Bayılıyorum bu UBP kurultaylarına

KKTC dediğimiz coğrafyada hiçbir şeyin düzenli gitmediğini sağır sultan duydu, görme yeteneğini kaybeden ünlü Ama şarkıcı Armstrong bile gördü. Bu işlerin düzelmesi için adam gibi bir hükümet iş başına gelmeli deniyor. Gelmesine gelsin de CTP – UBP hükümeti için de hah adam gibi bir hükümet geldi denmişti. Adam gibi bir hükümet geldi gelmesine de adamlığı sanırım bir taraflarda bıraktılar. Veyahut bir taraflarda unuttular. Çünkü bir sürü sorun ve sıkıntı hala devam ederken, UBP’li Bakanlar, Müsteşarlar ve hatta Müdürler, bindiler bir alamete bizleri götürüyorlar felakete. UBP’li Bakanların bazıları mesai saatleri içerisinde UBP Parti Merkez Binasından çıkmazken, akşamları da köy yollarını arşınlamaktan geri durmuyorlar. Onlar için  şu sıralar varsa kurultay yoksa kurultay ve Hüseyin Özgürügün’ün kazanması. Hüseyin Özgürgün’ün kazanması için hummalı bir çalışma içerisine giren ve büyük efor sarf eden bakanlar, Özgürgün’ün kazanması sonrasında koltuklarını koruma düşüncesinden öte bir düşünce taşımıyor. Geçtiğimiz akşam Vadili, Düzova ve Minareliköy’e giderek UBP’li üyeleri ziyaret eden beyefendiler kurulay için oy avcılığı yaptılar. Haaa Bakan, bakmayan, Müsteşar ve Müdür dedik ama kafilede aday bürokratlardan dem vurmayı unuttuk. Umut fakirin ekmeği ye babam ye misali, bu efendiler de umut yolculuğunda, koltuğa bak babam bak şarkısını söylüyorlar. Vallahi ne yalan söyleyeyim. UBP kurultaylarını seviyorum. Sevmekten öte bayılıyorum. Hareket, söylem, tartışma, suçlama, iddialar ne ararsan var. Vallahi bitiyorum bu kurultaylara ** KKTC dediğimiz coğrafyada neyi tutuyorsak elimizde kalıyor. Mehmetali Erbil’in ‘Değiştir’ diye bir programı vardı. Değiştir deyince konuk başka şarkıya geçer onu söylemeye başlardı. Bizde değişir dedik ama Diyanellos Sigara Fabrikasından bozma Meclis Mebusan’ın çok az bir kısmını değiştirebildik. Sağlıkta skandal ve suiistimallerin ardı arkası kesilmiyor. Hastanelerde önce randevu sistemi dendi. Bu sistem şimdilerde ağır ağır oturuyor.  Vatandaş kendisine verilen randevularına sadık kaldı ama hükümet yetkilileri, bürokratları ve bakanları maalesef randevularına sadık kalmadı. Halkın verilen sözlerin yerine getirilmesini bekleye bekleye anası tambura, babası da döblek çala çala ağladı. Acil Serviste kalp rahatsızlığı geçirene geç sıraya önce ayağa pansuman yapılacak, sonra sırada bandaj var denirken Acil’de aciliyet rafa kaldırılmış durumda. Hastanede görevli doktor amelitta hastasını bırakıp kendi özel kliniğine giderken Kolu kırılana bugün git yarın gel denildi. Acil ameliyat olması gereken hastaya 3- 4 ay sonraya gün verildi. Ağrısından şikâyet eden hastalara bazı doktorlar öyle bir fırça attı ki, kadını anasından doğduğuna pişman ettiler. Temel Sağlığından, Müsteşarına kadar çok iyi bir ekibin görev yaptığı, Sağlık Bakanlığı maalesef ve maatteessüf devlet hastanelerine çeki düzen veremediler. Devlet Büyüklerinin ameliyat için soluğu ülke dışında aldığı bir memlekette gidin doktorunuza güvenin deniyor. Kısacası hastasına ben sigara içiyorum diyen bir doktorun hastası önünde pafur püfür sigara içmesi ile sanırım bu bir eş anlam taşır. Bence artık sağlığa bir neşter atılmalı ve eksik olan hemşire münhalleri doldurulmalı. Hem hastanede hemde kendi kliniğinde görev yapan doktora ikisinden birisini tercih et denilmeli. Doktor hastaneyi tercih ederse ona adam gibi maaş verilmeli. Kliniğini tercih edenlere de hade güle güle denilmeli. Bu düzen böyle devam ederse ne hastanede nede sağlıkta hayır kalacak bunu biliniz.