İşte açıklama;
29 Şubat 2020 tarihinde “Kıbrıs Cumhuriyeti” yetkililerinin, Covid-19 salgınına karşı önlem olarak, tek yanlı olarak aldığı bazı geçiş kapılarını kapatma kararının ardından KKTC hükümeti de tedbir olarak önce kalan bazı sınır kapılarını daha sonra da 11 Nisan itibarı ile tüm sınır (hava, kara, deniz) kapılarını kapattı. Ülkenin iki tarafında da toplumlar panik ve korku içerisinde kendi içine kapandı ve kendi önlemlerini kendileri almaya başladılar. Bu süreçte kapıların kapalı olmasının yaratacağı tüm sorunlar tümüyle göz ardı edildi ve bu sorunlar olduğu gibi çözülmeden ortada kaldı.
Bu süreçte İki Toplumlu Sağlık Komitesi’nin bazı toplantılar yaptığı ve birkaç alanda işbirliğini sağladığını biliyoruz. Ancak kapıların kapalı kalmasının yarattığı sıkıntılar halen etkisini göstermeye devam ediyor. Kapıların açılmasının ekonomik krizin sıkıntılarını karşılıklı olarak aşma ve toparlanma dönemine önemli katkılarda bulunacaktır. Sonuçta kapıların kapalı kalmasının iki topluma da zararı büyüktür. Uluslararası uçuşların olmaması, ülkelerin halen içe kapalı olması gibi nedenlerle önümüzdeki görünen süreçte turizmin çok kısıtlı bir düzeyde iyileşeceği gerçeğinden hareketle, kara kapılarının kapalı kalması halinde iyice darboğaza gireceğimiz aşikârdır.
Diğer yandan eğitim, sağlık ve çalışma amaçlı olarak Güney’e geçen vatandaşlarımızın bu süreçte yaşadığı sıkıntılara yönelik hiçbir pozitif adım atılmadı. Her şeyin durduğu bir noktada bunlar önemsiz gibi görünse de 1500 çalışan aileleri ile birlikte aylarca sıkıntı çekti ve halen çekmeye devam ediyor. Birçoğu sosyal güvenlik sistemi içinde olmadığı gerekçesi ile destek alamadılar. Bu alanda Güney Kıbrıs’ın bazı destek paketlerinden yararlanabilecekleri konusunda bilgiler gelmesine rağmen bunların pratik uygulamalarında sıkıntılar yaşandığı gazetelere de düştü.
Bu nedenle iki toplumun da egemenlik oyunları, küçük ekonomik çıkarlar, siyasi güç gösterileri ve benzeri anlamsız ve hiç kimseye fayda getirmeyen, tamamen iç kamuoyuna yönelik tutumlardan vazgeçerek, sınır kapılarının ne zaman ve hangi koşullarda tekrar nasıl açılacağı ile ilgili görüşme ve hazırlıklar yapmasında büyük fayda görüyoruz. Sürecin bugünden yarına hemen planlanmasını talep ediyoruz. İki Toplumlu Sağlık Komitesi başta olmak üzere öncelikle Cumhurbaşkanlığı’nın inisiyatif alarak muhatapları ile birlikte sağlık açısından en güvenli koşulların ne olacağını, geçişlerde alınacak sağlık önlemlerini belirlemeleri gerekmektedir. Başbakanlık ve Dış İlişkiler Bakanlığımızın da bu konudaki tutumlarını en erken zamanda belirleyerek hem kamuoyu ile hem de ilgili makamlar nezdinde paylaşmaları gerekmektedir. Salgın nedeniyle alınan önlemler toplumlarda fazla reaksiyon göstermeden kabul edildi. Ancak sürecin “yeni bir başlangıca” evrildiği bu dönemde hızlı, bilimsel, küçük hesaplardan arınmış ve toplumlararası ilişkileri daha da kötüleştirmeyecek şekilde iki toplumun ihtiyaçlarına uygun olarak yeniden tanımlanması ve düzenlenmesine ihtiyaç vardır. Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin akılları bulandırmadığı, iki toplumun sağlık ve ekonomik ihtiyaçlarını gözeten bir tutum acilen ortaya konulmalı ve karşılıklı istişareler ile planlanmalıdır. Aksi bir tutumun sorumluluğu çok büyüktür ve bedeli de çok ağır olacaktır.
Not: Yukarıda metin, KKTC makamlarının yanı sıra BM, AB ve konunun Güney’deki muhatapları ile paylaşılacaktır.
KTEZO Yönetim Kurulu
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.