statüko bu yukarıda sıraladığım ayrıcalıklar üzerine kurulmuş İmparatorluklardır. Onlar perde gerisinde oturup işlerini yapar perde önünde olanlar da onların işlerini yaparlar.

KKTC’nin bir Anayasası vardır ve buna dayalı kurumları vardır.

Denetim kurumları Sayıştay ve Ombustman.

Hukuksal denetim için Anayasa Mahkemesi.

Her iki denetçi kurum gerekli incelemeyi yayıp Meclise sunmak yönünde yetkileri kısıtlanmıştır.

Bu raporlar komisyonlarda incelecek ve Meclis oturumlarında alınacak kararla ancak savcılığa kovuşturma yetkisi verilecektir. Hal böyle olunca da maalesef Meclisimizden bu gün bana yarın sana felsefesi altında bu güne kadar hiçbir Sayıştay veya Ombustman dosyası yargıya intikal ettirilmemiştir.

Birçok Sayıştay raporunda isimler bazında yolsuzluk yapan isimler geçmektedir. Bu hususta birçok örnek rapor okudum. Örneğin bir kurumda yıllık bütçesinin 1/30 ‘u kadar iki ita amirinin ‘Usulsüz ödeme emri imzalamaktan’’sorumlu olduğu yazılıdır. Bunun gibi maddi kayıplara neden olan birçok İta amiri (Bakan, Müsteşar, Müdür, amir) mevcuttur.

Bu raporlar işleme konmadığı için hepsi da hükümsüz olarak Meclis raflarını süslemektedir.

Uygulamalar ile ilgili Anayasa mahkemesine açılan davalar vardır. Bu davaların hemen hemen hiçbirisini eğer bireysel bir sonuç yoksa uygulamamaktadır. Uygulananlar da keyfice davranılarak hakkı yenen çalışanlar tarafından açılan davaların sonuçlandığıdır. Dava eğer bir kurum veya toplu bir uygulama için sonuçlanmışsa uygulanmamaktadır. Örneğin Emeklilerden yapılan haksız kesintilerin ödenmesi.

İşte Hukukun üstünlüğünün egemen olamadığı, Uygulamaların keyfice yapıldığı, Partizanlığın kol gezdiği, ben yaptım oldu mantığının geçeri olduğu. Sorumlu olduğu halde görevini kötüye kullanması halinde bile yargılanmayacağı bir düzenin adı Statükoya hizmet eden yönetimdir.

Önce bu yönetimi değiştiremezseniz ki bunu yapacak halktır, hiçbir şeyi değiştiremezsiniz.  

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları