• BIST 9812.78
  • Altın 2427.694
  • Dolar 32.5699
  • Euro 35.0032
  • Lefkoşa 34 °C
  • Mağusa 32 °C
  • Girne 29 °C
  • Güzelyurt 35 °C
  • İskele 32 °C
  • İstanbul 24 °C
  • Ankara 24 °C

Hep Kendimizi Kandırdık (4)

Arif Alasya

2001 Yılının Ağustos ayında kurulan AKP kısa süre içerinde 2002 yılında yapılan seçimlerde 317 Milletvekili ile TBMM’ye girmiştir. O dönemde Erdoğan yasaklı olduğu için perde gerisinde durmakta ve kurmayları Abdullah Gül, Abdüllatif Şener Ve Bülent Arınç işleri yürütmektedir. Öncelikleri Kemal Derviş’in Ekonomik politikası ile enflasyonu geriletmek ve Türkiye’nin AB’ye yani batıya dönük bir ülke olarak yoluna devam edeceğini göstermekti. Biz Kıbrıslılar ise konuya bir başka açıdan bakarak bunca yıl Türkiye’yi yöneten partilerin Kıbrıs konusundaki Fetihçi zihniyetinin dışında çözüme endeksli ANNAN planına EVET deme ve dedirtme için yola çıkmış bir parti olarak bakmakta idik. Hatta o dönemin CTP başkanı Talat ben Türkiye’de olsam AKP’ye oy veririm demiştir.

Hâlbuki Kıbrıs konusunda bu duruşunun AB ile görüşmeleri başlatmak adına yaptığını ve görüşme tarihi aldatılan sonra kendi ideolojilerine bağlı hiç de Fetihçi zihniyete sahip diğer Türkiye partilerinden farklarının sadece Kıbrıs halkını milliyetçi eksende değil Din ekseninde de bölüp yönetmeye yönelik olduğunu geldiğimiz noktada fark edeceğiz.

Bu yanılgıya düşen sadece Kıbrıs Halkı değildir. AKP’nin hükümete geldiği ilk dönemden itibaren Türkiye’nin en üst düzey ekonomistleri yazılı ve görsel basında ön plana çıkıp AKP’nin ekonomik politikalarını öve öve yere göğe sığdıramıyorlardı. Hani şimdi neredeler?

AKP özelde Tayyip Erdoğan yörüngesinde oluşan ve onun ideolojisini hayata geçiren bir partidir. Bu uğurda yola çıktığı yoldaşlarını bir nedenle kenara itmeyi da başarmıştır. Önce Abdüllatif Şeneri tasviye etmiş, sonra Abdullah Gül’ü onore etmiş bir biçimde tavsiye etmiş. Bu arada parti içinde gücünü hep ayakta tutan Bülent Arınç’ın karşısına MSP genel başkanı Numan Kurtuluş’u transfer ederek Genel başkan yardımcısı olarak onun karşısın koymuştur. Son birlikte yola çıktığı Fettullah Gülen hareketi ile birlikte Bülent Arınç’ı da tasfiye etmiştir. Artık AKP= Tayyip Erdoğandır.

Kıbrıs’a yansıması da milliyetçiliğin yerine Dinsel yapının konması şekline olmuştur.

AKP dönemine kadar Milliyetçi olan seçilmişlerimiz artık Elçinin arkasında saf tutmak ve şirin görünmek için camilere koşmuştur. Kim bilir bu koşanlar fatiha suresini bile bilmeyen yöneticiler olmuştur.

Başlangıçtan itibaren sadece Türkiye Yönetimi ile iyi ilişkiler sayesinde Hükümet olmayı yöntem bilen partiler önceleri Milliyetçilik adına Türkiye’nin yanında dururdu. Fakat 2002’den sonra bunun geçerli olmadığını anlayıp Dinsel yakınlık ve uygulamalara geçit vererek o koltuklarda kalmayı veya elde etmeyi amaçlamamıştırlar.

Kıbrıs Türkü ile Türkiye’nin bize empoze etmeye çalıştığı din anlayışı arasında çok çok ciddi bir anlayış farkı vardır.

Kıbrıs Türk’ünün din anlayışında Allah sevgisi vardır.

Türkiye’nin bize empoze etmeye çalıştığı din anlayışında ise Allah korkusu vardır.

İşte bu noktada Kıbrıslı Türk ile Türkiye’den gelen göçmenler arasında ciddi çelişkiler doğmaktadır..

Türkiye’den gelen nüfus bu Milliyetçi Dinci dönüşümüne çok çok rahat adapte olmuşlardır. Bu nüfus bir anda Askeri karargâhlar önünde dillendirdikleri Milliyetçi söylemleri terk ederek Camilere doluşmuş ve bir anda en büyük din bilgini olmuşlardır.

Türkiye’den gelen bu nüfusun bu davranışını yadırgamamaktayım. Çünkü Milliyetçi oldukları dönemde zaten düzenin yanında olabilmek adına geldikleri illerin örf ve adetlerini koruma adına derneklerde faaliyet göstermekteydiler. Değişen şey Milliyetçilik gitti yerine din geldi.

Bütün bunları körükleyen bize empoze edilenlerin yanında duran seçilmişlerimiz olmuştur. Muhalefette iken söylediklerinin tam aksini Hükümete gelince yaparak bu günkü düzene katkı koymuşladır.

Kuran kurslarının yaygınlaştığı dönem CTP dönemidir. Bu kursları şikâyet edenlere Başbakan endişe edilecek bir şey yok bu kurslar tenis kurslarına benzer diyerek aldırmamış. Hala sultan tekkesi gibi karşı çıktıkları yapıların temel atma törenlerinde ellerinde makaslar ön safta yer almışlardır.

Gelinen noktada artık Kıbrıs Türküne cevap verme yetkisi elçilik tarafından bir Bakanlığa atanan ve Bakanın da onun emrinde çalıştığı bir memura kadar indirgenmiştir.

Seçimler yaklaşmıştır. Maalesef siyasi partilerimiz bu konuda seslerini yükseltmemektedirler çünkü amaçları düzeni değiştirmek değildir sadece yönetilen Hükümet olmaktır.

Onlara göre hava hoş çıkarları ne ise o geçerli

Eskiden onbaşıya komutan diyenler şimdi da müezzinlere peygamber demeye hazır.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları